TUNA YILDIZ-TR724.COM
Türkiye’de yargıya olan güven her geçen gün azalıyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühdü Arslan ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da geçtiğimiz günlerde katıldıkları toplantılarda bu durumu açıkça ifade etti. Her ikisi de yargıya güvenin artırılması amacıyla birtakım önlemlerin alınmasının gerekli olduğunu savundu. Ancak tüm bunlar dostlar bizi eğlencede görsün anlayışından öte bir davranış değil. Zira Arslan ve Akarca’nın yargıya güven meselesinden bahsettiği bir dönemde, Türkiye Adalet Akademisi bin 500 hakim savcıya bir yıl sürecek ‘gerekçeli karar yazma eğitimi’ vereceğini açıkladı. Bu itiraf yargı meselesinin üzerine adeta tuz döktü. Çünkü hem iktidar hem de muhalefet biliyor ki yargı artık bağımsız değil. Yargının verdiği kararlarda iktidar tarafından ya dikkate alınmıyor ya da dosyalar tozlu raflara kaldırılarak mağdurlar adeta imtihana tabii tutuluyor.
Türkiye’de artık yargı kişi ya da gruplara göre karar verir hale geldi. Mahkeme heyetleri için önemli olan delil değil, sanığın kime ya da kimlere yakın olduğu. Geçtiğimiz günlerde Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, sürücüsü polis memuru olan bir araçta 52 kilo 500 gram patlayıcı bulundu. Polis memuru apar topar gözaltına alındı. Araç İstanbul’a gidiyordu. Narkotik polisleri aracı yakalamasaydı, kamuoyu belki de İstanbul’da bir katliamı konuşuyor olacaktı.
Polis memuru yakalandıktan sonra hemen geçmiş sorgulaması yapıldı. Zanlının adi bir suçtan dolayı açığa alındığı, meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı. Ne var ki 17 Aralık’tan sonra ‘temizlenmiş’ olarak mahkeme kararıyla görevine iade edildi. Burası çok önemli. Adi bir suçtan dolayı meslekten ihraç edilen polis memuru bağımsız yargının verdiği karar neticesinde mesleğine iade edildi. İçişleri Bakanlığı da mahkemenin kararını dikkate alarak, ihraç edilen memuru yeniden mesleğe döndürdü. Hem de onu ödüllendirircesine İstanbul’a tayini gerçekleştirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da haklı olarak göreve iade ile ilgili olarak, “Yargının kararına uymak zorundayız. Mahkeme beraat kararı vermiş, biz de gereğini yerine getirdik” ifadesini kullandı.
SOYLU MAHKEME KARARLARINI GÖRMÜYOR
Şimdi gelelim meselenin özüne. Tr724’e Türkiye’deki çok sayıda kaynaktan her gün onlarca belge geliyor. Benzer mağduriyetlerle ilgili. Gelen bilgilere göre; Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaklaşık 150 bin kamu görevlisi kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) mesleğinden ihraç edildi. Meslekten atılmalarına farklı gerekçeler gösterildi. KHK kararları ile ihraç edilen binlerce kişi mahkemelerin yolunu tuttu. Yakın dönemde Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerden her gün yerel bir mahkemenin sanıklarla ilgili beraat kararları ve mesleğe iade edilmeleri yönünde hükümler çıkıyor. Gelen resmi bilgilere göre; son dört yılda 5 binden fazla memurun mesleğe dönüş yolu açıldı. Söz konusu şahıslar hem maddi hem de manevi tazminat hakkına kavuştu. Ancak mahkemenin verdiği karar İçişleri Bakanlığı duvarına çarpıp geri dönüyor.
Adi suçtan ceza alıp ihraç edilen bir memur halen mesleğini yaparken, beraat kararı almış ve hiçbir cezai suçu olmayan 5 bin mağdur haklarının iade edilmesini bekliyor. KHK mağdurları, bomba yüklü araçla yakalanan polis memurunun göreve iadesinde yargı kararına saygı gösterdiğini söyleyen İçişleri Bakanı Soylu’ya çağrıda bulunuyor: ‘Yargı kararına saygıyı bizimle ilgili benzer mahkeme kararları için de bekliyoruz.’
Söz konusu 5 bin kamu görevlisinden yaklaşık 2 bin 500’ü de Soylu’nun bakanlığını yaptığı emniyet teşkilatı personeli. Garson kod adlı gizli tanığın sözde arşivinden çıktığı iddia edilen fişleme listesinde adı geçen polisler art arda beraat ediyor. Ne var ki, İçişleri Bakanlığı yargının verdiği mesleğe iade kararlarını hiçe sayıyor. Memurların dilekçelerine cevap dahi verilmiyor.
AYM’nin verdiği ihlal kararlarını, yerel mahkemeler dikkate almıyor. Yerel mahkemelerin verdiği hak ihlali kararlarını da bakanlıklar umursamıyor. Hal böyle olunca, AYM ile Yargıtay’ın başkanları yargıya güvenin her geçen gün azaldığından dem vuruyor… Adalete güvenin azalmadığı bir alan kaldı mı?