Ülkenin neredeyse tek gündemi haline gelen İstanbul seçimleri birazcık vicdan ve ahlak sahibi olan herkes için şu anlama geliyor: Muhalefetin adayı seçimi kazandı, Erdoğan kabul etmedi, talimat verdi ve YSK’daki satılmış adamlar seçimi iptal etti, şimdi yenileniyor. Bu kadar da basit.
Bu kadar pervasızca yapılacak bir kanırtmaya karşılık kimsenin ses çıkaramayacağını, tıpış tıpış tekrar sandıklara gidileceğini biliyorlardı. Hatta bütün muhalefet o kadar kabullenmişti ki ona göre pozisyon aldılar. İmamoğlu’nun mazbatayı aldıktan iptale kadarki bütün hamleleri de bu bilinçleydi.
Seçim akşamı lider olarak sahne alan ve o günden bugüne bir yıldıza dönüşen İmamoğlu’nun elinde iki tane bilezik var. Doğal olarak bütün parti devletinin hücumu bunlara yönelik oluyor.
Birincisi İmamoğlu’nun elinden mağduriyeti almalılardı. Yıllarca mağduriyetten sineğin yağını çıkarttıkları için bu işlerin nasıl olduğu konusunda epey mahirdiler. Önce oyların çalındığını iddia ettiler. Medya ve troll ordusu dahil ne yapıldıysa kimseyi ikna edemediler. Öyle ki YSK bile skandal kararında hırsızlıktan bahsetmiyordu. “Çalındı demek zorundaydım” demek zorunda kaldı Binali Yıldırım.
CHP kampanya ekibi akıllı bir iş yaparak kampanyayı tekrar bu düzleme getirmek için çalışıyor. “Hak yerini bulacak” sloganı bu açıdan başarılı. Çünkü yok köprü yapacak, bin tane şundan dikecek, bunu dağıtacak. Bunların hepsi 31 mart’ta konuşuldu. Bu kadar kutuplaşmanın olduğu bir yerde icraata bakıp oy verme ihtimali yok denecek kadar az. Rüşvet ve ulufede iktidarla yarışılamayacağına göre o yoldan gitmek de boş iş.
Medeni bir ülkede bu seçimin iptal edilmiş olması bile mağdur adayın fark atması için yeterli iken, maalesef asimetrik güç dengesi yüzünden yeniden seçim havasına sokulmaya çalışılıyor. Muhalefet de bütün ahmaklığı ile bir seçim yapılıyor, demokrasi mücadelesi veriliyor gibi gaza geliyor.
İmamoğlu’nun diğer büyük avantajı muhafazakarlara da sıcak gelen, herkesi kucaklayabilecek sıcak, saygılı ve pozitif bir aday olmasıydı. O da oyunu kuralına göre oynuyor camiyse cami, Kuran’sa Kuran, yer sofrasıysa yer sofrası diyordu. Ama genetik bir sorunu var İmamoğlu’nun laz olması ve çok kolay sinirlendirilebilmesi. İşte onun yaldızlarını dökmek için şimdi buraya saldırıyor AKP. Seçim çok küçük bir farkla tamamlandı için ne kadar kitleye etki edebilirlerse fırsatı kaçırmak istemiyorlar. Hedef kitle de Saadet tabanı ve geçen seçimde oy kullanmayan ya da bu seçimde oy kullanmayı düşünmeyen muhafazakarlar. Ama şimdiye kadar mukaddesata yönelik bir şey bulamadıkları için Kaftancıoğlu iticisiyle yetiniyorlar.
Allah’a şükür AKP şimdilik kansız bir 7 Haziran- 1 Kasım taktiği güdüyor. 7 Haziran’da tek başına iktidarın kaybedilmesinde Erdoğan’ın dönemin başbakanından çok bağırması ve gezmesi gösterilmiş ve yeni kampanyada Erdoğan işin kanlı kısmını devralmış halkın önüne Davutoğlu sürülmüştü. Davutoğlu’nun kendini bir şey sanmasına yol açan seçim zaferinin arkasında aslında dökülen kanlar ve Erdoğan’ın sesini kesmesi yatıyordu.
Şimdi Erdoğan yine sesini kesti, perde arkası işlere konsantre ve sempatik hırsız Binali Yıldırım her yerde. Milletin hırsızlıktan bir şikayeti olmadığı için sempatikliği işe yarıyor. Kampanya ekibinin elinde maskot olsa da sabırlı gidiyor. Sakin sakin söylediği yalanları oldukça inanarak söylüyor.
Şimdi İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı ile seçimi kaybetmiş aday bir açık oturumda bir araya gelecekler. İslamcı yobazlar moderatör olarak bir laik yobazı önerdiler ama laik yobaz planlananı gördü ya da gösterdiler vazgeçti. Gerçekten mağdur laik tarafın masada 2’ye bir 1 imajı İmamoğlu için iyi olmayacaktı. Laik yobazın yerine bugünkü Türkiye’ye çok daha uygun, gelen ağam gidem paşamcı, muhalif görünümlü yalaka, canım Türkiyem tüccarı gelmiş.
Açık oturumun oldukça sakin, seviyeli ve herkesin biz kazandık dediği şekilde geçeceğini düşünüyorum. Öncesinde yapılan mutabakatta konular kısmında CHP’liler tuzağa düşmüş mü bilmiyorum? Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir İstanbul seçiminin iptal edilmiş olmasının ve bir adayın hakkının yenmiş olmasının tahvile çevrilmemesi skandal olur.
“Şiir okudum, hapse attılar, başkanlığı elimden aldılar” diyen adamın geldiği yere bakıp hayal kurmamak mümkün değil ama kontrolü kaybedince eldeki tavuktan da olmak var.
Sandıklara sahip çıkmayı, hangi masa başı oyunları planlıyor olabilirleri unuttun mu eski Beylikdüzü belediye başkanısın.
Bu arada açık oturum kötü gitse de Erdoğan acilen canlı yayına geçip programı sabote etse ne güzel olur değil mi?