AİHM, Yüksel Yalçınkaya, Şaban Yasak, İbrahim Ürün, Gültekin Sağlam ve Sefer Çolakoğlu’nun başvuruları üzerine binlerce cemaat mensubu davasında Türk hükumetine Bylock başta olmak üzere davalardaki hukuksuzluklarla ilgili çok sayıda soru yöneltti. AİHM, bu davalardaki delillerin hukuki olup olmadığını sorguladı.
AİHM’nin 5 başvuruda hükumeti yönelttiği sorularda Bylock delilinin elde edilişi ve hukukiliğini sorgulamasının yanı sıra silahlı terör örgütü üyeliği suçunun unsurlarının Hizmet Hareketi gönüllülerine açılan davalarda oluşup oluşmadığına dair ayrıntılı savunma istemesi dikkat çekiyor. Hükumete yöneltilen sorular arasında Bylock’un MİT tarafından yurtdışından hukuka aykırı şekilde elde edilip edilmediği, Bylock’la ilgili ham verilerin işlenip işlenmediği, yargılama sırasında bu verilerin bir kopyasının savunmaya verilip verilmediği gibi başlıklar yer aldı. Ayrıca kanunsuz ceza olmaz ilkesi gereği bankaya para yatırma, sendikaya üye olma gibi konularda hükumetin savunma yapmasını istediği konular arasında yer aldı.
AİHM, Türkiye’de 15 Temmuz’un ardından yaşanan binlerce hukuksuz davanın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra örnek başvuruları gündemine aldı. Hukukçular, hükumetin savunması sonrası AİHM’nin bir yıl içerisinde kararını açıklayacağını belirtiyor. AİHM’nin kararı Bylock, Bank Asya, dernek üyeliği gibi iddialarla yargılanan binlerce cemaat mensuplarının yargılandığı davalarda emsal olması açısından önem teşkil ediyor.
İşte AİHM’nin hükumete sorduğu ve savunma hazırlanmasını istediği sorular:
- Başvuran, AİHS’nin 6, 1 ve 3 maddesi uyarınca kendisine yöneltilen cezai suçların belirlenmesinde adil yargılanmış mıydı?
- Yerel mahkemelerin, başvuranın Bylock mesajlaşma uygulamasını kullandığına dair tespitinin kanıta dayalı dayanağı neydi?
- Ceza yargılamalarında elektronik ve dijital deliller de dahil olmak üzere delillerin toplanması, incelenmesi ve kullanılmasını düzenleyen Türk hukukundaki yasal hükümler nelerdir? Yerel makamlar, Bylock kanıtı söz konusu olduğunda bu hükümlere uydu mu?
- Başvuranın iddiaları ışığında, başvuranın ByLock’u kullandığına ilişkin deliller, özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından tedarik edilme şekli dikkate alınarak, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş miydi?
- Başvuranın ByLock kullanımına ilişkin kanıt yeterince güvenilir miydi?
- Özellikle; başvuranla ilgili elde edilen dijital kanıtlar teknik açıdan Bylock kullanımının güvenilir bir göstergesi miydi? Yerel mahkemeler, savcılık tarafından kendisine sunulan dijital kanıtların güvenilirliğini yeterince değerlendirdi mi ve başvuranın bu verilerin güvenilirliğine ilişkin endişelerine yanıt verdi mi?
- MİT tarafından savcılık makamlarına sunulmasından önceki dönemde elde edilen Bylock verilerinin bütünlüğünü ve gerçekliğini korumak için iç hukukta hangi güvenceler mevcuttu; yerel mahkemeler tarafından bu başlangıç döneminde herhangi bir başvurunun yapılmasına karar verildi mi?
- Hükumet, ilgili verileri savcılık makamlarına teslim etmeden önce MİT tarafından elde edilen ham verilerin neler olduğunu ve MİT’in bu verileri, başvuran da dahil olmak üzere Bylock’un bireysel kullanıcılarını belirlemek için nasıl işlediğini açıklayabiliyor mu?
- Başvuran, ByLock’u kullandığının kanıtı olarak dava dosyasında kendisine hangi bilgi ve belgelere sahipti? Bu bilgi, ilk derece mahkemesi tarafından mahkum edilmeden önce mevcut muydu yoksa ByLock’u kullandığını doğrulayan bazı maddi deliller, temyiz aşamasında dosyaya eklenmiş miydi?
- Yerel yasal çerçeve ve içtihat, iddia makamının elindeki dijital verilerin bir kopyasını alma hakkı sağladı mı? Ayrıca, Türk hukukuna göre, bu tür deliller ceza yargılamasının başvurucu aleyhine olanlardan başka bir parçasını oluşturuyorsa, ilgili dijital delilleri inceleme ve bir kopyasını alma hakkı var mı?
- Bu bağlamda, başvuranın MİT tarafından savcılık makamlarına teslim edilen delilleri gözden geçirememesi, savunmayı savcılık karşısında dezavantajlı duruma düşürdü mü? Öyleyse, savunmada neden olduğu iddia edilen zorluklar, yargı makamları tarafından izlenen prosedürlerle yeterince dengelendi mi?
- Hükumet, savunmanın talebi üzerine ilgili ByLock verilerinin bir kopyasının verildiği her türlü yerel mahkeme kararının kopyalarını sundu mu?
- Başvuranın terör örgütü üyeliği nedeniyle mahkumiyeti Sözleşme’nin 7. maddesinin gerekleriyle uyumlu muydu? Başvuranın esas olarak mahkum edildiği iç hukuk hükümleri, başvurularında öngörülebilir miydi? Bu bağlamda, yerel mahkemelerin FETÖ/PDY’yi terör örgütü olarak yorumlaması, mahkumiyetinin dayandığı eylemler sırasında başvuran tarafından makul bir şekilde öngörülebilir mi?
- Ceza Kanunu’nun 314 § 2 maddesinde belirtilen terör örgütüne üyelik suçunun unsurları nelerdir ve bu unsurlar başvuranın davasında mevcut muydu?
- Söz konusu mahkumiyet, başvuranın iddia ettiği gibi, başvurucu tarafından cezai açıdan kınanacak herhangi bir davranışın yokluğunda mı verilmiş?
- Başvuran, kendisine atfedilen eylemlerin (yani, daha sonra FETÖ/PDY’ye bağlı olduğu tespit edilen özel bir ders merkezinde ByLock kullanımı ve istihdam), söz konusu olay sırasında makul bir şekilde öngörülmüş olabilir mi? Ceza Kanunu’nun 314 § 2 maddesi uyarınca “silahlı örgüte üye olma” suçu Başvuranın davasının koşullarında bu hükmün uygulanması, yasallık ilkesini ihlal edecek şekilde söz konusu suç için cezai sorumluluğun kapsamını genişletti mi? Her halükarda, ulusal mahkemelerin Ceza Kanunun 314 § 2 maddesinin başvuranın olaylarına ilişkin yorumu, söz konusu suçun özüyle tutarlı mıydı ve makul bir şekilde öngörülebilir miydi?
- Başvuranın ByLock’u kullandığını kanıtlamak için kullanılan bilgiler, Sözleşme’nin 8 § 1 maddesi kapsamında güvence altına alınan “özel hayatına” veya “yazışmalarına” saygı gösterilmesi hakkı kapsamına giriyor mu? Öyleyse, bu bilgilerin çeşitli ulusal makamlar tarafından derlenmesi, söz konusu hükmün ilk paragrafının anlamı dahilinde söz konusu hakka bir müdahale teşkil etti mi?
MİT HANGİ YASAL DAYANAKLA ELDE ETTİ?
- Özellikle, başvuranın ilgili verilerin Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 134 ve 135. maddelerine ve/veya Devlet İstihbarat Hizmetleri Kanunun ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ilgili hükümlerine aykırı olarak toplandığı iddiasını dikkate alarak, MİT ilgili verileri hangi yasal dayanağı elde etti ve işledi? Söz konusu hukuk, erişilebilirliği, öngörülebilirliği ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygunluğu da dahil olmak üzere, Sözleşme’nin 8 § 2 maddesi anlamında “hukuka uygunluk” gerekliliklerini karşılıyor mu? Keyfi müdahale ve istismara karşı ilgili yasa ve uygulama kapsamında ne tür önlemler mevcuttu?
- Hükumet, başvuranın telefon ve internet trafik kayıtlarının elde ediliş şekline ilişkin tüm ilgili bilgileri, hizmet sağlayıcılardan bu tür bilgilerin alınması için verilen mahkeme kararları dahil olmak üzere sunabilir mi?
- MİT ve BTK tarafından sağlananlar da dahil olmak üzere başvuranın Bylock kullanımına ilişkin veriler, elde edilen verilerin bütünlüğünü, doğruluğunu ve tutarlılığını belirlemek için başvuranın talebi üzerine bağımsız bir uzman incelemesine sunuldu mu? BOLD