ENES CANSEVER-HAFTANIN YORUMU
‘Milli Dayanışma’ ayaklarıyla yola çıktı, dünyayı kıskandıran iktidar.
Biz, bize yeteriz!!!
“Milli dayanışma” kampanyasıyla bağış toplanıyor memlekette.
‘Herkes şu IBAN hesabına para göndersin!’ diye kesildi ferman.
‘Tekâlif-i Milliye gösterip IBAN’a razı etmek’ yani.
Mızıkçılık yapan kısık seslere; ‘Ölümü gösterip, sıtmayı razı et’ stratejisi devreye sokuldu.
Hatta ‘Kurtuluş Savaşı’ yıllarının kitabı raftan indirildi.
Ta o yıllara kadar uzandılar.
Kurtuluş Savaşı yıllarının yokluk yıllarına…
Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde Meclis’te yasalaşan “Tekâlif-i Milliye” emirnamesi.
O, “10 emir” madde madde sıralandı.
Tane tane ifade edildi.
İçi boş, ‘milli’ duyguları kabartan soslu sözler.
Karşı çıkana yüksek tonlu cümleler.
İstikbali karanlık vaatler…
1100 odalı Saray’da, düşünüldü, taşınıldı, memleketin evladına hazır ilaç sunuldu.
Yüzlerce danışman ve ekiple kafa yordular.
Beyin patlattılar…
Gelinen nokta:
Salgını önlemek için vatandaşını evlere, aç aç hapsetmek.
Altın işlemeli ve sıcak kaloriferli mekânlardan…
Saray’ın altın varaklı ve ejder meyveli bardakların süslediği zengin sofralardan…
Sonra da ‘milletin kesesindeki ve kasasındaki parasını nasıl alırızı’ planlamak.
Ya seve seve veya söke söke.
Sakarya Meydan Muharebesi yıllarıyla, vatandaşın ensesine meydan dayağı.
Evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
Bizi kıskanan düşman Avrupa’ya ne ihtiyaç…
Atatürk’ün, 1921’de savaşa hazır olan orduya destek için millete müracaat etmişti.
Tamı tamına 99 yıl önce.
Dört bir yanı düşmanlarla çevrili ülke, yokluk dönemini yaşıyordu.
Cepheye koşan askerin ihtiyacı için…
Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40’ı talep edilmişti…
Her türlü giyim eşyası…
Elindeki silahlar bile, savaşacak orduya verilecek.
Demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz kim varsa…
Binek hayvanları ve taşıt araçları da dâhil…
Hâsılı memleketin bekası için, destek istiyor başkomutan…
Bir asır geçmiş.
Peki, neden Saray Rejiminin çağrısı için yüzler asıldı?
Çünkü 1100 odalı saray göze batıyor…
Ahlat’ta “tarihi otağ” yani 1071 metrekare üzerine kurulacak yavru sarayı,
kime, nasıl anlatmalı acep?
Marmaris’teki Otlukuyu yazlık sarayının inşaatı, beri yandan tam gaz devam ediyor.
Milyon dolarlarla takviye edilen uçak filosu…
Ama ön cephede…
Suriye bataklığında, Libya çöllerinde…
Siyah cızlavat ayakkabılı Ayşe teyzenin ve Mehmet amcanın çocukları.
Evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
Dünyanın en fakir ülke ve liderleri dahi vatandaşını koronavirüs illetinden kurtarmak için çırpınıyor,
Ama dünyanın kıskandığı ülkemizi yöneten koalisyon ortakları, cezaevlerindeki on binlerce masum insanını, korona ile öldürmek istiyor.
Utanmadan ve haya duymadan bunuda Milletin Meclis’inde hem de yasallaştırarak yapmak istiyorlar.
Onun için, ehli vicdan seferberlik çağrılarını iplemez.
Dinlemez, itibar etmez ve güvenmez.
Bu nedenle, tarihin tozlu raflarından indirdiğiniz ‘milli soslu’ çağrınıza size biat edenler bile içten içe ciddiye almıyor.
Şantaj, gizli açık, tehdit karışımı çağrılarınızla topladığınız para ile ilgili olarak,
şeffaf olabilecek misiniz?
Devlet gücünü seferber ederek, baskıyla maaş kesintileri yapıyorsunuz.
Sahi topladığınız deprem paraları nerede?
Memleketin kasasını boşalttınız.
Yatlar katlar ve Avrupa bakanlarına taşınan paralarla memleket bu hale gelir.
Dünyanın kıskandığı ülkemizin haline bakar mısınız?
Gelişmiş ülkeler, 30, 50 yıl sonrasının planlarını yapıyor.
Biz ise bir asır gerideki uygulamayla avunuyor, Reis-i Cumhur’un maaş bağışıyla aldatılıyoruz.
Evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
Kıskançlıktan çatlayan devlet liderlerinin, “Dünya Liderinin” maaş farkına göz atalım mı?
Türkiye Cumhurbaşkanı, İngiltere ve Rusya liderinden daha çok maaş alıyor.
ABD doları cinsi ve iki yıl önceki hesaplamayla ‘dünyada en yüksek maaş alan’ 7.sırada Cumhur’un Reis’i!
Liderlerin yıllık rakamlar şöyle:
Avustralya Başbakanı : 402 bin dolar.
Amerika Başkanının : 400 bin dolar.
Kanada Başbakanının : 272 bin dolar.
Almanya Şansölyesi : 256 bin dolar.
Japonya Başbakanını : 202 bin dolar.
Türkiye Cumhurbaşkanı :197,600 dolar.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2003’de 7500 TL maaş alıyordu.
7 aylık maaşını ‘bağışlayan’ ‘Reis Erdoğan’ is; 2 yıl önce 59.000 tl alırken, son artışla 81.750 tl maaş alıyor.
Evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
İsterseniz, bizi kıskanan düvellerin, ‘Sosyal devlet anlayışı’ içinde vatandaşlarını virüsten nasıl koruduğuna göz atalım…
Avustralya’dan başlayalım…
İlki Mart’ta yapılan ve 2. taksitinin Temmuz’da aktarılacak 750’şer dolarlık yardım, direkt vatandaşların hesabına aktarıldı. Hiç bir talep olmaksızın. Ayrıca, sosyal statüsüne göre, dul, yetim, işsiz, fakir, işini kaybetmiş, kirasını ödeyemeyenlere da farklı uygulamalar…
Devlet, bir mesajla sadece haber verdi, münevver vatandaşına.
285 binden fazla işletmenin çalışanlarına maaş desteği.
Gelecek 6 ay boyunca 6 milyon çalışanın işlerinde kalmaları için 130 milyar dolar harcanacak.
Başbakan, kurtarma paketinin, 189 milyar dolara çıkarıldığını söyledi. Yani ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde 10’una çıkılmış oluyor.
Devasa harcamalarla, toplam destek tedbirleri çerçevesinde bu rakamın, 320 milyar dolara varacağı belirtiliyor. Canberra’da Federal Parlamento, krizinin bütçeye 10 yılda getireceği ekonomik yükü tartışıyor, hesaplıyor.
Mesela bizi en çok kıskanan, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, 750 milyar Euro’luk kurtarma paketini açıkladı.
Japonya, halkına ekonomik destek paketi çerçevesinde 988 milyar dolar ayırırken, hasetten çatlayan Fransa ise 345 milyar euro bir paket açıkladı.300 milyar Euro’ya kadar da şirket kredisi verilecek.
Kanada, 17,5 milyar Amerikan doları değerindeki mali destek ayırırken, kalkınma bankası ise, küçük ve orta işletmelere 8,8 milyar dolar değerinde kredi verecek.
ABD, salgının ekonomik ve toplumsal yıkımını, yaklaşık 2 trilyon dolar değerindeki yardım paketiyle sınırlandırmayı hedefliyor.
Türkiye, koronavirüs salgını için yaklaşık 15 milyar dolarlık bir destek paketini açıkladı.
‘İMF’ye bile borç vereceğiz’ palavrasıyla olmuyor işte. Türkiye’nin dış borcu, son 3 yılda 40 milyar dolar artarak 453 milyar dolara ulaştı.
Bizi kıskan ülkelerin kendi vatandaşlarına düşen gayri safi milli hasılası yükselerek, ortalama 55 bin dolarken, dünyanın kıskandığı Türkiye ise; 2007 yılının rakamına gerileyerek, 9 bin küsur dolara düştü.
Yani, kasa tam takır…
Kuru bakır…
Tekâlif-i Milliye mi Milli Sille mi?
Evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
Tam da bu tabloyu ifade eden hikayeyle bitireyim…
İki adam, peşi sıra yolda ilerliyor.
Arkadakine biri yanaşmış;
-Şu öndeki adamın kalın ensesini görüyor musun, yapıştır tokadı sana 10 milyon vereyim, demiş.
Adam 10 milyonunu almış, öndekinin ensesine patlatmış.
Öndeki:
-Yahu niye vuruyorsun? demiş
Arkadaki:
-Hiç, canım öyle istedi.
Öndeki edepli, arsızla muhatap olmamak için havle-ve-la çekip yürümeye devam etmiş.
Arkadaki öndekine:
-10 milyon lira daha vereyim demiş.
Parayı alan, yeniden enseye şaplak.
Tokadı yiyen sükunetle dönmüş, kardeşim sen bela mısın?
Niye vuruyorsun? demiş.
Adam yine,
-Hiç, canım öyle istedi demiş…
Devam etmiş bir kaç kez…
Canı yanan edepli, öndeki şahıs tam vurmak üzereyken, adam:
– Kardeş kızmana gerek yok.
-Sendeki bu kalın ense, edepli yüryüş ve uysal duruş, armadamdakinde de o para olduğu için vurdum.
Öyle ya, içi boş “milli duygular” kabarık durdukça, bu safderun yığınların ensesi patlamaya devam edecek.
Osmanlı tokadı bile bu şaşkın millete az.
Kefen parasını bile iç-eden bir iktidar, gençlerini cephelere sürerek, yaşlılarını evlere kapatarak, kadın ve bebeklerini zindanlara tıkayarak öldürüyor. Öldürdüğü vatandaşının tabutuna yaslanarak nutuk veriyor, ceset torbasıyla gömdurüyor. Hayırlı olsun, evvel-Allah biz bize yeteriz!!!
e.cansever@zamanaustrala.com.au