Aslında başka bir konu üzerinde çalışıyordum fakat bir süredir, İslam’ın güzel adının yanına “siyasal” yaftasını koyup ve bu durumu hoyratça kullanan, İslam’ın içerisini boşaltan Erdoğan ve şurekasının tavrı, tarzı aklımı, kalbimi kurcalıyor…
Hiçbir zaman İslamiyetin güzel isminin önüne konulan o çirkin ifadeyi yani “siyasi” yahut “siyasal” kelimesini İslam’la beraber görmek istemedim ve istemiyorum. Allah’ın insanlar için seçmiş, itmam etmiş ve tamamlamış olduğu “Din” hiçbir şeye alet edilemez. Bu bütün boyutlarıyla gerçekten dini suistimal etmektir ve maalesef Erdoğan ile avanesi bunu başarıyla yapıyorlar…
Öyle ki İslam’a verdikleri zarar dünyadaki bütün haşeratın hedeflerine vereceği zarardan çok ama çok fazla.
Aktar-ı alemden gelen baskı ve saldırılar Müslümanlar’ı kenetleyip, birleştirip, Hakk’a yönelmeye vesile olurken, içten gelen bu nevi müfsidane, nifak hareketleri mü’minleri parçalayıp, ayrıştırıp, İslam’ın nurlu çehresini zifte, karaya bulayıp, dine kimsenin yapamayacağı kötülüğü yapıyor.
Düşünsenize Erdoğan ve AKP’li yamyamların hal, tavır ve anlayışlarından ötürü dinden nefret edip uzaklaşan bir nesille, büyük kitlelerle karşı karşıyayız…
Dindar insanlar dahi ak (!?) hokkabazların bu hallerini eleştirirken, dillerinin ayarı kaçıp, farkında olmadan, tabi oldukları İslamiyet’e karşı olmadık tabirleri kullanıyorlar. Öyle ki, söylenilen sözlerin bir kısmının elfâz-ı küfür olduğunu düşünerek, söyleyenler için tiril tiril titriyorum…
O halde bu “nifak” hareketini siyasal-miyasal tabirini kullanarak İslam ile nasıl bir araya getirebiliriz ?
Hayır ! Ben bunu kabul edemiyorum ve bundan sonra her söylemimde bu bozguncu güruh ile ilgili “Erdoğanizm” ismini kullanacağım, tabilerine de “Erdoğanist” diyeceğim.
Hacı Bektaş Veli “Makalat” isimli eserinde, yanında herhangi biri olan insanın yanındakinden utanarak yapmadığı bir kısım şeyleri, yalnızken yaptığından dem vurarak, şunu söyler ; Yanında birisi varken yalnız kaldığında yaptığın hiçbir şeyi yapmıyorsun, ondan utanıyorsun, peki Allah’ın melekleri yanında değil mi ? Bu nasıl meleklere iman ? Hele hele, Allah seni görmüyor mu ? Bu nasıl Allah’a iman ? Diyerek hem uyarır, hem hakka davet eder…
Aynen öyle de Allah’a inandıklarını söyleyen bu güruhun yaptığı birçok şey inandıklarını söyledikleri İslam ile örtüşmüyor.
Allah’ın nigahban olması, her şeyi görüp, hıfzetmesi, haber verdiği ahiret, hesap ve ceza ile bağdaşmıyor.
Ya inanmıyor, ya yalan söylüyorlar fakat her halukarda “inanıyormuş” gibi yapıyorlar.
Tastamam bir iki yüzlülük, tastamam bir aldatmaca…
Böyle rezalet bir dogmaya “Erdoğanizm” adını vermek bile diğer dogmalara hakaret olur ama gelin başka isimleri kirletmeyelim, bu kepazeliği bu isimle isimlendirelim…
Diktatör evvelki gün gençleri karşısında toplamış onların “muhafazakar, devrimci ve misyon sahibi olarak yetiştirilecek yeni nesil” olduğunu söylüyor.
Ortaya nasıl “garabet” nasıl bir gençlik çıkacağını tahayyül edebiliyor musunuz ? Erdoğanist gençler hangi ilkelerle ve nasıl yetiştirilecek ? Gelin ben size anlatayım…
Geleceği şekillendireceğini düşünen Erdoğanizm’in (ilke diyemeyeceğim) ilkesizliklerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz ;
A ) Yalancılık ;
Bence Erdoğanizm’in en büyük özelliği yalan üzerine kurulmuş olması…
Erdoğan ve arkasından gelenler o kadar rahat ve gerçek gibi yalan söylüyorlar ki, dönüp söyledikleri yalanlara “emin olabilirsiniz” kendileri dahi inanıyorlar. Üstüne üstlük söyledikleri her yalanın kılıfı hazır “bu siyaset, siyasette böyle şeyler olur”
Erdoğanizm’in yalanlarını saymakla bitiremezsiniz, diploma, Kabataş, Sümeyye’ye suikast, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele yalanı sadece birkaçı varın gerisini siz ekleyin…
Fakat şüphesiz en büyük yalanları 17-25 Aralık operasyonlarının darbe olduğu ve eşi menendi olmayan 15 Temmuz yalanıdır…
Yalanlarına her gün iftira ve algı operasyonlarıyla level atlatmaktadırlar…
Oysa inandıklarını söyledikleri Efendimiz’e (asv) göre “Yalanla iman aynı kalpte barınmaz”
B ) Menfaatperestlik ;
Şahsi menfaatlerini her şeyin üstünde tutmak.
Erdoğanizm menfaatine o kadar düşkündür ki, şahsı için bütün bir ülkeyi yakıp Neron gibi karşısında lir çalarak, devasa yangını seyredebilir, menfaati için her şeyi yapabilir…
Erdoğan’ın 15 temmuz’u “Allah’ın lütfu” olarak adlandırması bunun en büyük örneğidir. Oy kaybına uğradığında Kürtler’le alakalı Barış Masası’nı yerden yere vurması, Ankara gar katliamı ve Güneydoğu Anadolu’nun yakılıp, yıkılması bir menfaat yada seçim kazanma uğruna neler yapabileceğinin göstergesidir…
Menfaat ve yalan düşüncesi o kadar kendilerinde hakimdir ki, bu hususta Makyevelizm’in Erdoğanizm’den ders okuyacağı kanaati bende uzun zamandır bir sabite haline geldi.
Halbuki İslam’da en makbul, en faideli insan “kendine değil” insanlara menfaati dokunandır…
Oysa Erdoğanizm “Rabbena ! Hep bana” türküsü okumaktadır…
C ) Hırsızlık ;
Derviş kisvesine bürünmüş bu çakal sürüsü ülkenin varını yoğunu hortumlamaktadır, hem de ne hortumlama, hortumlarını bir kere vurdukları yeri kurutana kadar söğüşlemektedirler.
Erdoğanizm’e göre hırsızlık utanılacak bir şey değildir, hatta Erdoğan’ın ifadesiyle “hırsızlık babadan oğula geçer”
Öyle bir baba düşünün, ki evladına “oğlum paraları sıfırla, dert etme ! Nasıl olsa kucağımıza oturacaklar” diye ders vermektedir…
17-25 Aralık operasyonları ve dosyalarında ortaya saçılanlar Erdoğanistlerin yaptıkları yanında sadece ve sadece devede kulaktır…
Hortumlama, yolsuzluk, devlet malından aparma Erdoğanizm’e göre “makbul” insanların özelliğidir…
D ) Mal-menal ve paraya düşkünlük ;
Sahi, siz bir yüzükle yola çıktığını söyleyen “Eğer insan zengin olamuyorsa, çalmayı bilmiyordur” diyerek insanlara nutuk atan Erdoğan’ın şu an dünyanın en zengin liderleri sıralamasında ilk üçte olduğunu biliyor musunuz ?
Ha ! Kendileri bu arada renk körüdür, her şeyi dolar yeşili olarak görür…
Bütün Erdoğanistlerin tek derdi mallarına mal, paralarına para katmaktadır…
E ) İsraf ;
Halk evine götürecek ekmek bulamazken, halkın vergilerinden apardığı parayla Erdoğanizm kaçak saraylar yaptırmakta, onlarca uçağa binmekte, binlerce koruma ve onlarca araçla gezmektedir…
Sevgili first leydiniz gittiği her ülkede bırakın mağazaları, alışveriş sokaklarını kapatmaktadır…
Hanımefendi Moğolistan’a geldikleri zaman tercüman istediler, devlet işi diye düşünerek bir tercüman temin ettik, kendilerine verdik. Ne mi yaptılar ? Oradaki en meşhur kaşmir mağazasını kapattılar ve 3 saat içerisinde 230 bin dolar harcadılar…
En iyi yaptıkları şey sizin paranızı harcamak farkında mısınız ?
F ) Cehalet ;
Diplomasız diktatör herkesi kendisi gibi istemektedir, kimse okumasın, bilmesin, sorgulamasın çünkü bu tipleri idare etmek kolaydır…
Bir de İmam Hatip falan deyip, dinlerini vesile ederek kaba softalar yetiştirirse değme keyfine gitsin…
Baksanıza Erdoğanizm neredeyse aldığı oyların tümünü eğitimsiz, kültürsüz bu kitleden almaktadır…
Unutmadan, biraz kömür, biraz makarna ile senden iyisi yok…
Ekonomi batmış, memleket bitmiş, üretim durmuş, eğitim çökmüş, dış sermaye kaçmış ne ehemmiyeti var ?
G ) Omurgasızlık ;
Önce dindarların, sonra muhafazakarların, onların da gücü bitince milliyetçilerin üzerine abanan Erdoğanizm şimdilerde Ulusalcı, Avrasyacı tiplerle halay çekmektedir…
Herhangi bir ideologya örgüsü olmayan Erdoğanistler herkesle yatağa girip, kendilerine devamlı bir payanda bularak yola devam etmektedir, eskiyip yıprananlar mı ? At kenara gitsin !
Erdoğanizmin hiçbir fikri birikim ve fikri gücü yoktur, tam olarak omurgasızdır…
Fakat acı olan odur ki şeytani bir manyetizma ile etraflarındaki grupları kendilerine kul köle yapmaktadırlar…
H ) Zulüm ;
Bu kadar rezaleti bir arada cem edebilen Erdoğanizm, bu durumu görüp kendilerine muhalefet eden herkesi ise, beynini kullanamadığından yumruklarıyla yere sermektedir…
Biat etmedin mi ? Eş, dost, akraba, kadın, kız, kızan, bebelerine kadar teröristsin…
Anadolu Halkları Erdoğanizm ve Erdoğanistlerin zulmüne benzer zulmü neredeyse hiç görmemiştir. Erdoğanizm yandaşlara cennet, muhaliflere cehennemdir…
Hasıl-ı kelam ;
Maharetleri, ilkesizlikleri saymakla bitmez, sizler de birçok şeyi saydıklarıma ekleyebilirsiniz…
İşte bütün bu kepazeliği bünyesinde toplayabilen Erdoğanizm’e ben nasıl İslam’ın güzel ismine, hiçbir şekilde istihkakı olmadan “siyasi” ifadesini eklemleyerek “Siyasal İslam” diyebilirim ?
Zaten bütün ömrüm boyunca İslam’la “siyasi” yada “siyasal” kelimesini yan yana getiremedim…
Hayır, hayır ! Bu bambaşka bir şey, İslam’la uzaktan yakından alakası olmayan bir Gulyabani…
Bir de bütün bu ilkesizlikleriyle beraber muhafazakar, devrimci, misyonu olan bir gençlik yetiştireceklermiş !?
Eyvah ki eyvah ! Yandı gülüm keten helva !
Unutmadan, size bir şey fısıldayayım ; Acizane Erdoğanizm’i Üstad’ın 5.Şua’sında görüyor ve ona göre tam karşısında, üstelik teyakkuzla, dikkatle cephe alıyorum…
@mansurturgut
@mansurturgut5