Bünyede herhangi bir uzuvda oluşan bir sıkıntı bütün vücudu rahatsız eder. Onun için tedavi gerekir, hemen kesilip atılmaz.
Bugün dünya hiç olmadığı kadar, bünyeyi rahatsız edecek kötü bir durumdadır. Bu manzara insanlığın ortak kaderi ve ortak derdidir. Buna rağmen ye’se düşmeden, ümitle şahlanarak, mağdurun, mazlumun mahkumun, yetim ve gariplerin hukukunu korumaya çalışmak bize düşen en önemli bir vazifedir.
Bugün insanların içinde bulunduğu bu karamsarlıktan, böylesine bir uçurumdan kurtuluşu kendi elindedir. Akıl ve iradelerini müsbet manada kullanmalarına bağlıdır. Ne var ki insanlığın büyük çoğunluğu aynı gemide yaşadığının farkında değillerdir.
Kendi çıkarları, rahat ve huzurları, gurur ve kibirleri adına yakıp yıkmakla dünyada rahat edeceklerini umanlar aldanmaktadırlar. Maalesef birileri bu gemiyi batırmaya çalışırken, büyük bir çoğunluk da sessiz kalmaktadır.
Geminin dümeninde bulunanlar rahat ortamda, güven içinde gemiyi götürürken, okyanusların korkunç fırtınaları, dalgaları arasında rotayı şaşırıp kendilerinin de boğulup gideceklerini hesap etmeleri gerekmektedir.
Gelecek nesillere huzur ve güven dolu bir dünya bırakabilmek için Allah’ın lutfettiği imkan ve fırsatları kaçırmadan değerlendirmek, ihanet şebekelerine fırsat vermemek gerekmektedir.
Hepimiz dünyaya gözümüzü açtığımız günden beri bu gemide yolcuyuz. Zaman zaman beşeri dalgalanmalar, fırtınalar oluşmuştur, olmaktadır ve olacaktır da…
Yakıp yıkmakla, harp ve darple, kavga ve isyanla hiçbir yere varılmaz ve hiç bir mesele de çözülmez, halledilemez. Bu tür tavır ve davranışlar sadece gayz, kin ve nefret oluşturur.
Problemlerin çözümü ise, şefkatle, merhametle, tatlı dil güler yüzle “medenilere galebe ikna iledir” prensibine uymakla, ilimle ahlak ve faziletle gerçekleşir.
Beden (nefis) kötülüklere, ruh iyilik ve güzelliklere mütemayildir. İslam, insana mutlu ve huzurlu bir hayat sunabilmek için emirler, yasaklar ve beşerin menfaati ve fıtratına uygun hükümler getirmiştir.
Ciddi bir araştırma neticesinde şu husus açık ve net görülecektir. Haramlar bütünüyle, emirler de aynı şekilde insanın dünya ve ahiret menfaati için olduğu müşahede edilecektir.
Kötü gibi görünen nice şeyler vardır ki, sonucu hayırdır. Sabredenler kaybetmiş gibi görünseler de, neticede kazanmışlardır. Sabır zordur, acıdır, fakat meyvesi tatlıdır.
Sabır ve ümit insan için güç kaynağıdır. Sabır ve ümit imanla, ilimle beslenir. Başarılı olmak, sabırla, ümitle ve kararlı olmaya bağlıdır.
İnsan hadiseler karşısında acz, zaaf ve fakrının farkına vararak, kudreti sonsuz olan Allah’a istinat eder, O’na güvenirse, duanın önemi ve gücünü vicdanında duymuş ve rahatlamış olur.