AİHM, 15 Temmuz sonrası Kanun Hükmünde Kararname ile görevden uzaklaştırılan 427 hakim ve savcının özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Türkiye tazminat ödemeye mahkum edildi. Hukukçulara göre karar, Türkiye’deki hukuksuzluğun uluslararası alanda tescil edilmesi açısından son derece önemli ve bu bir başlangıç.
Aralarında eski Yargıtay ve Danıştay üyelerinin de bulunduğu toplam 427 hakim ve savcının, haklarındaki gözaltı kararlarının kanunsuzluğu temelinde açtıkları davalarla ilgili kararını bugün açıklayan AİHM, davacıların ‘özgürlük ve güvenlik’ haklarının ihlal edildiği sonucuna vardı. Davanın reddedilmesi için Türk hükümeti tarafından yapılan başvuru, AİHM tarafından kabul edilmedi. Mahkeme, Ankara’nın, görevden alınan hakim ve savcıların örgüt bağlantılı olmalarının “suçüstü hali” teşkil ettiği tezini de geri çevirdi.
İhraç yargı mensupları Cumhuriyet Savcısı Dr. Hasan Dursun, eski AİHM hukukçusu Hakan Kaplankaya ve ihraç hakim Ramazan Faruk Güzel, YouTube’da ‘Gündeme Focus’ programında değerlendirdi. KHK’lı Cumhuriyet Savcısı Dr. Hasan Dursun, hakkında ‘ihlal’ kararı verilen 427 yargı mensubu arasında bulunuyor. 15 Temmuz’un ardından 5 bin yakın hakim ve savcının gerekçesiz olarak ihraç edildğini, bazılarının tutuklandığını hatırlattı.
Kendilerine yönelik soruşturma, yargılama ve tutuklama işlemlerinin hukuksuz olduğunu mahkemelerde de söylediklerini kaydetti. Konuyu AİHM’ye taşıdıklarını ancak mahkemenin ‘iç hukuk yolları tüketilmediği’ gerekçesiyle başvurularını reddettiğini söyledi. Bunun üzerine AYM’ye gittiklerini belirtti.
AYM’nin tutukluluklarının Anayasa ve yasalara uygun olduğuna hükmetmesi üzerine ‘iç hukuk yollarını tükettikleri’ gerekçesiyle yeniden AİHM’ye başuru yaptıklarını aktaran Hasan Dursun, “AİHM, ‘delilsiz’ tutuklandığımız akarar verip, ihlal kararı verdi. Ancak bizim iddiamız sadece ‘delilsiz’ olarak tutuklanmamız değildi. Biz, ayrıca, gerek sulh ceza gerekse Anayasa Mahkemesi’nin etkin bir iç hukuk yolu olmadığını, yapılan yargılamalarda anayasa ve yasalara aykırı olarak hareket edildiğini söyledik. AİHM, 427 meslektaşımızla ilgili ‘bu kişilerin tutuklanması hukuka aykırıdır’ dedi. Politik bir yaklaşımla diğer taleplerimizi reddetti.” dedi.
Hakan Kaplankaya, AİHM’ye yönelik eleştirilerin makul çerçevede yapılması gerektiğini anlattı. AİHM’nin diğer ülkelerdeki insan hakları ihlallerine doğrudan müdahale edemeyeceğini anlattı. Ancak sistematik ihlalleri net olarak ifade etmesi gerektiğini söyledi. Türkiye özelinde 15 Temmuz sonrası AİHM’nin beklenen kararları veremediğini kaydeden Kaplankaya, “AİHM, ‘burada 500 tane dosya var. Ben bunların hepsini inceleyemem’ diyor açıkçası. AİHM için bir iflas denilebilir. Mahkeme, ‘ben haksız tutukluluktan ihlal buldum’ diyor ama diğerlerini şimdlik incelemiyor. ‘Makul şüphe’ var mı yok mu, buna girmemiş. Hukuka aykırılık olduğunu söylüyor.” ifadelerini söyledi.