Sarhoşa sormuşlar.
Neden içiyorsun? Dertlerimi unutmak için içiyorum demiş. Fakat sarhoşluk geçince
dertlerim katlanıyor demiş. İçki sarhoşlugu olduğu gibi haset sarhoşluğu da
var. Geçenlerde hanımefendinin biri eşimi telefonda ağlayarak arıyor. Ehli
hasedin televizyonlarında çıkan yalanı gerçek zannetmiş. Haberde Hocaefendi’nin
kaldığı bina yanmış kül olmuş. Hocaefendi ve arkadaşları yanıp ölmüşler. Geçen hafta da Hocaefendi Kanada’ya kaçtı
diye yalanlarına bir büyük yalan daha eklediler. Her ay böyle yalan haber yapıp
bir kaç saat haset sarhoşluğu yaşıyorlar. Sonra yalancı oldukları ortaya
çıkınca dertleri katlanıyor. Bu konuda ehli haset, ehli küfrü dahi yüz kat
geride bıraktı. Evet dünyada dahi vicdanen cehennemi bir azap çekiyorlar. Çünkü
haset, en çok haside zarar verir.
Zannediyorlarki
Hocaefendi vefat ederse bu iş bitecek. Ey haset sarhoşları, Hz. Peygamber dahi
vefat edince bu dava bitmemiş. İslam davası kişilerle kaim değil ki bu dava
bitsin. Bediüzzaman vefat edince davası bitti mi? Daha da büyüdü. Allah Hocaefendiye
uzun ömürler versin. Her fani gibi Allah’ın taktir ettiği vakitte o da ebedi
aleme göçecek. Fakat Hizmeti İmaniyye ve Kur’aniyye Allah’ın inayet ve keremi
ile daha da büyüyecek. Bu yapılan zulüm ile Hizmeti İmaniyye ve Kur’aniyye ve prensipleri
Allah’ın inayet ve keremi ile gelecekte dünya da çağlayanlar gibi olacak. Tarihte
bunun onlarca misali var. İmam Azam’a yapılmadık zulüm kalmadı. Bir rivayete göre
hapishanede şehit edildi. Davası bitti mi? Bugün alemi İslamın yarısından
fazlası onun fıkhi prensipleri ile amel ediyor. O zamanda kalemini para ile
satan bazı alimlerin ise bugün adı dahi bilinmiyor.
Gazetecilerin
‘kalemimiz namusumuzdur” diye çok önemli bir prensibi vardır. Boston Globe gazetesinin
köşe yazarı 2002 yılında, çalıştığım hastahanede benimle röportaj yapmaya
gelmişti. Akşam yemeği vakti olduğu için kendisine kantinden yemek almak
istedim. Fakat parasını bana verdirtmedi. Gazeteciliğin ahlaki prensiplerini
ciğneyemem dedi. Ehli hasedin gazetecileri bu gayri müslim gazetecinin onda
biri kadar gazeteciliğin bu ahlaki prensiplerine keşke bağlı olsalardı. Gün
gelecek bu dünyada olmasa bile ahirette
yedikleri haramın, attıkları iftiraların hesabını Allah’a verecekler.
Kalemlerinden akıttıkları zift, eğer Allah afetmezse, cehennemde kendileri için
katran olacak.
Kan Gölü Suriye
Suriye’de, Japonya’ya
atılan atom bombalarının dört katı kadar tahribat var. Çoğu sivil olmak üzere
üç yüz küsür bin kişi öldürüldü. Dört küsür milyon evini terk edip ne sıkıntılar
içinde yaşıyor. Suriye de evlerin yarısı yıkılmış durumda. Bunun sebebi kim.
Elbette başta Suriye idaresi, sonra İran ve sonra da yangının üzerine benzinle
giden Türkiye’nin görünen ve görünmeyen idarecileri.
Şehit Ramazan
el-Buti defalarca Türkiye’deki ilgili yetkililere mektup yazıyor. Yangın var,
siz de bu yangına benzin dökmeyin. Bediüzzamanın tabiri ile kalbi, siyaset ile
ifsat olmuş hayalperestler bunu duymadı, görmedi veya göremedi. Basiretleri kör
oldu ve hala kör. Evet İslam tarihinde her büyük devlet adamının arkasında, hiç
bir dünyevi beklentisi olmayan manevi önderler olmuştur. Manevi önderi olmayan
devlet adamları, pusulası olmayan okyanustaki gemiye benzer. Akibetleri hiç iyi
olmamış, fakat aynı zamanda devletlerin yıkılmasında da rolleri büyük.
Mevki, makam ve para
beklentisi olmayan manevi önderlerden mahrum olanlar, ölen Suriye’li siviller,
kadınlar çocuklar onların vicdanlarını sızlatmadı. Evet bunu niye yazıyorum. Ehli
hased ile beraber olunsaydı bu korkunç Suriye cinayetinin manen ortağı
olunacaktı. Bu vebal, hem dünyada Hizmeti bitirir hem de ahirette de vebali çok
büyük olurdu. Sonuç viraneye dönmüş Suriye üçe bölünecek ve nesebi gayri sahih üc
devletcik doğacak. Bu devletlerin anneleri Suriye, İran ve Türkiye. Dıştaki babaları
kim ve kimler olduğunu ise her üç ülkenin derin devletin kirli beyinleri, kalpleri
ifsat olmuş siyasetcileri biliyor. Fakat halkımız iki milyon Suriyeliyi misafir
etme cömertliğini gösterdi. Perde arkasında Suriyeli’nin kanı üzerinde pazarlık
yapan dış ve iç güçlerin, kirli emellerinin farkında olmayan halk bu cömertliğini
devam ettiriyor. Üç beş tane dünya perest,
makam perest ve zalim idareci yüzünden asrın mağduru duruma düşen Suriye
halkının barış ve huzuru için duaya devam edelim.