15 Temmuz’dan 9 ay sonra açığa alınan, daha sonra KHK ile ihraç edilen KHK’lı polis memuru Hasan Karpuz, memleketi Kayseri’nin İncesu ilçesi Üçkuyu köyünde çobanlık yapıyor.
Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun olan Karpuz, 2009 yılında polis memurluğu sınavını kazanarak mesleğe başlamış.9 yıldan fazla polis memurluğu yapan Karpuz, 8 Temmuz 2018’de ise örgüt üyesi olduğu iddiasıyla mesleğinden ihraç edilmiş.Diyarbakır’da hakkında açılan “terör örgütü üyeliği” davasında 6 ay yargılandıktan sonra beraat eden ancak OHAL Komisyonu değerlendirmesi sonucu mesleğine geri dönemeyen Hasan Karpuz, şimdi memleketinde çobanlık yapıyor.
KOYUNLARIN PEŞİNDE GEZE GEZE SINAVLARA ÇALIŞTIM
“Çobanlık benim baba mesleğimdi, polislikten sonra bu işi yapmak ağır gelmedi. Sadece ailemin, çocuklarımın düzenleri değişti. Bir gün görevime döneceğimi umuyorum.” diyen Karpuz “Çünkü bir suçumuz yok. Bu mesleği alnımın akıyla kazandım. Kimseden bir yardım almadım, koyunların peşinde geze geze sınavlara çalıştım. 9-10 yıllık meslek hayatımda bir tanesi bana dese ki, sen şu işi yaparken devletin aleyhine çalıştın. Bir tanesi dese ki, sen şu işi yaparken devletin milletin malını çaldın çırptın, rüşvet aldın. Bana bunu diyemezler.” diyor.Euronews’ten Ahmet Erkan’a kouşan Karpuz, terör örgütü üyeliği suçlamasının çok ağır bir suçlama olduğunu, açığa alındıktan sonra yakın çevresinin ve toplumun bakış açısının birden bire değiştiğini söylüyor: “Sosyal dışlanma ve ekonomik sorunlar yaşadık. Yargılanmadan böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmayı kimseye anlatamadık.”
Kendisi gibi bir Anadolu insanından ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar terörist çıkaramayacaklarını belirten Karpuz, “Biz Anadolu insanıyız. Anadolu insanı devletine, vatanına, milletine, dinine, diyanetine bağlı insanlardır. Bizden terörist çıkmaz, çıkaramayacaklar. İstedikleri kadar uğraşsınlar. Devletin verdiği silah hiçbir zaman kendi ülkemizin vatandaşına, kendi halkımıza yönelmedi, yönelmez. Bir gün bunu anlarlar inşallah” ifadelerini kullanıyor.
BİZİM SUÇUMUZ NE?
Karpuz: “Kim darbeye teşebbüs etmiş, kim vatandaşına silah doğrultmuş, kim tankları yürütmüş, kim uçaklardan bomba yağdırmışsa suç onlarındır, onlar yargılansın ve cezalandırılsın, bizim suçumuz ne? Sadece bir düşünceye yakın olduğundan dolayı insanları suçlamak, cezalandırmak acı bir durum. Nitekim bu devran böyle sürmez. Devran döndüğü zaman şu anki iktidar sahiplerinin de yandaşları bu işten yargılanabilir. Çünkü onların da irtibatlı, iltisaklı olduğu yerler var” diyor.
ADALET YERLE BİR OLDU
Karpuz, dini söylemleriyle iktidara gelen AKP’yi de eleştirdi:
“Zulmün nereden geldiği beni daha çok yaraladı. Mütedeyyin insanlar, yani konuştukları zaman Allah’tan, kitaptan bahseden insanlar bize bu mağduriyeti yaşattı. Örnek verdikleri Hazreti Ömer adaletinden zerre kadar bize yansıtmadılar. Bu dönemde adalet inancı yerle bir oldu. Her zaman savunduğum şey şudur: Bir ülkede fikir ve ifade hürriyetini sağlayamadığınız zaman birileri iltisaktan, irtibattan yargılanır çünkü herkesin bir düşüncesi, inandığı bir şey var. Bunları yargılamaya başladığınız zaman ülkede temiz adam kalmaz. Umarım gelecek nesiller birbirlerinin düşüncelerine daha saygılı, daha hoşgörülü olur. Ocu, şucu, bucu değil de biz yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duyacağı bir ortam oluşturulur. İnşallah o günleri umut ediyoruz”.