Almanya Başbakanı Angela Merkel, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa Konseyi üyelerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını “hızlı ve kapsamlı bir şekilde” uygulamaya çağırdı.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi oturumuna görüntülü bağlanan Merkel, AİHM kararlarının yavaşça ya da kısmen hayata geçirildiğine, bazen hiç uygulanmadığına tanık olunduğunu belirterek “Özellikle de insanlar haksız yere hapis yattıklarında kararların hayata geçirilmesi, söz konusu kişilerin serbest bırakılması daha da büyük aciliyet taşıyor” dedi.
Avrupa Konseyi’nin siyasi karar alma organı olan ve AİHM kararlarına uyumun denetlenmesinden de sorumlu olan Bakanlar Komitesi’nin dönem başkanlığını yürüten Almanya, Türkiye’ye de defalarca AİHM kararlarını uygulaması çağrısı yapmıştı.
“Vatandaş devletin objesi değildir”
AİHM kararlarına dayanak oluşturan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) de değinen Merkel, 1950 yılında imzalanan Sözleşme’nin, birey ve devletin rolüne dair yeni bir anlayışı yansıttığına işaret ederek “Sözleşme uyarınca vatandaşlar devletin bir objesi değildir, kapsamlı hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu nedenle hak ve özgürlüklerin bir üye ülkede tehlikede olması, Avrupa Konseyi açısından alarm olmalıdır” dedi.
Merkel konuşmasında hukukun üstünlüğünün önemine de vurgu yaptı. Avrupa’nın dış sınırları ve doğusunda, barış ve güvenlik, istikrar ve refahın sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu belirten Merkel, insan hakları ve temel hakların, ifade ve basın özgürlüğünün baskı altında olduğuna ve kısıtlandığına tanık olduklarını söyledi.
“Devlet güveni hak etmelidir”
Merkel, temel haklar ve temel değerlerin demokratik devletlerin çekirdeğini oluşturduğunu belirterek “Bu hak ve değerlerin ayaklar altına alınmasına izin verir ya da göz yumarsak Avrupa projesinin kendisinin de sorgulanması riskini göze almış oluruz” diye konuştu.
Geçen yılki AB dönem başkanlığı gibi şimdiki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanlığında da hukukun üstünlüğünü öncelik olarak belirlediklerine işaret eden Merkel,”Hukukun üstünlüğü, vatandaşların devlet ve kurumlarına güven duyması için temel koşulu oluşturur. Vatandaşların, devletin meclisin koyduğu yasaları uyguladığına ve bağımsız yargıçların kontrolü altında olduğuna güvenebilmesi gerekir. İşte bu güven, işleyen ve istikrarlı bir demokrasinin ön koşuludur. Ama hepimizin bildiği gibi, güven geçicidir. Devletin temsilcilerinin her gün bu güveni yeniden oluşturması ve hak etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
DW,epd/BK,EC
© Deutsche Welle Türkçe