Ben de hepiniz gibi elimden geldiği, gücüm yettiğince Kur’an-ı Kerîm okurum…
Öğrenciliğim teyple, Kur’an-ı Kerîm okuyan hâfızları dinlemekle geçti, Mustafa İsmâil, Abdussamed, Şaşâi, Nâinâ ve benzerleri ne güzel okuyorlardı.
Bâzen hazin, bâzen coşkulu, bâzen korkulu okunan ayetlerden ders almak lâzım !
Aslına bakılırsa herkes Kur’an’ı Allâh’tan sâdece kendisine gelmiş, kendisine inmiş gibi okumalı…
İlâhiyatçı değilim hukukçuyum. Bugün Kur’an’ımda karşıma çıkan, kendime okuduğum âyet-i kerîmeleri sizlerle paylaşmak ve ders almayanları “kutsal kitabımızın diliyle” uyarmak istiyorum…
Ahzâb Sûresi’ni okuyordum…
Ahzâb, Kur’an’ın 33. Suresidir. Sûre, ismini 20 ve 22. âyetlerinde geçen ve gruplar anlamına gelen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır.
Sûrede Müslümanlar genel olarak “İslamiyet’i yıkmaya çalışanlara karşı uyarılmakta” ve Hendek Savaşı konu edilmektedir.
Benim dikkatimi şu üç ayeti kerime çekti…
Ahzâb Sûresi’nden ibretlik üç ayet-i kerime ;
يَا لَيْتَنَٓا اَطَعْنَا اللّٰهَ وَاَطَعْنَا الرَّسُولَا (66)
وَقَالُوا رَبَّنَٓا اِنَّٓا اَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُـبَرَٓاءَنَا فَاَضَلُّونَا السَّبٖيلَا (67)
رَبَّـنَٓا اٰتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْناً كَبٖيراً (68)
Âyetlerin meâli ;
Reklamlar
BU REKLAMI BİLDİR
- Âyet ;Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” diyecekler
- Âyet ; Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik onlar da bizi yoldan saptırdılar
- Âyet ;Rabbimiz!Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde lânetle!
Yüce kitâb, bu âyet-i kerîmelerle hakkı-hukuku çiğneyen ve dünyâları için zâlim efendileri ve büyüklerine itaât eden kimseleri uyarıyor…
Âyetlerden hareketle Türkiye’de yaşananlar, Hakk’a, hukuka baş kaldırmış, zâlimlere uyan ve onların peşinden koşturan şuursuz memurlar, brokratlar, kalabalıklar aklıma geldi…
Neden mi ?
Çünkü dayandıkları Diktatör Erdoğan tek kelime ile “bitti” kurduğu gayr-ı meşrû yapı ise bütün yönleriyle sallanıyor…
Panik başladı !
Hem de nasıl, bildiğiniz gibi değil…
Mâlum, bugünlerde zâlimlerin emirlerini motomot yerine getiren bir kısım devlet görevlileri başlarına gelecekleri hissedince ufak ufak direnmeye, evrak toplamaya, eski kararlarını silip, güyâ yok etmeye ve Kılıçdaroğlu’nun enteresan çağrısıyla dahada korkmaya başladılar.
Hafifçe uyananlar, hiçbir zulmün, zâlimin yanına kâr kalmayacağını görüyorlar...
Baksanıza “Erdoğan’ın şamar oğlanı” Arınç biraz uyanıyor, tokadı yiyince tekrar uykuya dalıyor.
Bayraktar, hırsızın kasası olduğu halde “Ben hırsız değilim !?” diye bas bas bağırıyor.
Pısırık Davutoğlu ve Babacan bile ses yükseltir hâle geldi…
Reklamlar
BU REKLAMI BİLDİR
Varın devletin diğer kademelerinde çöreklenmiş olan goygoycuları siz düşünün…
Evet, şimdilerde Erdoğan korkusu rafa kalktı, çünkü Erdoğan aklî, bedenî ve rûhî sağlığını kaybetti.
Ortalıkta görünmeyen Erdoğan’ın “ölü mü ? diri mi ?” olduğu sosyal medyada tartışma konusu…
Artık Türkiye’de başka bir korku kol geziyor, trolümsü yalakaların tek derdi var, birbirlerine soruyorlar “Erdoğan sonrasında ne olacak ? Halimiz nice olacak ?”
Bu hamur çok su götürür…
Müsâde ederseniz ben yine âyet-i kerîmelere döneyim ;
İşte Allâh’a ve Resulüne baş kaldırıp, hakkı hakîkâti çiğneyip, dünyevi hırs ve kaygılarla zâlim efendilerini ve kendilerince büyük gördüklerini dinleyenlerin durumu şudur ;
– Kula kul oldukları
– Zâlimlerin dediklerini yaptıkları
– Sustukları
– Zulme taraftar oldukları
– Alkışladıkları
– Oh Olsun !
dedikleri için PİŞMÂN olacaklar.
Hesap bitip, ateş görününce “Eyvâhlar olsun bize !” diyecekler…
Reklamlar
BU REKLAMI BİLDİR
Fakat heyhât !
Maâlesef iş işten geçmiştir, geri dönüş yoktur, azâb bütün çıplaklığıyla görünmektedir…
Yoldan sapmış olmayı efendilerine ve büyüklerine bağlasalar da, kendilerince dünyevî olarak kazanmış olsalar da, âhiretleri mahvolup gitmiştir.
Aslâ geri dönüşü yoktur !
Değer miydi ?
Bir insan olarak üzülüp soruyorum ;
Değer miydi ?
Üç günlük kazanç kaygısıyla ebedi hayâtınızı yakıp bitirmeye…
Değer miydi ?
Yalan dünyânın zevk, safâ ve eğlencesi için ebedi âlemdeki saâdetinizi yoketmeye !
Zulmettiniz ;
Güç, iktidar ve rant için devlet erkini acımasızca kullanan bir kısım hükümet ehlinin kanunsuz emirlerini severek, isteyerek şahsi geleceğiniz için uyguladınız, zulmettiniz…
- yüzyılda bir devlet terörü ve bir soykırıma ortak oldunuz…
Yapılan işkenceler, verilen hukuksuz kararlar ve benzerleriyle sayısız mazlumun canını yaktınız.
Farkında mısınız ?
Geçenlerde Corona’dan ölen Amasya Hâkimi Aksoy mahkeme salonunda masumlara hakaretlerle ağır cezalar veriyordu…
Trafik kazasında oğlu ile hayatını kaybeden Emniyet Müdürü Çevik ise işkence yapıyor ve yaptırıyordu, beklenmedik bir anda gittiler, hak vâki oldu, şimdi ödenmesi gereken ağır bir fatura ile karşı karşıyalar.
BU REKLAMI BİLDİR
Sizler karşınıza çıkacak böyle bir fatura için hazır mısınız ?
Vazgeçin !
Türkiye’de zâlim efendi ve büyüklerine teşne olanlar, zulme eliyle, diliyle, kalbiyle destek verenler, alkışlayanlar “Heyhât, heyhât ! Keşke toprak olsaydık !“ demeden, bir an evvel vazgeçin !
İnsî şeytanlar ve nefislerinize uyarak kardeşlerinize zulmettiniz...
Âdeta güce taparak hem dünyevî, hem uhrevî mahkemeleri unuttunuz.
Çok geç kalmış yada sahte pişmanlıklarınız size hiçbir fayda sağlamayacak.
Hukuk geri dönünce burada, defterleriniz açılıp, mîzan kurulunca âhirette en ince ayrıntısına kadar hesap vereceksiniz…
Unutmayınız istesenizde, istemesenizde her şey kayıt altında.
Yolun sonu görünüyor ve geri dönemeyeceksiniz, hemen şimdi yüzünüzü fâni dünyâdan bâki âleme çevirmelisiniz !
Yoksa biliniz ki, sizlere dünyâda dahi çoktan rezil-kepâze olma yolu açıldı…
Çöküş başladı, hızla devâm ediyor.
AKP, ortakları ve türevleri gidiyorlar, sizde gideceksiniz, onlarla berâber batıp yok olacak, tarihin kara sayfalarında birer kirli isim olarak yazılacaksınız.
Allâh’a inancınız varsa bâri âhiretinizi düşünün…
Orada değil burada pişmân olun ! Batan bu gemiyi terk edin, hakka hukuka dönün !
Reklamlar
BU REKLAMI BİLDİR
Sizlerin de gördüğü gibi fâreler batan gemiyi çoktan terk etmeye başladılar bile…
Türkiye’de zulme destek veren memurlar, bürokratlar, savcılar, polisler, ey halk sizlere sesleniyorum !
Bu kadar mazlûm ve mağdurla nasıl yüzleşir, nasıl helalleşirsiniz bilemiyorum…
Ama biliyorumki yarın evlatlarınızın, neslinizin yüzüne bakamayacaksınız…
Geri dönün, tevbe edin, pişmân olun, belki kurtulursunuz !
Yoksa beni duymuyor musunuz ?
Girdiğiniz bu yanlış yoldan sıyrılıp, çıkın !
Yoksa “Eyvah !” dediğinizde çok geç olacak…
Siz bilirsiniz !
Görüyorsunuz, Erdoğan hergün tükürdüğünü yalayıp, her gün eşini, dostunu kurban ediyor.
Reislerinizin sizi burada da, orada da sahiplenmeyeceği, cascavlak açıkta bırakacağı gün gibi ortada…
Onlar sebep oldukları için sizin ettiklerinizden de mes’ul olsalar bile, âhirette sizi kendi bacağınızdan asacaklar.
Orada hınk-mınk dinlemezler, kişi ettiğinden mesuldür…
Evet, evet yoksa !
Efendilerimiz, büyüklerimiz “emretti !” deyip suçu onlara atsanız da, onlara “iki kat cezâ” isteseniz de, Rabbimiz’e “onları ağır bir şekilde lânetle!” deseniz de kurtulamayacaksınız…
Reklamlar
BU REKLAMI BİLDİR
Ben hiçbir şekilde “çıplak yada giyinik uyarıcı” değilim sadece insanlık ve hayır adına hissettiklerimi yazıyorum…
Sizden hem tiksiniyor, hem de hâlinize çok acıyor ve çok üzülüyorum…
Aklınızı başınıza alın !
Siz bilirsiniz !
@mansurturgut