Millet İttfiak’ın adayı ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Alevi olmak suç değil. Samimi bir Müslümanım, Allah’a inanıyorum, Peygambere inanıyorum, Kur’an’a inanıyorum.” dedi.
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR TV’ye konuk oldu. Soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılacağı iddialarına “Diyanet İşleri Başkanlığı’nı CHP kurdu, neden kapatsın? Hiç kimsenin gücü Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatmaya yetmez.” diye cevap verdi. Millet İttifakı’nın ekonomik vaatlerine ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “6 partinin çok güçlü bürokratik kadroları var. Biz önce kendi düşüncemizi söylüyoruz onlar alıp test ediyorlar, hesaplamalar yapıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’a çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, “A Haber’e gidelim. İstiyorlarsa tek geleyim, ona da razıyım. Otururuz konuşuruz biz düşman değiliz. Sonuçta bu ülkenin çıkarı için mücadele ediyoruz.” diye konuştu. Seçimleri kazanmaları halinde sokağa çıkılmaması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ben bütün vatandaşların sükunetle olayı izlemelerini istedim ve bunu her seferinde de dillendirdim. Çünkü kaybedeceğini anlayan bir iktidar gitmemek için devletin bazı unsurlarını kullanarak olayı sabote edebilir. Bu konuda da bütün vatandaşlarımıza, partililerimize uyarı yaptık. Ne yaparlarsa yapsınlar bekleyeceksiniz, nasıl olsa bu seçimi biz alacağız.” şeklinde konuştu.Sosyal medya hesabından geçtiğimiz günlerde ‘Alevi’ başlıklı video yayınlayan Kılıçdaroğlu, “Alevi olmak suç değil. Samimi bir Müslümanım, Allah’a inanıyorum, Peygambere inanıyorum, Kur’an’a inanıyorum.” ifadelerini kullandı.Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle;”Diyanet İşleri Başkanlığı’nı CHP kurdu, neden kapatsın? İlk imam hatip okullarını açan da CHP, niye kapatsın? Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkenin temel kurumlarından birisi. Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla Genelkurmay Başkanlığı’nı kurmak için aynı gün iki ayrı kanunu çıkarmıştır. Hiç kimsenin gücü Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatmaya yetmez.
“KAYBEDECEĞİNİ ANLAYAN İKTİDAR SEÇİMİ SABOTE EDEBİLİR”
Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmiyoruz. İstanbul seçimlerinde bu çok net bir şekilde ortaya çıktı. Başka bir yerden talimat alıp karar veren bir otoriteye güvenme şansınız yok. Her bir sandıkta mutlaka bizim bir temsilcimizin olması lazım. Bunun için bir buçuk yıldır çalışıyoruz. Seçim gecesi sandıklar açıldıktan sonra oradaki temsilcimiz asla dışarı çıkmayacak. Sayımlar yapılacak, tutanaklar imzalandıktan sonra cep telefonuyla fotoğrafını çekip genel merkeze gönderecek. Seçim gecesi de her gelen bilgiyi süratli bir şekilde değerlendireceğiz. Onunla ilgili de bütün teknik altyapı oluşturuldu. Dışarıdan hackerların saldırılarına karşı da bütün güvenlik önlemleri alındı. Hem içeride hem dışarıda pek çok güvenliği sağlayacak mekanizmalar kuruldu. Ben bütün vatandaşların sükunetle olayı izlemelerini istedim ve bunu her seferinde de dillendirdim. Çünkü kaybedeceğini anlayan bir iktidar gitmemek için devletin bazı unsurlarını kullanarak olayı sabote edebilir. Bu konuda da bütün vatandaşlarımıza, partililerimize uyarı yaptık. Ne yaparlarsa yapsınlar bekleyeceksiniz, nasıl olsa bu seçimi biz alacağız.
Tabii seçim sonucu ortaya çıktıktan sonra önümüzde ciddi bir risk var. Kazanmanın belli olmasından sonra mazbatanın alınması arasındaki sürede dolar ne olacak? Şu anda altın satarak vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar çünkü dolar da kalmadı. O 10 günlük süre içerisinde bundan vazgeçip ne yaparlarsa yapsınlar deyip, ekonomiyi tümüyle boş bırakabilirler. O konu üzerinde de bizim ekonomi kurmayları ayrıca çalışıyor.
“İLETİŞİM BAŞKANLIĞI’NDAN BİR GRUP, YURT DIŞINDAKİ BAZI HACKER GRUPLARIYLA ANLAŞMIŞ”
İletişim Başkanlığı’ndan bir grup, yurt dışındaki bazı hacker gruplarıyla anlaşma yapmış. Paraları Bitcoin olarak gönderildi diye bize bir duyum geldi. Bunu birkaç kanaldan kontrol ettik, doğru çıktı. Ben isimleri de verdim. Hangi trollerin hazırladıklarını da biz biliyoruz. Yurt dışından troller tuttular. Dünyanın parasını ödüyorlar.Belediyedeki görevli arkadaşlarıma “Bulunduğunuz beldede cami, cemevi, kilise, havra ne varsa buraların tamamı tertemiz olacak” dedim. İnsanlar gidecek orada Allah’a dua edecek. Alevilik kapalı kapılar ardında sanki kötü bir şeymiş gibi anlatılıyor ve insanlar bundan ötürü suçlanıyor. Alevi olmak suç değil. Samimi bir Müslümanım, Allah’a inanıyorum, Peygambere inanıyorum, Kur’an’a inanıyorum. Ben de çıktım dedim ki ben böyle birisiyim, samimi bir Müslümanım. Haram yemedim, kul hakkı yemedim.
“VERGİLER NEREYE GİDİYOR, BU SORULMUYOR”
Geçmişte başörtüsüyle ilgili bizim karnemiz kırıktı. Sana ne kardeşim başörtüsünden? Takar veya takmaz. İşi var mıdır, gücü var mıdır, sorunu var mıdır? Siyasetçinin meselesi onun sorununu çözmektir. Onun kılık kıyafetiyle niye uğraşıyorsun? Bunu da aştık çok şükür. 85 milyon vergi ödüyor. Bu vergiler nereye gidiyor bu sorulmuyor. Bu sorulmadığı için demokrasi gelişmiyor. Bu sorulabilse demokrasi gelişecek. Bizim ortak mutabakat metnine ulusal vergi konseyi kurma kararı aldık. Devletin topladığı vergilerin nerelere harcandığını raporlayacak ve o rapor Resmi Gazete’de yayınlanacak.
“HDP’NİN TERÖRLE BİR BAĞLANTISI VARSA BULSUNLAR”
Terör bir insanlık suçudur. Teröre karşı hepimizin ortak hareket etmesi lazım. Bir siyasetçinin birisini terörist diye suçlaması kadar yanlış bir şey yok. Bu ülkenin polisi var, Milli İstihbarat Teşkilatı var, adliyeleri var. Şimdi HDP’yi terör örgütü olarak tanımlıyorlar ama HDP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yönetiyor. Şimdi biz terörist mi yönetiyor diyeceğiz? Biz PKK demediğimiz için de suçlanıyoruz. Devletin geleneklerini biliriz. Milli Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı kendi internet sitesinde ‘bölücü terör örgütü’ der. Terör örgütlerinin adını telaffuz etmez. Çünkü o onun reklamı olur. Biz de devletin bu geleneğine saygı duyuyoruz. Ona ‘bölücü terör örgütü’ diyoruz. PKK’nın terör örgütü olduğunu bütün dünya biliyor. Hangi akıl mantıkla bizi suçluyorlar ben anlamadım. Terör örgütünün saldırısına uğrayan benim. Kendi evladını askere gönderen benim. Ama biz terörist ya da o gruptan sayılıyoruz. Varsa HDP’nin terörle bir bağlantısı, bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı var. Gitsinler bulsunlar, yakalasınlar.
“SÜLEYMAN SOYLU DEVLETİ BİLMİYOR VE TANIMIYOR”
Vergi almayalım diye kanun çıkardılar. Gelecek olan kirli paradan, kara paradan vergi alınmaz, kovuşturma açılmaz diye. Para uyuşturucu parası da olabilir, insan kaçakçılığı da olabilir. Süleyman Soylu devleti bilmiyor ve tanımıyor. Vergi usul kanununda çok açık yüküm var; bir gelirin yasayla yasaklanmış olması onun vergilendirilmesine engel değildir diye. Adamın dünya parası var ama hiçbir ülkeye götüremiyor, Türkiye açıyor kapılarını. O yüzden Türkiye’yi gri listeye aldılar. OECD ülkesiyiz ama gri listedeyiz.
“CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATLARI NİYE MAL VARLIKLARINI AÇIKLAMIYOR?”
Devlet kin ve öfkeyle yönetilmez. 16 Temmuz’da Meclis’te de söyledim. Parası olan ve 17-25 Aralık’tan sonra gidip Fethullah Gülen’i ziyaret edenlere hiçbir şey olmadı. Bu kişilere mahkemeler dava bile açmadı. Ama Bank Asya’nın önünden geçen adamı yakalayıp içeri attılar. 16 Temmuz’da Saray’a gittim. “Köprünün başında askerin boynunu bıçakla kestiler ve bunu gösterdiler. Ben bunların yargılanmasını istiyorum, cezayı devlet verir.” dedim. “Tamam” dediler. Sonra Kanun Hükmünde Kararname çıkarıp “bunlar yargılanamaz” dediler. Cumhurbaşkanı’nın avukatları niye mal varlıklarını açıklamıyor?