En sonunda “Küçük Enişte” Davutoğlu, muradına erip partisini kurdu. Zamanında AKP’nin kuruluşunda temel ilkelerinin okunduğu Bilkent Otel’de yapılan toplantı, her ne kadar sosyal medyada ilgi görse de “yalaka basın” tarafından çok da önemsenmedi.
Mesela CNN Turk ve NTV’ye göre olay “Çok da tın…” olduğu için yayınlanmadı. Basına düşen haberler de daha çok en genç kurucu üye sıfatıyla soruları cevaplayan bir delikanlının “En azından diploması var.” geyiği oldu.
Davutoğlu, sanki 2003-2016 arası AKP’nin yaptığı her türlü pislikte bir payı yokmuş ve sanki uzaydan zembille inmiş gibi yaptığı konuşmada, bol bol nasıl “özgürlükçü” olduğunu, adalete ve hukuka inandığını ve daha bir sürü palavraları sıkarken salondaki adamları tarafından sık sık alkışlandı.
Zamanında “Uzun Hırsız”ın “Sen başbakan gibi görün ama başbakan olma. Başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma.” diyerek iktidara taşıdığı sonra da partisinin bugüne kadar aldığı en yüksek oy oranının sahibi olmasına rağmen seçimlerden sadece 6 ay sonra kovduğu bu adam, şimdi karşımıza geçmiş onurdan, haysiyetten, adaletten, hukuktan, cesaretten bahsediyor.
Halkımız balık hafızalı olduğundan bu herif-i naşerifin gelmişi ve geçmişi hakkında biraz hatırlatmada bulunalım ki geleceğinin de ne olacağı hakkında bir fikir sahibi olun.
Bu mabadı yere yakın gudubet herif henüz dışişleri bakanıyken Mavi Marmara olayı yaşanmış, 9 vatandaşımız şehit olmuştu. Daha sonra tasmasını elinde tutan sahibi her zamanki gibi mağdurları kullanıp satmış, “Bana mı sorup gittiniz?” derken bizim çapsız da sadece seyretmişti.
Şimdilerde kucağından inmediğimiz Rusya’nın savaş uçağını düşürdüğümüzde “Emri ben verdim.” diyerek hava atarken sonra olay her şeyde olduğu gibi cemaate yıkılınca da sesini çıkarmamıştı.
Türk tarihinin en küçük düşürücü operasyonlarından biri olan “Süleymanşah Türbesi“nin 3-5 teröristten korkularak kaçırılması da yine ona nasip olmuştu.
Bodrumlara sığınan masumların üzerlerine binaların yıkılıp sokak ortasında yaşlı kadınların cesetlerinin günlerce bekletildiği Sur katliamının da baş aktörü bu herifti. Utanmadan bir de “Sur’u Toledo yapacağız.” derken sırıtışı hala akıllardadır.
Hele bir de bu zulme dur demek için bir bildiri kaleme alan 1128 “Barış Akademisyeni“nin işlerinden atılıp yargılanmasının başlangıcında da kendisine “Hoca” dedirtmekten zevk alan bu çapsız vardı.
Hırsızların suç üstü yakalandığı 17-25 Aralık’ta da hırsızlar kabinesinin bir üyesiydi. Her ne kadar sonra başbakanken “Şeffaflık Paketi” ayaklarıyla göstermelik bir yargılama kurmak istese de onu bile beceremeyip ne kadar silik ve ezik olduğunu dünya aleme ispatlamıştı.
“Stratejik Salaklık” ve “Sıfır Sorun” gibi politikalarla ülkeyi herkese düşman edip milyonlarca Suriyeli’nin kanı ellerine bulaşan bu gerzek, Emevi Camii’nde Cuma namazı kılma hayalleriyle dolaşırken ülkeyi musallaya yatırıp cenaze namazının kılınmasının da en büyük müsebbibi oldu.
Saraya yaranmak adına ne yaparsa yapsın “Tek Adam“ı mutlu edemeyince bir “Pelikan Dosyası“yla tekmeyi yiyip kuyruğunu sıkıştırıp ikbal basamaklarından paldır küldür düşüp yuvarlandı ve derin bir şok yaşadı. Bir süre boşlukta kalsa da havanın puslu, ortamın da baş kaldırmaya müsait olduğunu zannedince tekrar topa girdi ama işi bayağı zor görünüyor.
Daha başlangıçta “Dolandırıcı” ilan edildi bile. Yakında kendisi ve adamları hakkında farklı dosyalar ortaya çıkarsa bu hiç de sürpriz sayılmaz.İşte bu kifayetsiz muhteris, yeni partisinin ilkelerini okurken hiç utanıp sıkılmadan basın özgürlüğünden, hukukun üstünlüğünden, adaletten, liyakatten, çevreyi korumaktan, siyasette nezaketten, lider kültüne son vermekten, yolsuzlukla mücadeleden, yargı bağımsızlığından, başkanlık sisteminin yanlışlığından falan bahsedebiliyor.
Cemaziyelevvelini bilmesek ve de az buçuk bir beyin sahibi olmasak belki dediklerine inanabilirdik ama yemezler. Senin bu saatten sonra ülkeye vereceğin en büyük fayda sadece “Uzun Hırsız“dan götürebileceğin kadar oy araklamak olur. Ehh, o da hiç yoktan iyidir…
yilmazhepcakar@gmail.com
@YHepcakar