CEZAEVİNDEKİ BEBEKLERE 44 DERE SICAKLIKTA ÇEKTİLEN ACILARI UNUTAMIYORUM
Belgeselin ilk bölümünde Kürt Sanatçı Hozan Canê, şarkı söylediği için Türkiye’de tutuklandı, iki buçuk yıl hapiste kaldı. İşkence gören ve etrafında yaşanan acılara tanıklık eden Canê, cezaevindeki bebekli kadınların yaşadığı zulümleri anlattı. Yaz sıcağında bebekleri yıkamak, bez ve maması verilmediği için acı çeken bebeklerin ağlama seslerini hala unutmadığını belirten Cane; “ Kendimi o mazlumların sesine se olmak ve mağduriyetlerini anlatmaya adadım ”dedi.
CEZAEVİNDE YANIK TALAŞLA ŞARKI SÖZLERİNİ YAZDIM, KUŞ SAZ ÇALARKEN PENCEREYE GELİR RİTİM TUTARDI:
Tenkil Müzesi belgeselinde ilk kez duyacağınız açıklama yapan Hozan Canê’nin hapishane duvarına yazdığı şarkı ve yürek burkan hikayesini anlattığı belgesel, Gazeteci Bedrettin Uğur’un yönettiği 4K formatındaki belgesel, röportaj, çekim mekânı ve samimi anlatımı ile dikkat çekiyor.Cezaevinde askerlerin koğuşu basarak, kalem ve kitaplarını yaktığını belirten Cane, bestelediği ‘zindan aslanların yuvasıdır’ şarkısının sözlerinin hikayesini şöyle anlattı: ” Cezaevinde askerler koğuşumuzu basarak, kalem ve kitaplarımı yakmıştı. Aklıma gelen o sözleri yazmam gerekiyordu. Ama kalem yoktu. Bu şarkımın sözlerini, kuş yuvasından aldığım yanık talaş parçasıyla duvara yazdım. İşte ‘Zindanlar aslanların yuvasıdır’ şarkımın sözlerini böyle yazdım. Çünkü korkaklar ve çakallar aslanları böyle yerlerde, zindanlarda bağlarlar. Çok ilginçtir, cezaevinde saz çalarken, o kuş pencereye gelir, gagasıyla bana ritim tutardı. Frankfurt’taki hapishaneyi ilk girdiğimde tansiyonum yükseldi. Ama inanın Türkiye’deki cezaevlerinde gördüklerim ve yaşadıklarım buradan daha korkunçtu. “dedi.
CEZAEVLERİNDE YENİ DOĞAN BEBEKLERİN ACILARINI VE İŞKENCELERİ GÖRDÜM:
Cezaevlerinde yaşanan sistematik işkencelere bizzat şahit olan ve kendisi de cezaevinde işkence ağır işkence gören Kürt sanatçı Hozan Cane, Tenkil Müzesi’nden annelere seslendi.Cezaevlerindeki çocuklara, kadınlara ve siyasi tutsaklara yapılan işkenceleri dünya kamuoyuna duyurmak için elinde geleceğini yapacağını söyleyen Hozan Cane, ‘‘Elimden geldiğince onların sesine ses olacağım. Onların sesini dünyaya duyuracağım. Siz de bizim sesimiz olun, bizim sesimizi farklı kesimlere ulaştırın’’ dedi.Cane şu ifadeleri kullandı:
‘‘Her anneye dokunmak lazım, acaba senin evladının başına böyle bir şey gelseydi ne hissederdin? Sen de bir kadınsın, kaldığın küçücük bir hücreyi her gece askerler bassa sana işkence yapsa ne hissedersin? Bunu kadınlara, annelere, babalara anlatmak lazım. Ben çok masum insanın yargılandığını orada gördüm. Yeni doğan bebeklerin acılarını gördüm. Tek başıma hücrede gece saat 02.00-03.00’te yürüdüğünü, nasıl kapı açtığını nasıl içeri geldiğini gördüm. Her türlü işkencenin çeşidini gördüm. Bu belgesel yoluyla annelerin yüreğine dokunsun istiyorum. Benden sonra şu an orada kalan insanları kurtarsınlar.’’
20 FARKLI ÜLKEDEN 3 BİNE YAKIN ZİYARETÇİ ZULME TANIKLIK ETTİ:
Öte Frankfurt şehrindeki tarihi hapishane olan ve Gestapo’nun karanlık tarihine tanıklık eden Klapperfeld hapishanesinde, “TENKİL FELAKETİ: HATIRLAMAK. YÜZLEŞMEK. İYİLEŞMEK.” başlığı ile 20 gün boyunca sergi açan Tenkil Müzesi’nin, “Belgesellerle Tenkil Felaketi” adı altında belgeseller serisinin ilk gösterimi başladı. 20 farklı ülkeden 3 bine yakın ziyaretçi ve 3 yüze yakın Türkiye kökenli olmayan misafirin ziyaret ettiği sergide, ayrıca 12 uzman konuşmacının katıldığı 4 panel gerçekleştirilmişti.
Tenkil Müzesi bu sergisiyle ziyaretçilerine Türkiye’de yaşanananlarla ilgili doğru bir şahitlik ve yüzleşme imkanı sunarken, yönetmen Bedrettin Uğur da “Belgesellerle Tenkil Felaketi” serisi için bir dizi çekim gerçekleştirdi. Titiz bir çalışmanın ürünü olan bu belgesel serisinin ilki bugün izleyicilerle buluşacak.
Belgesel dizisinin ilk üç bölümünde; üç cesur kadının gözünden Tenkil’in karanlıklarının çocukları dahi nasıl etkilediği anlatılırken Tenkil Felaketi’nden etkilenen üç kadının mücadeleleri de kayıt altına alınıyor. ZAMAN-Avustralya