Bir önceki yazımda ele aldığım Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (UNİTEE) ödül töreni üzerinde durmuştuk. Bu gün de, en büyük ödül olan Yeni Yılın Yeni Avrupalı Ödülü sahibi Vincent Kompany’nin babasından bahsedeceğim:
Herkes podyuma genç, dinamik ve sempatik Kongo kökenli meşhur futbolcunun hızlı ve çevik adımlarla çıkacağını beklerken sakin ve ağırbaşlı bir tempoyla yavaşça yürüyen 65 yaşlarında siyahi bir beyefendinin çıktığını görünce şaşırdı. Ödül yaşlı beyefendiye takdim edildikten sonra mikrofon kendisine uzatıldı. Beyefendi mikrofon elinde, gözleri yaşlı yutkunarak bir şeyler söylemeye çalıştıysa da bir türlü konuşamıyordu. Bir an ağlamaya başladı. Salondaki sessizlik birkaç saniye sonra misafirlerin ayağa kalkıp yaşlı beyefendiyi coşkuyla alkışlamasıyla son buldu. Yaşlı beyefendi büyük bir sükunet ve tok bir sesle konuşmaya başladı. “Ben Vincent Kompany’nin babasıyım. Adım Pierre Kompany. Oğlum, bu akşam burada bulunmak istemesine rağmen, hem beni onurlandırmak hem de yoğun bir sezon sonunda çocuklarına zaman ayırıp tatil geçirmek için beni sizin huzurlarınıza çıkmaya ikna etti. Müsaade ederseniz birkaç cümleyle benim için bu ödülün ne ifade ettiğini, neden bu kadar duygulandığımı sizinle paylaşmak isterim. Ben 1972 yılında Belçika’ya işçi olarak çalışmaya geldim. Yıllar sonra Vincent’in annesiyle tanıştım. Vincent gibi bir evladı yeni vatanım Belçika’ya hizmet etsin diye yetiştirdim ve armağan ettim. Oğlum futbolda çok büyük başarılar sergiledi, çok prestijli ve çok değerli ödüller aldı ve ülkesi Belçika’ya beklediğimden çok fazlasını verdi. O ödüllerin hepsi beni elbette sevindirdi, lakin hiçbiri şu anda elimde tuttuğum ödülle kıyaslanamaz. Ben UNITEE’nin takdim ettiği bu ödülü oğluma verilen bütün ödüllerin üstünde görüyorum. Diğer ödüller oğlumun futbolda başarısı için verilmişti, bu ödül ise oğlumun insanlığa katkısı ve oğlumun insanlığına verilen bir ödüldür. Oğlum futbolda kazandığı paranın bir kısmını Kongo’da yetimhanelere hibe ediyormuş, jürinin dikkatini bu çekmiş. Vincent’in futbolda başarısı beni her zaman sevindirir bu doğaldır lakin UNITEE’nin verdiği insanlık ödülünün kalbimdeki değeri bambaşkadır ve hep böyle kalacak. Bu ödülle beni bir baba olarak onurlandırdınız, babalık vazifemi yerine getirme sevincini ve övüncünü tattırdınız. Bundan ötürü hepinize teşekkür ederim.”
Salondaki herkesi duygu dolu bir atmosfer yakalamıştı ve artık bırakmak istemiyordu… Bu bahtiyar babanın konuşmalarından şu gerçek anlaşılmıştı. Babaları baba yapan şampiyonlar yetiştirmeleri değil, insanlığa hizmet eden hakiki insanları yetiştirmeleridir ve bu evrensel bir hakikattir. İnsan salondan dalgın dalgın ayrılırken ünlü İngiliz şair Rudyard Kipling’in Bülent Ecevit tarafından güzel Türkçemize İngilizceden tercüme ettiği bir şiir aklına geliveriyor… “Adam Olmak” başlıklı bu şiirinde Rudyard oğluna nasihat ediyor…