Son yıllarda Türkiye’de kitlesel kıyım, zulüm ve işkencelerde birçok ilk yaşandı. Özellikle kadınlar ve çocukların maruz kaldığı uygulamalar akıllara durgunluk verecek boyutlara ulaştı.
Hukuksuz ve keyfi bir şekilde kelepçe takılan kadınlar…Eşine şantaj yapılmak üzere gözaltına alınan kadınlar…Cezaevi ziyaretine gittiği esnada keyfi bir şekilde tutuklanan kadınlar…Bakıma muhtaç çocuklarını geride bırakmak zorunda kalan kadınlar…Ameliyat ve doğuma, kapısında polis nöbet tutarken giden kadınlar…Ve bu mağduriyetlere her gün bir yenisi ekleniyor…
Konya Ereğli’de 7 aydır tutuklu bulunan eşi İbrahim Aslan’ı ziyarete giden Nazan Aslan, 16 Şubat 2017 günü gözaltına alındı. Özel bir okulda Türkçe öğretmenliği yapan Nazan Aslan ve aynı okulda muhasebeci olan eşi, kitlesel kıyım sürecinde işini kaybedenler kervanına katılmışlardı. Sonrasında İbrahim Aslan’ın özgürlüğü de elinden alındı. Nazan Aslan ise eşinin tutuklanması sonrasında ailesini ziyaret için gittiği Sakarya ‘da gözaltına alınmıştı. Ereğli Savcılığı tarafından SEGBİS üzerinden alınan ifadesinin ardından adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
Aslan çiftinin birisi 10, diğeri 6 yaşında olmak üzere 2 çocuklarının olduğu öğrenildi. Babalarından uzun süredir ayrı düşen çocuklar, şimdi de annelerinden ayrı kalmanın şokunu ve üzüntüsünü yaşıyor.Benzer bir uygulama 14 Şubat 2017 günü yine Ereğli’de yaşandı. Emekli öğretmen Meryem Yazırlı, eşi ve aynı zamanda meslektaşı olan Ali Yazırlı’yı tutuklu bulunduğu cezaevine ziyarete gitti. Hakkında adli kontrol kararı bulunan Meryem Yazırlı ziyaret esnasında tutuklandı.
Hiçbir şekilde kaçma şüphesi olmayan kadınların özellikle cezaevi ziyareti sırasında keyfi bir şekilde gözlatına alınması dikkat çekiyor. Bu uygulamanın tutuklu eşleri baskı altına alarak itirafçılığa zorlamak için yapıldığı değerlendirliyor. Ayrıca, babaları da tutuklu olan küçük yaştaki çocukların, annelerinden de ayrılmalarının oluşturacağı psikolojik etki ve travmalar hiçbir şekilde hesaba katılmıyor.