Her sene olduğu gibi bu sene de arkadaşımız Mehmet Altan Bey Riyad Kitap Fuarı için bir yazı hazırlayıp göndermiş. Sizlere takdim ediyorum
Dostlar Meclisi haline gelen geleneksel Riyad Kitap Fuarı dostların yılda bir bir araya geldikleri veya buluştukları bir yer haline geldi. Bunu ben kendim yaşayarak söylüyorum ve dostlarım da aynı görüşteler. Yıl içerisinde arayıp da ulaşamadığım dostların birçoğunu bu fuarda buldum. Daha önceleri randevu veremeyen veya buluşma imkânı bulamadığım kimseler, “Kitap fuarında buluşalım.” dediğimde olur cevabı verdi ve “Nil Yayınları’nda filan saatte buluşalım”, randevu verme şeklimiz oldu.
Riyad Kitap Fuarı sanki her sene kalabalığı artan bir fuar haline geldi. Arabaya park yeri bulmak için kilometrelerce uzaklarda yer aramaya başlıyorsunuz. Fuara girerken sıkı bir güvenlik kontrolünden geçiyorsunuz ardından o büyüleyici kitap stantlarıyla az ötede karşılaşıyorsunuz. Bu sene Darü’n-Nil’in (Nil Yayınevi) yeri her senekinden daha güzel bir yerdeydi. Ziyaretçiler kolaylıkla bulabiliyor ve ulaşabiliyordu. Türkiye’den katılan tek yayınevi bu sene de yine Nil Yayınevi’ydi.
Darü’n-Nil, Efendimiz’in (sas) “Yuslihûne mâ efsede-hünnâsi-yani insanların bozduklarını düzeltme” tabiriyle methettiği bir metotla yayın hayatını sürdüren, nesillerin doğru ve faydalı bilgilerle yetişmeleri için kitaplar çıkaran, aynı zamanda elinden gediğince insanların yanılgılara düşmemeleri için gayret eden ve güncel konularda insanları aydınlatan kitaplar çıkaran bir yayınevi.
Yayınevimiz her yıl kitap listesini genişletiyor. Bu sene hem Pırlanta kitapların Arapça tercümeleri hem de tarih kitapları, hem kültür kitapları ve de çocuk kitapları sayısı oldukça artmıştı. Bu da bizi ve müşterilerimizi çok memnun etti. Çünkü geçtiğimiz senelerde yayınevimizi takip edip ziyaret edenler hep yeni kitap soruyorlardı. Biz de bazen “Maalesef” demek zorunda kalıyorduk. Elhamdülillah bu sene yeni kitaplarımız şunlar deyip önlerine yığıyorduk. Onlar da sevinçle beklediğimiz buydu veya “helmin mezid” mülahazasıyla “daha başka yok mu?” diye soruyorlardı.
Yıllardır fuara katılan standımızın sabit bir müşteri tabakası oluştu. Fuara gelenlerden bize uğramadan gitmeyen bir kitle oluştu. Bizi mutlaka soruyor ve buluyorlardı. Şaşılacak bir şey ama bazıları “Sadece sizin yayıneviniz için geldim” diyordu. Bu da bizi oldukça mutlu ediyordu.
Bu sene yeni kitaplarımızdan biri Sultan Fatih’in hayatı idi. Oldukça rağbet gördü. Eline alan bazılarının gözleri derinlere dalıp gidiyordu. Kimileri hemen İstanbul’un fethi hakkında şerefsudûr olan hadisi okuyor. Bazısı içinden gelerek “Allah rahmet eylesin” diyerek ve hemen “Kaç para?” diye sorup alıyordu.
Kanuni’nin kitabı bu sene ikinci senesi idi ama yine best seller listesinde başlardaydı. Tabii birçok kimse dizi-filmde yanlış anlatılıyor, kitapta da öyle değildir inşallah diyerek hem filme inanmadıklarını hem de doğruyu öğrenmek istediklerini ifade ederek aynı zamanda kitabın mahiyetini öğrenmek istiyorlardı. Biz de yukarıdaki hadis-i şerifi zikrederek kitabın yayınlanma hedefini açıklıyorduk.
Kanuni’nin hanımı ve kızını anlatan bir kitap da bu sene yayınlarımız arasındaydı. Aynı şekilde dizilerde yanlış anlatılan bu insanların güzelliklerini, iyiliklerini ve hayru hasenatlarını anlatan bu kitap da diğer yayınlarımızda olduğu gibi “Yuslihûne mâ efsedehunnâsi” yani insanların bozduklarını düzeltmeye yönelik bir kitaptı ve inşallah hedefine ulaşmıştır.
Benim yıllardır hayret ettiğim bir konu var. Standımıza gelen bazıları ilk defa geldiğinden yayınlarımızdan ve yazarlarımızdan haberleri yok ancak kitapların mahiyetini ya kendileri inceleyerek veya bize sorarak öğrendikten sonra bence hiç de kolay olmayan takımını (Risale-i Nur veya Pırlanta) alayım sözünü söyleyivermesi bizi çok sevindirmekle beraber aynı zamanda çok da şaşırtmaktadır.
Daha önceki senelerde kitaplarımızın bazılarını alanlar şimdi takımını almak istiyorum veya eksiklerimi alayım takımı tamamlayayım diyorlar.