Haberi internette okudum. İşsiz kalınca canı sıkılan Ramazan Yiyin, kaptığı sprey boyayla ta ikinci yüzyıldan kalma Bizans burçları üzerine 1900’lü yıllarda dikilen Antalya’nın sembolü saat kulesine hunharca saldırmış.
Tarihi kulenin duvarına sprey boyayla “Ramocan” yazan zanlı, polisin yaptığı amansız çalışmalar sonucunda saklandığı ininde kıskıvrak yakalanmış.
Mahkemeye çıkarılan “Ramocan”, “Kamu Malı“na zarar vermekten 1 yıl hapis cezasına çarptırılarak yaptığı vandallığın sonucuna katlanmak zorunda kalmış. Belediye ekipleriyse tazyikli suyla boyayı temizleyerek saat kulesini bu ayıptan kurtarmışlar.
Arkasından bir iki gün geçmedi ki bu sefer başka bir haber karşıma çıktı. Kamuoyunda “Yeliz” namıyla bilinen “Horolop şorolop” adam, Tayyip’in şoför kontenjanından milletvekili yapılmış büyük Türk bilgesi Ahmet Hamdi Çamlı, hayrına restorasyon çalışması yaptırmış.
Fatih’te I. Mahmut’un yaptırdığı çeşmeyi tamir ettirip kitabesini de yenileyen Çamlı, yaptığı bu büyük hizmetin küçük bir karşılığı olarak kitabeye padişahın adından sonra babasının adını da ekletmiş.
Allah’tan Çamlı, Osmanlı zamanında değil de büyük İslam halifesi Recep Tayyip Sultan devrinde yaşıyor. Maazallah yoksa kaytan bıyıklı o kelle çoktan gitmişti. Padişahı bile yok sayıp babasının adını kitabeye ekleten Çamlı “Bunda ne var, bir hayır yaptık, sahibül hayrata da dua edin diye kitabeye adını yazdırdık.” demiş.
“Kamu malı”na sahip çıkıp üstelik cebinden bir ton para harcayarak yapılan bu hayır faaliyetleri elbette halkımızın gözünden kaçmamıştır. Umarız bunun gibi sosyal sorumluluk projeleri devletimiz tarafından da takdir edilip ödüllendirilir.
Ne yazık ki etrafımızda böyle tamir ve bakıma muhtaç pek çok “Kamu malı” mevcut. Hele bazıları var ki bizim Ramocan gibi tipler tarafından sürekli saldırı altında. Bu “Kamu malları”na zarar gelmemesi için vatandaş olarak elimizden geleni yapmalıyız.
Ekonomimizi tarihte görülmemiş bir şekilde şahlandıran “Çokomelli” Damat Berat, bence bu malların başında geliyor. Her ne kadar şu anda hangi delikte dinleniyor bilmesek de kısa bir süre içinde gerekli bakım ve onarımı yapıldıktan sonra tekrar sahalara döneceğinden eminiz.
Türk siyasetine damgasını vurmuş ve büyüklüğün değil işlevin ne kadar önemli olduğunun canlı kanıtı, ajan provakatör ve dahi fabrikatör Perinçek de bence koruma altına alınması gereken bir diğer “Kamu malı”mız.
Başta Reis olmak üzere herkesin bir punduna getirip her an sprey boyayla üzerini çizmek istediği bir kişilik olmasına rağmen yıllardır kendini derinlere satıp karşılığında koruma alan Perinçek, gelecek nesillere aktarılması gereken bir değer olarak elbette 1+1 stüdyo tipi partisiyle birlikte korunmalı.
Son olarak ise sırada Bahçeli var. “Kamu malı” tanımının vücut bulmuş gurusu olan Bahçeli, kendisine saray bahçesinde tarihi bir “fışkiye” kimliği edinip Pamuk Prenses gibi ömrünün sonuna kadar “Beyaz attan düşen Recep Prens”le mutlu mesut yaşayacağını zannededursun, elbette onun da saray çevresinde pusuda bekleyen düşmanları yok değil.
Emri altındaki kurt görünümlü sırtlan ve çakalları, “Atıl kurt” deyip Tayyip’in düşmanları üzerine süren “Yavru kurt” Bahçeli, partisinin tapusunu da Tayyip üzerine yaptıktan sonra artık gönül rahatlığıyla çok sevdiği Türk dizilerine dönüp bir günde iki sezon bitirebilir. Tavsiyem “Bir Başkadır” izlesin, her şeyden bir kuple koyan yönetmen bir ülkücüleri diziye koymamış. Çekinecek bir şey yok yani…
İşte durum bu ey halkım… Siz siz olun sakın “Kamu malları”na zarar vermeyin. Yapacaksanız tamir edin, kitabelerini değiştirin, dedenizin adını falan bir taraflarına kazıyın ama üzerlerine boyayla yazı yazıp kirletmeyin, sonra görürsünüz Türk adaleti ne demekmiş!
@YHepcakar
yilmazhepcakar@yepyeni.zamanaustralia.com