Adli yıl açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘himayesinde’ Saray’da gerçekleşti. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve Erdoğan birer konuşma yaptı. Konuşmaların içeriklerinde eleştirilecek tonla konu var. Ama bunlara girmek bile bu çarpık düzenin varlığını meşrulaştırmasa da normalleştiriyor. ‘Usul esasa mukaddemdir’ hukukta temel ilkelerdendir. Usul sakatsa esasa girmeye gerek yoktur, zira bütün işlemleri sakatlayan bir parantezdir.
Sadece birkaç soru sormak istiyorum:
Sayın Yargıtay Başkanı, ismen davetiye gönderdiğiniz bir gazetecinin (Alican Uludağ), törene alınmayışını kendinize yapılmış bir hakaret olarak görmediniz mi? Kendinizi ve kurumunuzu aşağılanmış hissetmediniz mi? Ev sahibi aslında sizsiniz, misafirinizi içeri almayı başaramadığınız bir ortamda diğer kararları bağımsız alabileceğinize emin misiniz?
Sayın Cirit, ezbere bildiğinize emin olduğum Hakimler ve Savcılar Kanunu, ‘Suçüstü haller dışında hakim ve savcılara üst araması yapılmasını yasaklıyor. Saray kapısında aranmak için oluşan yüzlerce metre kuyrukta bekleyen meslektaşlarınızın fotoğrafı yayınlandı. Ne tür bir suç üstü hali vardı? Yoksa eğer, bu kareden mahçup olmadınız mı? Mahçup olmanız için başka ne tür bir tahkir görmeniz gerekiyor? Girişte sizi de aradılar mı?
Sayın Cirit, ‘Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum’ diyen bir cumhurbaşkanının size saygı duyduğunu düşünüyor musunuz? AYM kararlarını uygulamayan yerel mahkemelerin bu gücü nereden aldığını sanıyorsunuz?
-“Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yargının denetleme görevi kuvvetlendirildi” cümlesini kurarken yutkundunuz mu? Bu şartlarda yargı bağımsızlığı konusunda uluslararası anlaşmalardan doğan denetleme ve eleştiri hakkını kullanan Avrupa Birliği Komisyonu’nun raporuna ‘Değersiz bir kağıt parçası’ derken hiç utanmadınız mı?
-Bütün üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak Erdoğan’ın seçtiği bir Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun sistemi yönettiğinden haberdar mısınız?
Sayın Barolar Birliği Başkanı, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ dediğimiz için buradayız” sözünün bir hukukçunun ağzından dökülmesinin sakilliğini anlamıyor musunuz? Yoksa anlamamak işinize mi geliyor? Saray’a vatan için değil, çıkar için gidildiğinin fark edilmediğini mi sanıyorsunuz?
Hukukun bir toprak parçasını vatanlaştıran asli unsurlardan olduğunu ve asla teferruat görülemeyeceğini hiç duymadınız mı? Saray kapısında dilenilen şeyin hukuk değil lütuf olacağı hiç aklınıza gelmiyor mu? Size eşlik etmeyen baroları vatan haini ilan etmenize ramak kalmış; taammüden mi yaptınız, sizi bu suça azmettireni açıklayacak mısınız?
Sayın Saray, kapısında aranmak üzere yüzlerce metrelik kuyruk oluşturan hakim ve savcılar, halinizden pek memnun görünüyorsunuz. Sırayı bozanları, kaynak yapanları uyardınız mı? Size utanmakla ilgili soru sormayacağım, zira Yargıtay Başkanı’nın katlandıkları yanında sizinkileri iltifat gibi algılamış bile olabilirsiniz.
Sayın Cumhurbaşkanı’na utanma içerikli bir soru sorma abesle iştigal olacağı için onu da pas geçiyorum.
Hukuka biraz aşinalığı olan herkes sizin adınıza utandı!