Ankara’da Suriye’nin kuzeyinden yeni bir göç dalgasına karşı hazırlıklar hızlandı. Kızılay Başkanı Kerem Kınık, Türkiye sınırına yakın bölgelere doğru yönelen sivillerin sayısının 500 bine yaklaştığını kaydetti.
Ankara’da Suriye’de oluşturulması planlanan güvenli bölge ile ilgili çalışmalar devam ederken bir yandan da İdlib’den geleceği tahmin edilen yeni göç dalgasına karşı önlemler alınıyor. Türkiye İçişleri Bakanlığı ve Kızılay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta İdlib’den göç beklendiğine ilişkin açıklamasının ardından bu konudaki hazırlıklarını hızlandırdı.
Mülteci akınına karşı yapılan hazırlıklar konusunda DW Türkçe’ye konuşan Kızılay Başkanı Kerem Kınık, “Rejimin sivil yerleşim bölgelerine saldırıları yeni ve büyük bir göç hareketini tetikliyor. Sınırımıza yakın bölgelere doğru yönelen sivil sayısı 500 bin kişiye yaklaştı” bilgisini verdi. Kınık, bu kişilerin hepsinin henüz sınır bölgesine ulaşmadığını, ancak saldırıların sürmesi halinde İdlib’den kaçanların Türkiye sınırına yönelmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Kınık sözlerini “Sayının 500 binle de sınırlı kalmayacağı çok açık. İdlib’de bu sayının çok çok üzerinde korunmasız sivil bulunuyor. Yeni bir göç hareketi Türkiye’yi olduğu gibi Avrupa’yı da etkiler” şeklinde sürdürdü.
Kızılay’ın iç savaş başladığından beri Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) ile birlikte Suriyelilere hem kendi ülkelerinde hem de Türkiye’de insani yardımda bulunduğuna dikkat çeken Kınık, yeni saldırıların ardından Türkiye sınırına gelen savunmasız sivillere de acil barınma ve beslenme desteği sağladıklarını söyledi. Kınık, İdlib’den kaçanların belli kampların çevresine yerleştirildiğini, ancak büyük göç olması durumunda uluslararası desteğe daha fazla ihtiyaç duyulacağını da belirtti. Kınık, “Çatışmalara acilen son verilmesi çağrımızı yineliyoruz. Çatışan taraflar, sivillerin zarar görmemesi için uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmeli” çağrısında bulundu.
Cihatçılar da sızacak mı?
İçişleri Bakanlığı yetkilileri de, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Göç İdaresi ile Hatay Valiliği’nin de İdlib’ten büyük göç dalgasına karşı hazırlık yapan kurumlar arasında olduğu bilgisini verdi. Göç dalgasının Türkiye sınırlarının ötesinde karşılanmasını temel strateji olarak belirleyen İçişleri Bakanlığı, sınır kapılarının açılması durumunda Türkiye’ye cihatçıların da sızabileceği riskini de gözden geçiriyor. Bu riske karşı, “cihatçıların izole edileceği, sivillerin koruma altına alınacağı” bir planın ayrıntılı değerlendirmesi yapılıyor.
Türkiye’nin sınır kapılarını açması durumunda sadece Suriyeli sivillerin değil, cihatçıların da Türkiye’ye sızabileceği riskini, “Evet böyle bir risk var. İdlib’de çok sayıda yabancı terörist savaşçı var. Onlar Türkiye’ye gelecektir, sonrasında da Batı ülkeleri dahil dünyanın her yerine kaçmaya çalışacaktır” şeklinde değerlendirdi. Türkiye’nin bu riski alabileceğini belirten Orhan, Türkiye’nin PYD’ye karşı savaşta yalnız bırakıldığını düşündüğünü, mülteci sorunuyla da tek başına mücadele etmekten yorulduğunu söyledi.
Türkiye’nin Suriye konusunda önce Rusya ve İran’la üçlü zirve, hemen ardından da Fransa ve Almanya’nın katılımının öngörüldüğü bir zirve için hazırlık yaptığını hatırlatan Orhan, “Erdoğan, İblib kaynaklı büyük göç dalgasının yaratacağı sıkıntılara bu zirvelerde de sert mesajlarla dikkat çekecektir. Çünkü Türkiye, İdlib’te aslında sadece Rusya ve Suriye rejimine karşı değil, Batı’ya karşı da direniyor. Erdoğan, Batı’dan beklediği desteği alamazsa mülteci ve cihatçılar sorunu daha da büyüyecektir” şeklinde konuştu.
Uluslararası güçle ortak hareket
İltica ve Göç Araştırmalar Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır da İdlib’den yüz binlerce insanın kaçmasının “an meselesi” olduğu görüşünde. Türkiye’nin uluslararası yardım kuruluşlarının İdlib’e ulaşmasına öncülük etmesi gerektiğini anlatan Çorabatır, böylelikle Esad rejiminin saldırılarının ciddi oranda geri püskürtülebileceğini anlattı.
AB’nin aslında mültecilere yardım konusunda Türkiye’yi tamamen yalnız bırakmadığını, 6 milyar euroluk yardımı Türkiye’ye ulaştırdığını dile getiren Çorabatır, “Cihatçıların Türkiye’ye ve buradan dünyaya sızma riski var ama kapıların açılması durumunda tüm silahlı unsurların tespit edilip ayrılabileceği bir plan dahilinde hareket edilmesi gerekiyor. Kapıların açılması tamam, ama bu süreçte mutlaka siviller korunmalı, uluslararası mülteci kuralları uygulanarak tüm yardım örgütleriyle ortak hareket edilmeli” mesajı verdi.
Güvenli bölge kurulabilecek mi?
Ankara, özellikle sivillerin sığınması için Suriye’de derinlikli bir güvenli bölge oluşturulması konusunda ABD ile müzakerelere devam ediyor ancak istediği sonucu henüz alamadı. Suriye uzmanı Oytun Orhan, “Ankara ve Washington birlikte çalışmaktan yana tavır alıyor ancak ABD, güvenli bölgenin Türkiye’nin istediği derinlikte olamayacağında ısrar ediyor. Eğer bu ısrar sürerse, Erdoğan’ın sınır kapılarının açılacağı yönündeki sözlerinin beklenenden daha erken hayata geçirileceğini görebiliriz” tahmininde bulundu.Metin Çorabatır da “Güvenli bölge Türkiye’nin istediği gibi kurulmazsa diye tüm uluslararası yardım kuruluşları hazırlıklarını hızlandırmış durumda. Suriye’den göçler konusunda yine kritik bir süreçten geçiyoruz” dedi.© Deutsche Welle Türkçe