Ağır hasta olmasına rağmen 65 yaşındaki Emine Aslan’ı ölünceye kadar hapishanede tutan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti bununla da yetinmedi. Aileye tabut ve cenaze arabası verilmedi. Cenaze namazı için mezarlığa gelen imam, polisler tarafından geri çevrildi. AKP’nin mezara kadar bitmek bilmeyen kan donduran zulmünü T24 yazarı Hasan Cemal kaleme aldı. İşte o makale…
65 yaşındaki Emine Aslan tutuklanmadan önce torunuyla…
Eğer biraz insanlık olsa bunlar yaşanmazdı!: 65 yaşındaki Emine Aslan nasıl öldü?..
HASAN CEMAL | T24
Emine Aslan.
65 yaşında.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi üyesi.
Parti çalışmalarından dolayı 8 yıl 7 ay hapse mahkûm olur.
Bir buçuk yıl önce Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde mahkûmiyetini çekmeye başlar.
Sağlık durumu iyi değildir.
Cumhurbaşkanlığı’na, Adalet ve İçişleri bakanlıklarına mektuplar yazılır.
Hastaneye kaldırılması istenir.
Gerekli ilgi gösterilmez.
Çığlıklar dipsiz kuyuda yitip gider.
Cezaevi revirinde ağrı kesici ve sinir ilaçlarıyla geçiştirilir Emine Hanım’ın rahatsızlığı, “Merak etme bir şeyin yok.” denir.
Ama Emine Hanım yemeden içmeden kesilir.
Yürüyemez hale gelir.
Gözler görmemeye başlar.
Emine Hanım bıçak kemiğe dayanınca, ölmeye yatınca hastaneye kaldırılır.
Hemen ameliyata alınır.
Urfa Devlet Hastanesi’nde üst üste dört ameliyat geçirir, midesinden, böbreklerinden, bağırsaklarından…
Ameliyat sonrası yatağında yatarken, iki elinden yatağa kelepçelidir 65 yaşındaki Emine Hanım…
Başında da iki er nöbettedir.
Aile, ağır sağlık sebepleriyle tahliye talebinde bulunmak için hastaneye gider, sağlık raporlarını ister.
Ve Emine Hanım’ın ölüm haberini öğrenir.
Zorluklar devam eder gider.
Aile, cenazeyi güçlükle alır. Çünkü hastanenin etrafı polislerle sarılıdır.
Kayyımların yönetimindeki belediyeler engel üstüne engel çıkarır.
Urfa’da cenaze aracı verilmez aileye.
Bir tabut bile çok görülür.
Kızıltepe’de taziye evi açmaz belediye.
Viranşehir’de imamın mezarlığa girişi polis tarafından engellenir.
Ölüm sonrasının acılarını şöyle anlatır aile:
Polisler naaşı Viranşehir’e getirilen Emine Aslan’ın cenaze namazının kılınmasına izin vermedi.
Cenazeyi almak için bize cenaze aracı verilmedi.
Ablamın cenazesini koyacak tabut bile vermediler.
Viranşehir’de cami cami dolaşıp tabut aradık. Zar zor bir tane bulduk.
Cenazemizi mezarlığa götürmek için bir tanıdığımızın aracını aldık.
Bu sefer de polisler bu araca zorluk çıkarmaya başladı.
Fotoğraflarını çektiler, plakasını aldılar, ehliyetine ve ruhsatına baktılar.
Viranşehir Mezarlığı’nda polisler
cenazeyi defnetmek için gelen herkesin kimliğini aldı,
Genel Bilgi Taraması yaptılar.
Cenazenin dini vecibelerini yerine getirmesi için çağırdığımız imam
polisler tarafından kenara çekildi,
kimlik kontrolünden sonra geri gönderildi.
Mezar kazmamız için kepçe dahi vermediler,
ellerimizle kazdık mezarı…
Ablamız cenaze namazı kılınmadan defnedildi.
Kızıltepe’de, Mezopotamya Mahallesi’ndeki taziye evinde taziye çadırı kurmak istedik.
Akrabalarımız hazırlık için taziye evine gittikten sonra
polis orayı bastı ve orada bulunanları gözaltına aldı.
Taziye evinde izin vermedikleri için taziyeyi evimizin önünde kurmak istedik.
Polisler, burada da taziye kurmamızın yasak olduğunu ve kurdurmayacaklarını söylediler.
Emine Hanım’ın annesi 83 yaşındaki Elif Aslan acısını şöyle dile getirir:
Kızımın cenaze namazını bile kıldırmadılar.
Gözümüzü açtığımızda imam başımızda olur,
son nefesimizi verdiğimiz zaman da imam başımızda olur,
son görevimizi yaptırır.
Ama bırakmadılar kızım için…
Ben hayatımda böyle bir şey görmedim.
Acılı ananın son sözü şu olur: Eğer insanlık olsaydı bunu yapmazlardı.