Allah rahmet eylesin, Hacı Kemal Erimez Ağabeyimiz anlatmıştı: “Bir gün canımı çok sıkmışlar ve damarına basmışlardı, ağzımdan yakışıksız bir söz çıktı. Yanımda Ahsen Bey vardı. Bana dedi ki: ‘Hacı Ağabey, senin bu güzel ağzına bu çirkin söz hiç yakışmadı!’ Çok utandım.”
Kırgızistan’daki okullarımızdan öğrenciler, öğretmenlerinden aldığı eğitimle evde de öğrendiklerini yaşamaya hatta o güzellikleri annesine-babasına aşılamaya çalışıyorlar. Babası diyor ki: “Oğlum, bir gün yine izne gelmişti. Konuşurken birden ağzımdan kötü bir söz çıktı. Bana dedi ki: ‘Baba! Hemen ağzını yıkaman gerekiyor. Çünkü o kötü sözle ağzın kirlendi!’ Gerçekten düşündüm, oğlum doğru söylüyordu. Gidip lavaboda ağzımı yıkadım. Bu okullar bize çok şey kazandırdı.”
Üslûp aynıyla insan ve üslûp namus olduğu için çok dikkat etmemiz gerekiyor. İnsî; ve cinnî; şeytanlar ve onların avaneleri, insandaki muzır madenler hükmündeki hisleri ve damarları çok iyi bildikleri için, oraları kurcalayıp tahrik edebilirler, onun için namusumuza sahip çıkma hassasiyetinde aman üslubumuza sahip çıkalım, asla bozmayalım. Cenab-ı Hak, Hz. Musa Aleyhisselam’a Firavun’a karşı bile yumuşak üslup kullanmasını ferman buyurduğuna göre kavl-i leyyin, hâl-i leyyin ve tavr-ı leyyin bizim aslî; üslubumuz olmalıdır.
Şimdi tarihe not düşüyoruz. Seneler sonra tarihçiler bir araştırma yapıp bizim ve başkalarının üsluplarını mukayese ettiklerinde gerçek hükümlerini vereceklerdir. Biz çok iyi bir miras bırakmalıyız. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Bak Allah, güzel bir sözü nasıl bir misâl ile açıklıyor: Güzel bir söz, kökü yerin derinliklerinde sâbit ve dalları semâda güzel bir ağaç gibidir. Rabb’inin izniyle her zaman meyvesini verir. Allah, düşünüp ders alsınlar diye insanlar için böyle misaller vermektedir. Habî;s (pis, çirkin) bir söz ise toprağa kök atıp da yerleşemediği için köksüz, kararsız bir ağaca benzer.” (İbrahim Sûresi, 14/24-26)
Kur’an-ı Kerim, gıybet etmeyi ölü eti yemek olarak tasvir ediyor. Gıybet ve dedikodu kelimeleri, leş gibi misal ve mâna âlemlerine aksediyor. Efendimiz Aleyhisselam, mucize olarak bu gerçeği gıybet edenlere bizzat gösteriyor… Demek ki, çirkin ve günah sözler atmosferi kirletiyor. Müstehcen sözlerden habî;sat yaratılıyor, maneviyat kalmıyor. Kalbler kirleniyor ve katılaşıyor…
Halbuki “Elhamdülillah” gibi güzel bir kelime söylenince Cennet meyveleri yaratılıyor. Misal ve mâna âlemlerine öyle aksettiği gibi, o güzel kelimenin söylendiği atmosfer nurlanıyor, şifâlanıyor. Yahya Kemal’in dediği gibi Ezan-ı Muhammedî;’de “Allahü Ekber” denilince, öbür âlemlere âksediyor ve onun tabiri câiz ise kristalleşmiş şeklini “cümleten ervah görüyor”.
Gerçek böyle olunca, üslûbumuza gerçekten çok dikkat etmemiz gerekiyor… Konuşmalarımızda, sohbetlerimizde yazılarımızda, sözlerimize ve üslubumuza karşı hassasiyet göstererek, her şeyden önce kendimize karşı saygılı olmalıyız.
“Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” diyen Üstad’ımıza kulak verelim.