2019 yılının şubat ayından siyah Transporter minibüs ile kaçırılan ve önceki güne kadar haber alınamayan Gökhan Türkmen, bulunduğu söylendiği Antalya’dan Ankara’ya getirildi. Eşi ile 9 ay sonra yüz yüze görüşen Zehra Türkmen izlenimlerini Kronos‘a anlattı.
Eşi ile bugün saat 15.00’de Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM şubesinde görüşebildiğini kaydeden Zehra Türkmen zorlu süreci şöyle aktardı:
Dün gece 00.30 gibi eşimin bulunduğu haberi geldikten sonra yaşadığım yer olan Kayseri’den Ankara’ya geldim. Sabah saat 08.00’de Ankara’daydım… Emniyet’e müracaat ettim, eşimin henüz getirilmediğini, beklemem gerektiğini ve beni arayacaklarını söylediler. Fakat arayan olmadı. Ben her saat başı kendim arıyordum. Nihayet gece 23.30-00.30 gibi Antalya’dan Ankara’ya uçakla getirilmiş. Son görüşmemizde eşimin Ankara TEM’de olduğunu, adresi bilip bilmediğimi sordular. Ben de bildiğimi söyledim. Gece görüşemeyeceğimi, sabah savcılığa gidip izin dilekçesi yazmam gerektiğini belirttiler.
ANKARA TEM’DE GÖZALTI LİSTESİNDE YOK DEDİLER
Bu sabah Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM şubeyi tekrar aradım. Fakat gözaltı listesinde olmadığını söylediler. “Olması lazım” dedim. Fakat avukatının görüşebileceğini, ailesinin görüşemeyeceğini ifade ettiler. “Ama öyle söylemediniz dün, nasıl olur, izin alın görüştüreceğiz demiştiniz” diye ısrar ettim. Tekrar beni arayacaklarını söylediler.
‘GÖRÜŞME İZNİ YOK AMA EŞİNİZİN KAÇIRILDIĞINI SÖYLÜYORSUNUZ…’
Kimse aramayınca bugün saat 13.30 gibi savcılığa çıktım tekrar, savcı ile görüştüm. Anlayışlı davrandı. “Normalde izin vermiyoruz, görüştürmüyorsuz, ama siz kaçırıldığını iddia ediyorsunuz, 9 aydır görmediğinizi söylüyorsunuz, içiniz rahatlasın diye izin veriyorum.” dedi. Ben de bir dilekçe yazdım ve imzalattım.
İmzalı dilekçe ile Ankara TEM’e gittim. Saat sanıyorum 15.00’ti. Kıyafet falan almıştım eşime. Kapıya vardığımda beklettiler. “Başka bir ekip gelecek onlar sizi görüştürecek.” dediler. O ekip geldi, yanımda getirdiğim giysilerle birlikte beni aldılar ve nezarethaneye götürdüler. Eşimin avukat kabul etmediğini söylediler.
ÇOK MAHSUNDU, GÜLÜMSEDİ… ZAYIFTI, ELLERİ AŞIRI BEYAZDI
Nezarethaneye vardığımızda kapı açıktı. 9 ay sonra eşimi görebilmiştim Elhamdülillah. Çok mahsundu, gülümsedi… Aşırı zayıftı. Beklediğimden daha zayıftı. Elleri aşırı beyazdı, en çok o dikkatimi çekti. Ayrıca tedirgindi, korktuğu her halinden belliydi. “Çocukları düşün” dedi sürekli. Sonra da kaçırılan diğer kişilerin eşlerinin söylediği gibi, Twitter’dan paylaşım yapmamamı söyledi. Avukat isteme dedi. Birleşmiş Milletler ve AİHM gibi uluslararası kuruluş ve mahkemelere yaptığımız müracaatları geri çekmemi söyledi. “Ben iyiyim” dedi.
BU 9 AYI HESAPSIZ MI BIRAKALIM
Ben de yaptığım müracaatları geri çekmeyeceğimi söyleyerek, “Geri çekmiyorum, bu 9 ayı hesapsız mı bırakalım?” dedim. Bir şey demedi. Sonra, “Ben kendim saklandım” dedi. “O zaman neden senden haber alamadık, daha önce de saklanıyordun ama arada bir de olsa konuşuyorduk.” dedim. Yine bir şey söylemedi. Konuşma boyunca eşim ayrıntıya girmedi, “Antalya’daydım” dedi. Normalde de çok konuşmaz benim eşim, ketumdur. Ardından da başta çocuklar olmak üzere tek tek aile fertlerini, sağlıklarını sordu.
‘
DUALARI HİSSETTİM’ DEDİ
Ona rahat olmasını, sürecin biteceğini, beklenenden de çabuk biteceğini söyledim. Herkesin destek ve dayanışma gösterdiğini, dua ettiğini anlattım. “Biliyorum, çünkü duaları hissetmiştim” dedi. Böyle yaklaşık yarım saat boyunca görüştük. Ama biraz hayal kırıklığına uğradı. Çünkü çocukları da göreceğini umuyormuş, ben de görüştürmeyeceklerini düşünerek getirmemiştim. Çocuklarını bekliyormuş. “İlk görüşte çocukları getir, çok özledim” dedi. Üzgündü ama güzel ayrıldık.
KONUŞURKEN ÇEVREMİZDE 3 KİŞİ VARDI
Konuşurken kapının önünde bir, arkamızda da iki kişi vardı. Üç kişinin arasında çok da rahat konuşamadık. Artık bu kadar kısa sürede ne konuşabilirsek. İnşallah çocuklarımın yanına gidiyorum, pazar veya pazartesi tekrar geleceğim.Eşimin şimdiye kadar hiç ifadesi alınmamış. Belki alınacak belki de doğrudan tutuklanacak. İnşallah serbest kalır, ama bilemiyorum tabii. Görüşmede eşim, “Beni bekler misin?” dedi mahsun bir şekilde. “Tabii ki beklerim.” dedim. Emin ol beklediğin kadar uzun sürmeyecek dedim. Bunun siyasi bir süreç olduğunu anlattım. “Kaç yıl olursa olsun, yanındayız, arkandayız merak etme!” dedim. İnanın hiçbir şeyden haberi yoktu. Çalışıp çalışmadığımı sordu, çocukları, kardeşlerini sordu, anne babasını sordu. Dedesinin bir buçuk ay önce vefat ettiğini söyledim. Üzüldü, “Keşke son kez görebilseydim!” dedi. Çocukların okullarını değiştirmiştim, onu anlattım.
İKİ GÜNDE NELER OLMUŞTU?
Türkmen, önceki gün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Biraz önce Antalya Emniyetten aradılar Eşimin yakalandığını ve Ankara Emniyete götürüldüğünü söylediler.” dedi. Türkmen, “Bu süreçte destek olan dua eden herkese çok teşekkür ederim… İnşaAllah en kısa zamanda Yusuf Beyin de haberlerini alırız” ifadelerini kullandı.
‘ANTALYA’DA GÖREMEZSİNİZ ANKARA’YA GİDİN DEDİLER’
Kendisine telefonla haber verildikten sonra Ankara’ya geldiğini ve sabah saat 08.10’da Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde eşini sorduğunu söyleyen Zahra Türkmen, şu bilgileri verdi:
Eşimin hala Antalya’da olduğunu, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gelmediğini söylediler. Geldiği zaman haberiniz olur, biz size haber veririz dediler. Kayınvalidemler de Antalya’da Emniyete gittiler, orada sordular. Onlara da bir cevap verilmedi.
GECE YARISI 00.30’DA GELEN TELEFON
Gece saat 00.30 ‘da sürpriz bir telefon aldığını belirten Türkmen, şunları kaydetti:Telefonda eşimin Antalya’da yakalandığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü söylediler. Eşimin ailesi Antalya’da oturuyordu, onlar da sordu burada görebilir miyiz diye. Hayır, görüşmek istiyorsak Ankara’ya gelmemiz gerektiğini belirttiler.
‘ARTIK UMUDUMU KESMİŞTİM, TWEET BİLE ATMIYORDUM’
Eşim ilk kaçırılan kişiydi. Kaçırılan diğer kişiler ortaya çıkarıldı, eşimden bir haber yoktu. Açıkçası korkmuştum acaba bir şey mi yaptılar diye. 8 ay sonra Mustafa Yılmaz ortaya çıkarılınca ümitlenmeye başladım. 9 ay sonra da eşimin yaşadığını haber verdiler.Ümitle korku arasındaydım. Artık yazmıyordum, ümidimi kesmiştim ama kaçırılan diğer aileler çok destek oldu, moral verdi. Hep yanımızda oldular. Ailelerimiz çok destek oldu.
‘YAŞIYOR YA…’
Haberi duyduktan sonra çok heyecanlandığını, eşleri önce kaçırılan ve ortaya çıkarılan diğer ailelerle paylaştığını, daha sonra da CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na haber verdiğini belirten Zehra Türkmen, çok heyecanlı olduğunu ifade ediyor:Önceden hep canına bir şey oldu mu, hayatta mı diye düşünüyordum. Şimdi elinde, yüzünde ve vücudunda bir iz var mı, kalıcı bir hasar olmuş mudur? Ruh hali nasıldır… Endişem o. Ama yaşıyor oluşunu bilmek bile çok güzel.Daha önce Antalya’da bir avukatlarının olduğunu fakat bu sürece dahil olmak istemediğini ve gayret etmediğini söyleyen Türkmen, Ankara Barosu’ndan bir avukatın çok yardımcı olduğunu ve bu sabah da onu aradığını söyleyerek şöyle devam ediyor:
O gelecek, onunla buluşacağız. Daha önceki örneklerde olduğu gibi belki yine kabul etmek istemeyecekler ama ısrarcı olacağım, ikna etmeye çalışacağım.
‘ÇOCUKLARIM HALA BİLMİYOR AMA KORKUYORLAR…’
Gece yarısı telefonuyla eşimin yaşadığını öğrendim ve ilk otobüsle Kayseri’den buraya geldim. Çocuklarımı kardeşime bıraktım. Onlar babalarının kaçırıldığını bile bilmiyorlar. Biz son üç-dört yıldır telefonla bile görüşemiyorduk. Onlar da alışkındı uzun süre görmemeye. Hep, “Dua edin, yeniden bir evimiz olsun, orada hep beraber yaşayalım babanızla birlikte” diyordum. Saklandıklarını bildikleri için yine zihinlerinde öyle bir durum vardı. Daha küçükler. Biri 6 diğeri 11 yaşında… Sağolsunlar ailem ve arkadaşlarım da hassas davrandılar. Okulda da sıkıntı olmadı. Ruhi durumları hasar görmesin diye söylemedik. Fakat çocuklarımda tırnak yeme, aşırı korku, dikkat eksikliği gibi birçok problem var. Yalnız tuvalete bile gidemiyor oğlum. Dört yıldır yaşıyoruz bu süreci. Psikoloğa da götürdüm ama devam etmem lazım. Ben de 9 ay ayrı kaldım çocuklarımda. Tutuklu olarak cezaevinde kaldım. 6 yıl hükmüm var. Çok meydana çıkmak istemedim. Hükmü koz olarak kullanmalarını istemedim. Tek amacımız ailece tekrar birlikte yaşayabilmek.
SİGORTASIZ İŞLERDE ÇALIŞTI
KHK ile ihraç edildikten sonra birçok insan gibi işsiz kaldığını belirten Zehra Türkmen, sigortasız işlerde çalıştığını, fizik öğretmeni olarak özel dersler vererek ailenin geçimini sağladığını ifade ediyor.Eşinin yaşadığının ortaya çıkmasının önemli olduğunu kaydeden Türkmen, şimdi önümüzde başka bir mücadele, hukuk mücadelesi var. Sonuna kadar takipçisi olacağım. Hangi uluslararası mahkemelere kadar giderse gitsin, bırakmayacağım” diyerek eşinin durumunu is karşılaşınca göreceğini, onu da bu sürece katmak için çalışacağını belirterek görüşme anını bekliyor.
268 GÜNDÜR KAYIP
7 Şubat’ta kaçırılan Gökhan Türkmen, OHAL döneminde Türkiye Zirai Donatım Kurumu’ndaki işinden KHK ile atılan 42 yaşında bir kimyagerdi.
Şubat ayında siyah Transporter’la ile kaçırılan Gökhan Türkmen ile daha sonra kaçırılan Yusuf Bilge Tunç hakkında bilgi alınamıyordu.