Aralık ayının son günlerine, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında, birbirlerini ‘işgalci, terör devletinin başı’ gibi suçlamaların havada uçuştuğu bir polemik başgöstermişti.Yeni Asya Gazetesi yazarı Cevher İlhan, AKP iktidarı ile İsrail yönetimi arasında yaşanan her polemiğin ardından, ikili ilişkilerde yeni işbirliği alanları açıldığını iddia etti.
2 Ocak tarihli yazısında konuyu ele alan İlhan, “En son önceki hafta İsrail Başbakanı Netanyahu’nun nazarları dışarıya yöneltmek amacıyla Türkiye’yi hedef alıp “işgalci” olarak tahkirine karşı, Cumhurbaşkanı’nın “Netanyahu sen zâlimlerin sesisin, sen devlet terörü estiriyorsun, devlet terörünün başındasın!” diye ağır eleştirilerde bulunduğu günde, Türkiye ile İsrail’in bir işbirliğine daha gittiği ortaya çıkıyor. (gazeteler, 20.12.18) THY ile İsrail’in en büyük bankalarından Bank Hapoalim “ortak uçuş mili-kredi ‘IsraCard” anlaşmasının imzalandığı görülüyor. Şalom’a göre, bu İsrail ortaklığıyla rekor sayıda İsrailli yolculara indirim sağlanacak” iddiasını dillendirdi.
“AKP iktidarı döneminde İsrail’in binlerce Filistinli çocuğu, kadını hedef alan katliâmları yapılırken, İsrail’le ekonomik mutâbakat zabıtları, ticarî ilişkileri tam gaz devam etti. İsrail’e veryansın edildikçe, iki ülkenin resmî verileriyle İsrail’le ekonomik ve ticârî işbirlikleri kat kat arttı” eleştirisini getiren İlhan, bu konudaki ilk örneğini 2009 yılından verdi.
“30 Ocak 2009’da Davos’taki İsrail’e mâlûm “one minute” çıkışının ardından Ankara, İsrail’in Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliğini onayladı. Tek Müslüman üye olarak Türkiye’nin vetosu kaldırılmakla İsrail, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) alındı” hatırlatması yapan İlhan, yazısını şöyle sürdürdü:
“Keza Türkiye’nin “blokajını çekmesi”yle İsrail’in NATO üyeliğinin önü açıldı; İsrail’in Brüksel’deki NATO karargâhında temsilcilik açıp askerî tatbikatlara katılması sağlandı. Bu arada Türkiye tarihinde ilk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı TBMM’de konuşturulup iktidar grubunca alkışlatıldı.
Ve 31 Mayıs 2010’da İsrail askerlerinin Gazze’ye insanî yardım malzemesi taşıyan “Mavi Marmara” Gemisi’ne saldırıp on vatandaşımızın katlettiği baskın sonrasında İsrail’le işbirlikleri daha da derinleştirildi.
Zira Resmî Gazete’nin 1 Eylül 2016’da yayınlanan 6743 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Anlaşması”nda, Mavi Marmara için toplam 20 milyon Amerikan dolarının “tazminat olmayıp bağış olduğu” peşinen deklare edilirken, İsrail hükûmetinin, hiçbir cezâî ve hukukî sorumluluk taşımayacağı güvencesi verildi. Maktullerin ve mağdurların âilelerinin Türkiye’de açtıkları cezâ dâvâları dahi tasfiye edildi, İsrailli katillerin kurtarılması sağlandı.
Hatırlanacağı üzere, İsrail’in Gazze bombardımanı sürerken, Cumhurbaşkanı’nın Mısır ziyaretinde İsrail’e “katil terör devleti!” diye yüklediği günde İsrail ve Türkiye İstihbarat Teşkilâtı şefleri arasında “istihbarat işbirliği anlaşması” imzalanmış; ve aynı gün İskenderun’un Limakport Limanı’ndan İsrail’in Hayfa limanına ro ro seferler resmî törenlerle başlatılarak, Kuzey Irak Yönetimi’nin hortumladığı bütün ülke halkının ortak malı petrolünün İsrail üzerinden dünya piyasalarına satılmasına aracılık edilmişti.
Dönemin Hatay Vali Yardımcısı, ilk defa İsrail’e gidecek gemilerin kurdele kesimi kokteylinde, bu seferlerle İsrail’le Türkiye’nin birbirine bağlandığını, Cilvegözü Sınır Kapısı açılsa ve Suriye ile ilişkiler düzelse de İsrail’e seferleri devam edeceğini söylemişti. (Milliyet, Sabah, 21.11.12)”