Alaattin Çakıcı son iki haftada Kemal Kılıçdaroğlu’na üç mektup yazdı.
İlk mektupta “Akıllı ol” lafıyla alenen “ölümle” tehdit ederken…
Sonraki iki mektupta, ortada fol yok yumurta yokken…
Kendisinin “öldürtülme” ihtimaline değindi:
-Çakal gibi uluyup hatun gibi konuşacağına beni öldürtsene! (18 Kasım 2020)
-Sende beni öldürtecek yürek var mı Bay Kemal? (27 Kasım 2020)
***
Üniversite ve ilk çalışma yılları Ankara’da geçmiş biri olarak…
Hele hele…
Tansu Çiller’in, “Devlet uğruna kurşunu atan da kurşunu yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır, onlar şereflidirler” çıkışını TBMM DYP Grubu’nda yerinde takip etmiş (26 Kasım 1996) genç bir muhabir olarak…
Olan bitene şaşırmamakla birlikte, hayıflanmamak elde değil:
Çeyrek asırda değişen pek bir şey olmadığı gibi, dil kabalaştı, açık hakaret ve tehditler havada uçuşuyor, devlet+bürokrasi+yargı+emniyet+medya+vatandaş seyrediyor.
Hayret eşiği aşılalı çok oldu.
***
Bakın.
Cemaatle mücadelede:
-67 bin operasyon yapılmış,
-292 bin kişi gözaltına alınmış,
-96 bin kişi tutuklanmış,
-42 bin kişi ihraç edilmiş,
-Sadece ByLock’tan 92 bin fişlenmiş kullanıcı var.
-Halen cezaevlerinde 25 bin tutuklu+hükümlü bulunuyor.
***
Rakamların nasıl ürkütücü olduğunu görüyor musunuz.
Verileri açıklayan bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (26 Kasım 2020).
Polis ve muhaberat devletinin itirafı.
***
Dönelim.
Siyaset neyi tartışıyor:
Parlamenter sistem mi, güçlendirilmiş model mi, eskisi mi, cilalısı mı..? AKP’li grup başkanvekilleri CHP’lilerle buluşmuş, ‘konuşabiliriz’ mesajı vermişler, CHP’liler de bir heyecanlanmış bir heyecanlanmış. O arada Meral Akşener parlamenter sistem pazarlığı için kolları sıvamış, Anadolu Ajansı bu ve benzeri her sözünü abonelerine geçmeye başlamış. Saray’dan yumuşama sinyalleri alınıyormuş.
***
Salaklaşmamak lazım:
Erdoğan için tek önemli olan şey, iktidarda kalmak.
Devlet Bahçeli’ye gebe kalmaktan elbette rahatsız.
Bunun için önce bekleme odasına alıp ardından ‘rafa kaldırdığı’ parlamentoyu tartışır ama tekrar oraya dönmez.
‘Bekleme odasına’ alıyormuş gibi yapar, o kadar.
Unutmayın, Erdoğan Cumhurbaşkanı kararları ile ülkeyi idare eden ve bundan geri adım atmayı zerre miskal düşünmeyen biridir.
***
Meselemiz bu değil, olmamalı.
Eskiden, devleti kritik edeni mafya ansızın alıp götürürdü.
Devran döndü, mafyayı eleştireni devlet alıp götürüyor.
Mektup savaşlarını çekirdek yiyerek takip etmenin magazin değeri olabilir lakin durum fena halde vahim ve ciddidir.
Kemal Kılıçdaroğlu kadar Alaattin Çakıcı da korunmalıdır.
***
Tekrar ediyorum:
Ölme/öldürtme üzerinden mektuplar korkunçtur.
Birinden birinin başına bir hal gelirse…
Ne olur ülkenin hali?