HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 1937’de gerçekleştirilen Dersim Katliamı anmasına katıldı. Sancar ve beraberindeki heyet ardından anmanın yapıldığı Seyid Rıza Meydanı’na yürüdü. Anmaya Dersim demokrasi güçleri, siyasi parti temsilcileri, Dersim Baro Başkanı Kenan Çetin, Dersim Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu ve çok sayıda kişi katıldı. Sancar, Seyid Rıza Meydanı’ndaki anmadan sonra Holvari Kayalıklarındaki anma programına da katıldı.
Seyid Rıza Meydanı’ndaki anmada konuşan Sancar, “Değerli Dersim halkı, sevgili canlar, öncelikle tertelede, soykırımda katledilen bütün insanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Başta Seyid Rıza ve arkadaşları olmak üzere bu uğurda zulümle katledilen bütün canlarımızı minnetle yad ediyorum” dedi.
‘HAFIZAYI YOK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL’
İçişleri Bakanlığı’nın belgesine göre katledilenlerin sayısının 13 bin 800 civarı, sürgüne gönderilenlerin ise 11 bin 600 civarında olduğunu kaydeden Sancar, “O yıllarda uygulanan bu katliam ve soykırım bir zihniyetin ürünüydü. Tekçi, tehditçi, imhacı bir sistemin kurulması için peşpeşe katliamlar yapıldı. Asimilasyon politikaları, göç ettirme uygulamaları hayata geçirildi. Dersim de bundan payını çok büyük acılarla aldı. Daha sonra bu kara gün unutturulmak ve üstü örtülmek istendi. Çeşitli gerekçelerle meşrulaştırılmaya da çalışıldı. Dersim’e medeniyet götürmek amacıyla bir ıslah planı olarak anlatıldı ve yıllar içinde bunların konuşulması da yasaklandı. Hafızayı yok etmek için her yöntem denendi ama toprağın altında on binlerce kefensiz, mezarsız ölü varken milyonların yüreğinde sınırsız sonsuz bir acı kökleşmişken, bu hafızayı yok etmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
‘HAKİKATİ ORTAYA ÇIKARMANIN MUTLAK SONUCU RESMİ ÖZÜRDÜR’
Mithat Sancar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hakikatin ortaya tam olarak çıkarılması için de en başta Meclis harekete geçmeli, bir komisyon oluşturulmalı, bütün arşivler incelemeye açılmalı ve neyin nasıl gerçekleştiği o yıllarda tam olarak ortaya çıkarılmalıdır. Hakikat olmadan adalet olmaz, adalet olmadan barış ve demokrasi olmaz. O nedenle yüzleşmemizin, yüzleşme talebimizin nedeni yaraları sarmak o kara yarayı temizlemek, geleceği iyileştirmek ve geleceği demokrasi kültürü ve eşit ortak yaşam temelinde kurmaktır. Hakikati ortaya çıkarmanın bir mutlak sonucu vardır, olmalıdır o da resmi özürdür.”
‘TUNCELİ ADI RESMEN DERSİM OLARAK DEĞİŞTİRİLMELİDİR’
“Yine benden önceki konuşmacılar dile getirdiler. 2011 yılında dönemin başbakanı şartlı ve yarım yamalak bir özür diledi. Ama şunu bilelim ki özür bir cümleden ve ifadeden ibaret olamaz. Özürün bir anlam ifade etmesi için gereklerini yerine getirmek lazım. Nedir o gerekler, kamusal olarak bu acıyı tanımak ve acıyla bütünleşmiş bütün sembolleri değiştirmektir. Hakkı özüne iade etmektir. Bunların başında Tunceli adının tekrar resmen Dersim olarak değiştirilmesi gerekiyor. Sadece Tunceli ismiyle sınırlı değil, köylerin, mezraların isimleri de gasp edildi. Hem insan kıyımı hem de kültür kırımı yapıldı. Şimdi o sembollerin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Tunceli resmen Dersim adına geri dönmelidir.”