Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yapılan ve Türkiye Varlık Fonu’nun ihraç edebileceği para ve sermaye piyasası araçlarının yatırım fonlarına ilişkin yoğunlaşma ve ihraççı sınırlamalarından muaf tutulmasını öngören değişiklik fonda bulunan şirketlerin tamamen satılabileceğine yönelik haberlere ve iddialara neden oldu.
Konuya ilişkin Euronews Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ekonomist Yazar Prof.Dr. Yalçın Karatepe durumun bu olmadığını ifade ediyor ve maksadın bazı ekonomik göstergeleri manipüle etmeye yönelik daha farklı bir hedef taşıdığını düşünüyor.
Karatepe yeni mevzuata ilişkin şunları söyledi: “Varlık fonunun veya içerisindeki şirketlerin satılarak el değiştirmesi gibi bir şey mümkün değil. Hali hazırda varolan yatırım fonlarına yönelik bir düzenleme bu. Mevcut düzenlemede yatırım fonları topladıkları kaynakları değişik finansal araçlara yatırırken bazı kısıtlamalara tabi. Bu da o fonların risklerini azaltmak adına getirilen bir kısıtlama.
Örneğin bir yatırım fonu bir ihraççı tarafından çıkarılmış olan herhangi bir enstrümandan almak isterse fon kaynaklarının en fazla yüzde 10 kadarını kullanabiliyor. SPK’nın yeni düzenlemesinden önce mevcut düzenlemede bir istisna getirilmiş. ‘Yatırım fonları bu tür yatırımlar yaparken bu sınırlamalara tabi olmakla beraber şu üç kuruluşun ihraç ettiği ürünlere uygulanmaz’ diyor. Kim onlar: Merkez Bankası, Hazine ve ipotekli finansman kuruluşları. Bunlardan istediğiniz kadar alabilirsiniz bir sınır yok.
Bu hafta yapılan değişiklik ile bu istisna gruba Varlık Fonu eklenmiş. ‘Yakında bu fon finansal ürün çıkarırsa siz bunları alırken kısıtlama olmayacak’ deniyor ancak burada bu istisna gruba şöyle bir sınır getirilmiş, o da şu; bu enstrümanlardan herhangi bir tanesinde yapacağınız toplam yatırım sizin portföy büyüklüğünüzün yüzde 35’ini geçemez diyor. Yani farklı finansla enstrümanlar alabilirsiniz ama tek bir tanesinde bu sınır geçilemez.
Benim buradan anladığım yakında Türkiye Varlık Fonu ciddi miktarda piyasaya borçlanma kağıtları süreceği için ve bu kağıtlar da ortalama vatandaşa ve yatırımcıya fazlaca büyük geleceği için emeklilik fonu, işsizlik fonu gibi yerlerin bu kağıtlardan büyük miktarda alabilmesini kolaylaştırmak hedefleniyor.”
“Paralel Hazine üzerinden borçlanacaklar”
Hazine’nin de aynı işlevi görebildiğine dikkat çeken Karatepe, borçlanma için neden Varlık Fonu’na ihtiyaç duyulduğu sorusuna yanıt vererek esas amacın farklı olduğunu vurguluyor:
“Varlık Fonu’ndaki şirketler satılmayacak ama çıkarılan finansal araçlar ve borçlanma kağıtlarından elde edilen gelir ile ne yapılacak o belli değil. Hazine dururken bu operasyonu Varlık Fonu üzerinden yapacak olmalarının nedeni ise şu: Daralan Türkiye ekonomisinin tek çıkış yolu kamu harcaması. Bunu yapmak için hazine doğrudan borçlanırsa bu ‘Kamu Borç Stoku’ (KBS) rakamlarını yükseltecek. Şu anda KBS’nin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 35 civarında. Hükümet de bu şekilde ‘Bakın biz borçlanmıyoruz. Avrupa’daki devletlere kıyasla daha düşük bir borç yükümüz var’ gibi şeyler söylüyor.
Şimdi borçlanmanın bir kısmını Türkiye Varlık Fonu üzerinden yapabildiğiniz zaman bu KBS olarak görünmeyecek. Bütçe disiplini uygulanmaya devam ediliyormuş gibi görünecek. Rakamlar iyi görünürken paralel bir Hazine üzerinden borçlanacaklar ve o parayı kullanacaklar. Yani devletin borcunu arttırmadan devleti borçlandırmak gibi yol icat etmiş oldular.”
“Referans aldığımız ülkelerde örneğine rastlamadım”
İşsizlik Fonu Ocak ayı portföy dağılımının yüzde 92’si devlet kağıtlarından yüzde 8’i de mevduat hesaplarından oluşuyor. Borçlanma kağıtlarının büyük kısmının İşsizlik Fonu tarafından ve Emeklilik Fonu tarafından satın alınacağını düşünen Karatepe, “Fon yönetimleri bu alımlara teşvik edilebilir” diyor.
Varlık Fonu başında Cumhurbaşkanı ve yönetim kurulunda Hazine ve Maliye Bakanı olan bir tüzel kişilik ama aynı kişiler Hazine’yi de yönetiyor. Dolayısıyla KBS rakamlarını yükseltmeyecek olmasının yanı sıra Hazine’nin tabi olduğu denetim ve kısıtlamalara da tabi olunmadığını hatırlatan Karatepe, “Referans olarak aldığımız ülkelere baktığımızda benim bildiğim kadarıyla bu şekilde KBS rakamlarını düşük göstermeye çalışan ve böyle yaratıcı yöntemler kurgulayan bir ülke ben görmedim” diyor.
Düzenlemenin yabancıları ilgilendiren bir kısmı olmadığını kaydeden Karatepe, yabancıların kendi ülkelerindeki düzenlemelere ve sınırlamalara tabi olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla yabancılar kendi mevzuatlarındaki sınırlamalar çerçevesinde istedikleri kadar Varlık Fonu’nun çıkaracağı enstrümanlardan alabilirler.KAYNAK: EURONEWS TÜRKÇE