Aslında Millet İttifakı ya da iktidar tarafından bu ittifakla beraber anılan partiler biraz cesur olsalar çok şey değişebilirdi. Seçim sonuçları açısından söylemiyorum.
Toplumdaki kırılma ve kutuplaşmadan bahsediyorum. Her iftira ve şantaj karşısında defans yapmak yerine “hadi oradan” diyebilselerdi keşke. Gerçekçi olmak lazım bu mümkün değildi çünkü Türkiye’de medya kuruluşları birer birer kapatılırken aslında en büyük bedeli kendilerinin ödeyeceğini düşünemediler. Şimdi insanın hafsalasının bile alamadığı iftiralara muhatap oluyorlar ancak kendilerini dile getirecekleri bir mecraları yok. Televizyonlarda reklam filimleri bile yayınlanmıyor, bırakın televizyonları sinema salonları bile kendilerine kapalı.
Millet İttifakı + HDP , liderlerinin performansından ve adaylarının söylemlerinden bağımsız olarak Türkiye’nin hele bugünlerde şeklen çok ihtiyacı olan bir koalisyon aslında. Türkiye o kadar yoruldu, bülündü ve yıprandı ki bir daha kolay kolay bir araya gelmenin mümkün olmayacağı bir iklimde, başında Alevi bir lider olan Kemalist bir parti, Sivas olaylarında hedef gösterilmiş bir lidere sahip İslamcı bir parti, Milliyetçi bir partiden ayrılarak kurulan başka bir milliyetçi parti ve Kürt sorunu denen olgunun muhatabı Kürt siyasal hareketinin partisi öyle ya da böyle bir araya gelip yazılı ya da yazısız bir işbirliği sergiliyorlar.
İktidarın “bakın kimleeeeer kimlerle beraber” zokasını yemeselerdi, heyecana kapılıp açıklamalar yapmak yerine “Evet kardeşim, biz Türkiye’deki bütün renkleri temsil ediyoruz” diyebilselerdi keşke. Bu kadar şeytanlaştırılan HDP ve seçmenine sahip çıkabilselerdi. Açıktan söyleyemedikleri şey pek de güvenilirliği olmayan sandıkta gerçekleşecek mi bir kaç gün sonra göreceğiz.
Aynı propaganda makinesi CHP’ye gidiyor “Mustafa Kemal’in partisi kimlerle beraber” diye ayrı bir propaganda yapıyor. Aynı el İYİ Parti’ye gidip Kürt düşmanlığı yaptırıyor. Saadet’e gidiyor “din, ezan düşmanları ile ne işin var?” diyor. HDP’liye, “senin bu Kürt düşmanları ile ne işin var?”. Her bir parti bunun bir propaganda olduğunu bilmesine rağmen engel olamıyor çünkü başta dediğim gibi karşılarında bütün iletişim hatlarını tutan ceberut bir rejimle karşı karşıyalar ve savunmada kalmaktan başka ihtimalleri yok.
Bu kirli propagandanın son ürünü en iğrenç bir şekilde piyasaya çıktı. Parti devleti, devletin istihbaratına muhalefetin her kalemdeki adaylarını inceletmiş, fişletmiş, önceki fişlemeleri de ekleyerek medyasından infazlar yapıyor. Ama muhalefet en yüksek perdeden “YSK onay verdikten sonra sana ne, bu ne cüret” diyemiyor.
Saadet, CHP ve İYİ Parti listelerinde yer alan 340 kişinin PKK kökenli olduğunu çevirip çevirip veriyorlar. Hele bir aday var ki bir önceki dönem HDP adayı imiş şimdi de Saadet listesinden meclis üyeliğine aday olmuş. Onun posterini yayınlayıp duruyorlar. Bence harika bir durum ama gelin görün ki Türk-İslam sentezi ayağına hitap ettikleri cahil cühela takımı için asla kabul edilemez. Bunu da çok iyi bildikleri için devamlı şeytanlaştırma, devamlı hedef gösterme ve hakaret almış başını gidiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bile bu kadar ipini koparmayanlar bu seçimde niye bu kadar delirdi o da ayrı mesele. Türkiye’yi bölmek için bir dış güç ülkede faaliyet gösterse AKP’nin becerdiğini hayal bile edemezdi. Yerli ve milli ambalajında milleti bu kadar bölen bir teşekkül daha gelmemiştir.
İnanılır gibi değil demek epey komik bizim ülkemiz için ama bütün gazeteler istihbaratın dağıttığı tam 340 kişinin fişlemesini aynı format, aynı tasarım, aynı andıçla yayınlıyor. Hani andıçlarla mücadele ede ede gelen İslamcılar bunlar ya, yersen. Bir adayın 1969 yılında katıldığı etkinlik var. 50 yıl önceden bahsediyoruz. Büyük çoğunluğu yasal bir dernek ya da partideki faaliyeti ya da görevi kriminalize ediyorlar.
Şimdi bu fişlemelerde dikkat çeken başka bir unsur var. Fetö, fetö diye gittiğiniz her yerde böğürüp muhalefetin binlerce adayını tek tek fişleyip bir tane bile fetö bağlantısı bulamadınız mı? Bir kişi bile çay içmemiş, maklube yememiş, bir yerde konuşma mı yapmamış? O kadar kişi içerisinde bir tane fetöcü çıkmaz mı?
Çıkmaz tabii. Neden çıkmaz, çünkü siz de çok iyi bilirsiniz ki kapıyı çay içti, burs verdi, selam verdiden açarsanız sizin aranızda bir tek kişi bile kalmaz fişlenmedik.
Demek ki neymiş Fetö diye bir terör örgütü yokmuş. Sizin masum insanlara zulm etmeniz için uydurdunuz bir haltmış.
340 kişinin fişlemesinde kullandığınız metodolojiyi neden Fetö dediğiniz örgüt için kullanmıyorsunuz?
Çünkü suç unsuru diye bir şey bulamayacağınız için. Ama yine de masum insanların özgürlüğünü elinden aldığınız savcılık saçmalıkları ile en tepeden aşağıya kimse kalmayacak.
Elbette suç olmayan şeylerden dolayı başka kimsenin başına bir şey gelmesin ama masum insanlara yapılanların haksızlıkların aynı şekilde yaşanmadan meselenin anlaşılmayacağı kesin. Bakalım bunların açtıkları yoldan kim gidecek de bunlara yolları bu kadar duble yaptığı için hem teşekkür ederek hem de burunlarından getirecek.