2004’te planlanan ve bugün uygulanmakta olan bir sürecin enteresan detayları ve bilinmeyenleri, M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin perspektifinden yansımalarla herkul.org sitesinin editörü Osman Şimşek Hocamızın kaleminden ilk defa “İnkisar” isimli kitapta anlatılıyor.
Işık Yayınları tarafından hazırlanan bu kitapta, bir bitirme operasyonunun perde arkasında yaşanan ibretlik olaylara şâhitlik edeceksiniz…
Osman Hocamız mütevazıane, “Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye –mekânî;-yakınlığım” tabirini kullansa da, “zamanî; ve mekânî;” yakınlığın çok ötesinde “gönül kabının” hissettiklerini bu gönül meyvesi eserde bizlere aktarmaya çalışmış, editörlüğündeki gayret ve başarısı gibi bunda da çok başarılı olmuş. Cenab-ı Hak gayret ve başarılarını artırsın… Ben sözü kendisine bırakmak istiyorum:
“Ferdî; ve içtimaî; iç içe inkisârlara şahit olduğum buhranlı yıllarda muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye -mekanî;- yakınlığım, gönül kabım nispetinde hissettiğim acıları fazlasıyla artırdı. Zira bir tarafta sahabe hayatını esas alan ve her hali göz önünde bulunan faziletli bir âlim, diğer yanda onu olduğundan çok farklı gösteren ve iftirayı meslek edinen pespaye kimseler vardı. O, her zaman saygılı, ince ve zarif bir üslup insanı; fakat hasımları hürmetsiz, nobran ve hoyrat nadanlardı. O, iyiliklerin horlanması, insanî; değerlerin hafife alınması ve hakikatlerin hırpalanması karşısında ölüp ölüp diriliyor; buna mukabil diğerleri, hemen herkese karşı her fırsatta kin, nefret ve huşûnet sergiliyorlardı. O, kendisine yönelik saldırılara katlansa da Hizmet gönüllülerine dönük taarruzlara ziyadesiyle üzülüyor; zalimler ise hem onu hem de Hizmet’i bitirme planlarını realize etme çılgınlığıyla uğraşıyorlardı. Hakperest bir mü’minin olup bitenleri kabullenmesi ve hadiseleri sükûtla seyretmesi mümkün değildi. Kabiliyeti olanın beyan gücüyle ve eli kalem tutanın yazı diliyle mutlaka bu haksızlıklara itiraz etmesi gerekirdi.
“Bu hissiyat ve mülahazalar neticesinde “Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Perspektifinden Yansıyanlarla Nur ile Topuz’un Hazin Hikâyesi”ni anlatmaya karar verdim. Muhterem Hocamızın menşurundan aksedenleri ne ölçüde yakalayıp değerlendirdim, Allah bilir. Fakat karihamın müsaade ettiği kadarıyla kendi penceremden yorumlamaya çalıştığım vakıaları Hocaefendi’nin perspektifinden yansıyanlarla da okumaya çabalayarak, elde ettiğim sonuçları aktarmaya gayret gösterdim.
“Aziz Hocamızın sohbetlerinden iktibas ettiğim bölümleri hafızamdan ya da tutabildiğim notlardan değil, asıllarına sadık kalarak orijinal kasetlerden nakletmeye önem verdim. Bazı söz, tavır ve davranışların berraklığa kavuşması için ders notlarımın ve şahsî; intibalarımın yanı sıra Hocaefendi’nin hususî; yazışmalarını, özel mektuplarını ve has dairedeki yorumlarını da kullandım. Bazen bir resim karesinin bir kitap kadar mana ihtiva edeceği inancıyla bazı fotoğrafları da muhtevaya dâhil ettim. Aslında bu kitapçığa yeni bir telif olarak, özgün bir üslupla başlayıp istidadımın müsaade ettiği kadarıyla çalışmayı o şekilde tamamlamayı düşündüm. Bununla beraber, üzücü olaylar devam ederken kaleme aldığım bir kısım makaleciklere ve mesajlara da, o zamanki duruşumuzu göstermesi açısından faydalı olacağı düşüncesiyle, tarih belirterek yer verdim.
“Eminim, çok daha güzel cümleler seçilebilir, daha hoş misaller verilebilir, bazı konularda detaya girilebilir ve daha derin tahliller yapılabilirdi. Belki de değindiğim bazı meseleler boyumu ve müktesebatımı çok aşkındı. Ne var ki, evvel de ifade edildiği gibi, bu iddiasız çalışma bir talebenin “insaf” çığlığı ve münkesir kalbler safında bulunma ilanıydı. Bu maksat gerçekleştirilirken bir kısım hakikatler de anlatılabilmişse, güzellikler bütünüyle Allah’ın lütfudur. Meselelerin yorumundaki isabet, Hocaefendi’nin prizmasından yakalanan ışık hüzmelerinin eseri; eksikler ve hatalar kendi yetersizliğimin neticesidir.
“Bu münasebetle; milletimiz başta olmak üzere bütün ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselam) her türlü musibetten kurtulup selamete ulaşmasını, maddî; manevî; sıkıntılardan sıyrılıp inşiraha kavuşmasını, özellikle de inananlar arasında vifak, ittifak ve uhuvvet ruhunun canlanmasını ve adanmış ruhların malum imtihanlardan arınıp güçlenerek çıkmasını niyaz ediyorum. Hüzünlü gurbetin bir an önce sona ermesini diliyor; aziz Hocamızın sağlık, sıhhat ve afiyet içinde daha uzun seneler yaşayarak bundan sonra da gönüllerimizi doyurmasını Cenâb-ı Allah’tan dileniyorum. Ayrıca, refika-yı hayatım olduğu gibi, neredeyse bütün yazılarımın ve mesajlarımın ilk musahhihliğini de yapan Esra Şimşek hanımefendiye, teşvik ve yardımlarından dolayı teşekkürlerimi ifade borcunu bir kere de bu fırsatla eda etmek istiyorum.
“Mevlâ-yı Müteâl’in merhametine, Allah Rasûlü’nün şefaatine, Kur’an-ı Kerim’in refakatine ve mü’minlerin dualarına vesile olması recasıyla…” a.aymaz@zaman.com.tr