Yeni Zelanda’daki El Nur Camisi’nin imamı Gamal Fouda, “Avustralyalıların çoğunluğu çok kibar insanlardır. Sadece bazı politikacılar nefret oluşturan konuşmalar yapıyor. Nefreti konuşanlar ve yayanlar politikacı ve lider olmamalı. Genç bir insan bu politikacıya ahlak ve insani değerler hakkında ders verdi.”
Yeni Zelanda’da geçen ay terör saldırısına maruz kalan El Nur Camisi’nin imamı Gamal Fouda, Yeni Zelanda’daki terör saldırısı, Müslümanlarla dayanışma içinde olan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’ın, saldırıya uğrayan insanlara desteğine ilişkin açıklamalarda bulundu.Yeni Zelanda halkının, Müslümanlarla dayanışma içinde olduğunu anlatan Fouda, insanların adalet, saygı ve destek gördükleri bir ülkede yaşadıkları zaman, o ülkenin parçası gibi hissettiklerini dile getirdi.
YUMURTA ÇOCUK, SENATÖR ANİNG İNSANİ DERLER DERSİNİ VERDİ
Terör saldırısının ardından Müslümanları suçlayan açıklamalarıyla tepki çeken Avustralyalı bağımsız Senatör Fraser Anning ve ona yumurta atarak protesto eden 17 yaşındaki Will Connolly için Fouda, şu ifadeleri kullandı:”Avustralyalıların çoğunluğu çok kibar insanlardır. Sadece bazı politikacılar nefret oluşturan konuşmalar yapıyor. Uzaklaştırılması gerekir. Nefreti konuşanlar ve yayanlar politikacı ve lider olmamalı. Bana göre yumurta kötülük konuşan ve yayan kişiye Allah tarafından gönderilmiş kutsanmış bir yumurtaydı. Genç bir insan bu politikacıya ahlak ve insani değerler hakkında ders verdi. Ona yeni neslin aptal olmadığını, soru sorduğunu ve eleştirdiğini gösterdi.”
SALDIRI MÜSLÜMANLARA DEĞİL, YENİ ZELANDA’YA YAPILDI
Fouda, saldırının sadece Müslümanlara karşı değil Yeni Zelanda’ya da karşı yapıldığının altını çizerek “Harika insanların yaşadığı, harika hükümetin ve başbakanın olduğu harika ülkede herkes şoke olmuştu. Yeni Zelanda’yı böyle saldırıların olabileceği en son yer olarak düşünürdük. Bu uzun dönem hafızalardan çıkmayacak çok büyük bir trajedi.” dedi.
İNSANLAR CÜZDANLARINI, BANKA KARTLARINI İHTİYAÇLARIN GİDERİLMESİ İÇİN CAMİDE BIRAKTI
Bazı uluslararası medya kuruluşlarının, Christchurch saldırısının failini “terörist” olarak tanımlamamasını eleştiren Fouda, “Halen Müslümanlara karşı nefret ve ırkçılık devam ediyor. Bunu Müslüman birisi yapsaydı, Müslümanların hepsi, yapanı terörist olarak adlandırırdı. Fakat Müslüman olmayan birisi yaptığı zaman, bazı insanlar siyaseten teröriste terörist dememe eğilimdeler. Fakat onların kalplerinde bunu bir terör saldırısı olarak gördüklerini biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Medyanın nefret ve ırkçılıkla mücadeledeki önemine vurgu yapan Fouda, “Medya insanların fikirlerini şekillendiriyor. Buna sosyal medya da dahil.” dedi.
Fouda, terör saldırısının ardından söylemleri, davranışları ve çıkardığı yasalarla tüm dünyanın takdirini kazanan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’ın saldırıdan 3 saat sonra kendisini arayarak Müslüman toplumunun neye ihtiyacı olduğunu sorduğunu ve bir gün sonra da göçmenlik idaresi dahil bütün kamu kurumlarını ihtiyaçları gidermek için sahaya sürdüğünü anlattı.
YENİ ZELANDA BAŞBAKANI, ÖRNEK BİR LİDERİN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ GÖSTERDİ
Ardern’in, dünyaya sevgi dersi verdiğini ifade eden Fouda, şunları dile getirdi:”Ardern, bir liderin nasıl olması gerektiğine dair güzel bir örnek oldu. Yöneticiler, insanları kutsal kitaptan daha fazla adalete, mutluluğa ve sevgiye götürebilir. Çünkü iyi bir örnek oluşturuyorsun. Jacinda Ardern, dünyanın, barışın, sevginin, insanlığın, kibarlığın ve şefkatin annesidir. Dünyaya, bir ulusun nasıl yönetileceği ve bir ülkenin barışa nasıl taşınacağına dair iyi örnek oldu.”
Saldırıdan sonra sokakta yürümekte zorluk çektiğini anlatan Fouda, “İmam elbisesiyle sokakta yürüyemedim. Herkes bana sarılarak ‘Biz sizinleyiz’ diyordu. İnsanlar araba anahtarlarını, cüzdanlarını ve banka kartlarını ihtiyaçların giderilmesi için camide bıraktı.” diye konuştu.
“DÜNYADA İSLAMOFOBİ GERÇEK VE ÖLDÜRÜYOR”
Avrupa Müslümanlar Forumunun davetlisi olarak Avrupa’ya geldiğini aktaran Fouda, sözlerini şöyle tamamladı:”Dünyada İslamofobi gerçek ve öldürüyor. Son 20 yıldır Müslümanlar, bazı siyasi liderler ve bazı medya kuruluşları tarafından kullanıldı. Buraya, dünyaya ‘Durup ne olduğu konusunda düşünmeye ihtiyacımız var.’ demeye geldim. Müslümanların hepsini bir teröristle aynı sepete koyarak aslında teröristlere destek veriyorsun. Medya ve sosyal medya, şiddeti ve nefreti teşvik etmek için bir araç olmamalı, dünyaya sevgi eken ve insanları bir araya getiren bir araç olmalı. Bu hepimiz için en iyisi. Müslümanların içinde bulundukları toplumun dilini, kültürünü ve geleneklerini öğrenmesi gerekir. Gerçek gündemle ve içinde yaşadıkları toplumla beraber yaşamalılar.”
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart’ta düzenlenen terör saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50 kişi hayatını kaybetmiş, 50 kişi yaralanmıştı.