M. AHMET KARABAY-TR724.COM
Bankalardaki döviz hesapları ile ilgili bir hamle yapacakları uzun zamandır konuşuluyordu. Farklı alternatiflerden söz ediliyordu. Sonuç konuşulandan hayli farklı geldi. Nasıl yapılacağına ilişkin ayrıntılar çelişkiler barındırsa da yayınlandı. Eksik kalanlar da sonradan yayınlanacak düzeltme tebliğleriyle hayata geçirilir diye bekleniyor.
Ne gerektiriyorsa onu söyleyen ve onu yapana, dahası amaç uğruna her türlü aracı meşru gören yaklaşımda olanlara Makyavelist deniyor. 16. yüzyılda yaşayan İtalyan düşünür Niccolo Machiavelli’nin yaşayan en büyük takipçisi, rakipsiz olarak Recep Tayyip Erdoğan olmalı.
Erdoğan’ın, yalnızca dünyevi konuları Makyavelist bir yaklaşımla ele aldığını düşünüyordum. TR724’ün 20 Aralık’ta Erdoğan’dan alıntıladığı faiz yorumu haberi dini konularda da benzeri yaklaşım içinde olduğunu hatırlattı.
Erdoğan, 18 Nisan 2004’te yapılan MÜSİAD’ın 13. Genel Kurulundaki konuşmasında faizle ilgili bugünkü nas yaklaşımından epey farklı şeyler söylüyor. Erdoğan, o gün faizin kaldırılacağına ilişkin vaatlerin bir dönem halkın aklına yattığını, ancak “dünyanın gerçeğinin bu olmadığını” ifade ediyordu.
Sözleriniyse şöyle sürdürdü: “Biz de geldiğimizde önümüzde bunu gördük. Bugün faizler ödeniyorsa, işte o günlerin faizleri ödeniyor. İktidar olunca, ertesi gün bu faizleri ödemeyecek misiniz? Buna inanıyor musunuz? Bunun olması mümkün mü?”
Bu sözlerin ardından da “Gerçekleşmeyecek şeyleri söylemeyip toplumu boş umutlarla oyalamıyoruz” diye ekliyor.
Dün faizi dünyanın bir gerçeği gören, bugün nastan söz eden Erdoğan’ın yarın neler diyebileceğine ilişkin kafa yormaya gerek yok.Nastan söz edip dövize tavan yaptıran zihniyet, bu kez ertesi gün bambaşka bir uygulama başlattı. Ardından da 20 Aralık 2021’in akşam saatlerinde kameraların karşısına çıkıp bu kez dövize garantili faiz vereceklerini ilan etti.
O SAATTE KİM SATTI BU KADAR DOLARI DERSİNİZ?
20 Aralık akşamı Erdoğan, dövizi frenlemek amacıyla alınan önlemleri açıklarken, ekonomiyi bilen ekonomistler, büyük işadamları, hatta bankacılar konuyu henüz anlamaya çalışırken nasıl oluyor da binlerce insan sistemi hemen çözüp buna göre pozisyon aldı ve dolar döviz sattı?
Bozdurulan milyarlarca dolarla dolar bir anda 18 TL sınırından 13 TL’ye iniverdi. Oysa hem Hazine ve Maliye Bakanlığı, hem de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, sistemin nasıl işleyeceğini gün içinde açıkladı.
Dövizin düşmesi için bozdurulan dolarlarla, Erdoğan’ın dövizdeki her dalgalanma ardından Katar’a gidip gelmesi arasında bir bağlantı olabilir mi?
Bu kafa karıştıran soruları daha fazla sormak birilerinin aklına 17-25’te patlayan zulaları hatırlatabilir. Bu nedenle tehlikeli sularda yüzmekten vazgeçiyorum.
FAİZ DENDİĞİNDE KAŞINTI TUTANLAR, EN YÜKSEK FAİZİ VERMEKLE ÖVÜNÜYOR
Dövizi dizginlemek için “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” formülünü geliştirenler, geçmişi unutup bu kez yeni formülle halka en yüksek faizi vermekle övünür oldular.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sistemin nasıl işleyeceğine ilişkin yaptığı 21 Aralık tarihli açıklaması bunun en tipik örneği.
Nasıl işleyeceğinin detayları dün gün boyu anlatıldı. Bu ayrıntılara girmeyeceğim. Lakin bir iki nokta var ki mutlaka ele almak gerektiğini düşünüyorum.
Bugüne kadar geçmediğimiz yol ve köprülerin, uçmadığımız havaalanlarının gelirlerini müteahhitlere dolarla ödeyen iktidar, yeni bir adım daha attı. Bundan sonra sahibi olmadığımız dolarların yüksek karlarını mevduat sahibi zenginlere ödeyeceğiz.
Kafa karışıklıklarını bir kenara bırakın, işin özü şu: TL mevduatı olanlar, bir kereye mahsus bu imkandan yararlanacak. Bunu Hazine karşılayacak. Döviz tevdiat hesabı olanların gelirleri ise Merkez Bankası tarafından ödenecek.
Tabii imkandan 20 Aralık tarihinde bankada dövizi olanlar yararlanabiliyor. Bunun da “küçük bir şartı” var. Dövizinizi o günkü kurdan TL’ye çevirmeniz gerekiyor. Yastık altında dövizi olanlar ise parasını bozdurup o günkü kurdan oyuna dahil olabiliyor.
Peki vade sonunda ne oluyor dersiniz. Döviz Merkez Bankası’na, TL de size kalıyor.
Kısaca anlayacağımız, Merkez Bankası, vatandaşa bugünkü kurdan döviz bozdurtuyor. Bankalara da “Al TL’yi, sen de ona faiz ver. Döviz kurundan az kazandı ise farkı ben karşılayacağım” diyor.
Sosyal medyada dolaşan tabirle söylemek gerekirse Nas Vegas işleyişi biraz.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TRT’de Gülçin Üstün Can’ın sorularını cevaplandırırken müthiş derecede inandırıcı idi.!
Bakan Nebati, rakam vermek yerine TRT spikerinin gözlerine bakmasını istiyor. Evet, Nebati’nin söyledikleri yanlış değil. “Ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi” bunların hepsi doğru. Ama şunu hatırlatmak isterim, bu söylemlerin içinden rakamları çıkarırsanız geriye masal kalır.
Nebati, kendince ötekilerin hepsine çalışmış ama konuşmalarının içine rakam koymayı unutmuş. Bakan, programa kendine güveni tavan yapmış olarak gelmiş.
Öyle anlaşılıyor ki Nureddin Nebati, seleflerinden olan damat Berat Albayrak’tan daha çok malzeme verecek. İş yapmak yerine kamuoyuna malzeme vermek asıl görevi anlaşılan.
Siz hiç zor durumda kalan kertenkele gördünüz mü? Kertenkele zorda kaldığında kuyruğunu bırakıp kaçar. Kuyruğu orta yerde zıplayarak karşı tarafı oyalarken, kertenkele kendini çoktan güvenli bir yere atmış olur.
Beştepe’nin Nebati’yi niçin tercih ettiği böylece daha iyi anlaşılıyor sanırım. Nebati, damat Berat gibi orta yerde gösteri yaparken öbür taraf kendi işini yürütmeye devam edecek.
YA MALATYALILARA NE OLUYOR DERSİNİZ?
Malatya Şirehanı esnafı doların 18 TL’den 13 TL’ye inmesini davul zurna eşliğinde sahte dolar yakarak kutladı.
Bir ülkenin parasını ve bayrağını yakmak saygısızlık ve zavallılığın sonucu olduğu için bunun üzerinde durmuyorum. Yahu daha geçen hafta dolar zaten 13 TL idi. Geçen ay 9 TL. Yaptıkları ve söyledikleriyle doları buralara tırmandıranı görmeyip, 13 TL’ye indirdi diye eğlence yapmak nasıl bir balık hafızalık anlamak kolay değil.
Yapılanı tanımlamak, “iktidarın vatandaşın dövizine bir tür el koyması” demek iddialı bir ifade olacaksa, dövizi bozdurmaya zorlamaktan başka bir anlama da gelmiyor.
Hadi en güncel dille ifade edeyim.
Devlet vatandaşla swap yapıyor.
Geçmişten bir benzetmeyi sevenler için de Tansu Çiller’in 1994 krizinden sonra çıkardığı Süper Bono uygulaması diyebiliriz.