• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Manşet

Söz Vermiştik

Mayıs 25, 2025
in Manşet, YAZARLAR
6
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

Samanyoluhaber.com yazarlarından Harun Tokak, 15 Temmuz sonrası 4 kadının yaşadığı acı dolu hikayeleri konu edinen ‘Söz Vermiştik’ isimli kitabı köşesine taşıdı. Ayrıca, Harun Tokak’ın köşe yazısı ilk kez Hizmetten’in Youtube kanalında video formatında yayınlandı.

Sık sık sayfasına bakıyorum Süreyya yayınlarının.
En karanlık gecede karların arasından başını çıkaran kardelenler gibi çok güzel kitaplar yayınlanıyor.
O yayınlar baharı zorluyor.
Son yayınlanan kitaplardan birinin adı dikkatimi çekiyor.
“Söz Vermiştik.”
Bahar şırıltılarını andıran sesiyle kendisini yakından tanıdığımız Yazar Zeyneb Kamez Kaya hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden acıklı dört yaşanmış hikâyeyi kaleme almış.
 Anadolu türküleri gibi…
Kocasını ve evladını kara toprağa veren Sevgi Karyağdı, iki evladını Ege’nin derin sularında bırakan Gonca Kara, Kara Kıta’nın kara bahtına umut olan Dr. Umut ve yüreğindeki cesaretiyle 15 Temmuz cehenneminden önce kocasını ve çocuklarını, sonra da kendini kurtarmayı başaran Hale Gülen…
Hale Gülen’in cesareti ve azmi karşısında halden hale giriyorum.
Dr. Umut’un anlattıklarıyla içimde umut çiçekleri açıyor.
Gonca Kara adını görünce bağrımda fırtınalar kopuyor.
 “Bu nasıl bir imtihandır Ya Rabbi!”
Sevgi Karyağdı’yla hayalim yıllar öncesine gidiyor.
O yaz rüyaları gibi geceye…
Bu dört kahraman kadın gibi binlerce Anadolu ece ve erkeğinin ilmek ilmek örgülediği
, içinde binlerce yaşanmışlığın, yüz binlerce zorluğun, milyonlarca damla terin hikâyesini barındıran geceye…
Başta onları yetiştiren öğretmenler olmak üzere insanlar o kadar mutluydular ki…
Rengârenk ışıkların altında bir yıldız harmanı gibiydiler.
İnsanlar uyanıktı ama gurbetteki dev salon, en güzel yaz rüyalarının görüldüğü bir bahar bahçesi gibiydi.
İnce, zarif bir kız çocuğu sahnede elif gibi dimdik durarak büyük bir kalabalığa “Gözlerini al yerden” şarkısını söylüyordu;
Anadolu insanı, o sessiz ve derin Türkiye, belki de ilk defa elle tutulur, gözle görülür evrensel bir başarının hazzını yaşıyordu.
Bir gurbet akşamında dünyaya yayılan şarkılar, türküler; gönüllerin sığlığında yükselmiş önyargı duvarlarını yerle bir ediyordu.
Gurbette bir yaz akşamında izlediğim o Türkçe Olimpiyatları, bizim dinlemekten yorulduğumuz bir hikâyeyi, yazmaktan yorulmayanların çok basit bir görüntüsüydü.
Erzurumlu bir Hocaefendi’nin çocukluğundan beri hayal ettiklerinin hakikate evrilmesiydi.
Ahmet Yesevi’nin ocaktan aldığı közlü odunu Anadolu’ya doğru fırlatıp “Bu ışığı izleyin!” buyruğunu, Hocaefendi bin yıl sonra 1989’da Süleymaniye kürsüsünden haykırmıştı.
“Asya’ya koşun, oraları okullarla donatın! Ve ışığınızı siyah beyaz ayırmadan yayın.
Bin yıl önce Yesevi dervişleri Anadolu’yu ve Rumeli’yi vatan yaparken ışık oldu, yol gösterdiler, yol açtılar.
Şimdi sıra sizde…”

Anadolu insanı o çağrıya kulak verdi.
Gittiler.
On binlerce Anadolu insanı gitti.
Binlerce eğitim kurumu kurdular.
O gidenlerden biri de Sevgi Abla’ydı.
Sevgi Karyağdı.
O gün o da oradaydı.
Adını çok duyduğum bu destansı kahraman kadını ilk defa görüyordum.
O, kocasını, evladını bir tohum gibi kara toprağın bağrına bırakmış, hapis yatmış, nice büyük imtihanları başarı ile vermiş bir kahramandı.
Yüreğinin bahçesinde büyüttüğü sevgi çiçeklerinin üzerine günlerce, aylarca, yıllarca keder karları yağmış kahraman bir kadındı.
Üzerinde koyu lacivert bir elbise, başında mavi tonların ağırlıkta olduğu başörtüsü ile sanki bulutların üzerinden konuşuyordu:
“Kimi siyah, kimi sarı, kimi beyaz dünya çocukları. Hepsi şarkılar söylüyor, hepsi zeybek oynuyor. Vicdanınıza bir sorun bu çektiklerimize değmez mi? Vallahi bin canım olsa bu uğurda gözümü kırpmadan veririm.”
Bu ne yiğitlik, bu ne kahramanlıktı!
Kim ne derse desin, dün olduğu gibi bugün de bu sürecin kahramanları kadınlar oldu.
Hazreti Nesibeler gibi, Afra Hatunlar gibi, erkeklerin umudunun tükendiği yerde onların umutları parladı.
Yüreklerini kandil yaparak karanlıkların üzerine üzerine yürüdüler. Sadece Saadet Asrı kadınlarına has sandığımız kahramanlıklarla destanlaştılar.
“Vazife var.” dendiğinde yeri geldi, Asya bozkırlarına, Sibirya buzullarına, Afrika çöllerine koştular. Yeri geldi, hapishanelerde evlatlarına, sevdiklerine hasret gün saydılar. Yeri geldi, kapı kapı dolaşarak muhtaç arkadaşlarına yardım ulaştırdılar. Ağlayanlara mendil oldular. İnleyenlerin ıstırabını dinlediler. Karanlık evlere ışık oldular.
Yeri geldi, doğdukları toprakları bırakarak, yaşlı anne babasına veda ederek, Survivor yarışmacıları gibi çamurların içinde bata çıka, yırtık ayakkabılarla yürüyerek, delik botlarla Meriç’in, Ege’nin azgın sularını geçtiler.
Tel örgülerin, dikenli tellerin, silah seslerinin, karanlıkta ansızın yanan projektörlerin, “Gidin, buralara gelmeyin!” diye haykırmasına rağmen aldırış etmeden gurbetin üstüne üstüne yürüdüler.
Kimi geçti o derin suları, kimi geçemedi.
Kimi, kitabın kahramanlarından Gonca Kara gibi en sevdiklerini bıraktı o derin ve karanlık sulara.
Bahar şırıltıları gibi güzel sesiyle evlerimize devamlı misafir olan Yazar Zeyneb Kaya, elinizdeki bu kitapla kültür dünyamıza yeni bir hizmet sunuyor.
Dün dört nala atlarıyla karanlığı kovalayıp yolun nereye varacağını düşünmeden gecenin en karanlığında yollara düşen, kara-buza aldırmadan sadece ilk adımları atan, Asya bozkırlarına, Afrika çöllerine umutla, özlemle, hasretle koşan ama hepsinden önemlisi dayanılmaz bir sabırla özgürlük gününü bekleyen mazlum milletlerin ufuklarına fecir parıltısı gibi doğan,
kendi ülkelerinde hem de sevdikleri tarafından dışlanan, bu cezayı hak etmediği için isyan eden, boyun eğmeyen, hasretlerini, özlemlerini, hatıralarını merdiven yaparak yeni ufuklara yürüyen dört kadın kahramanı anlatıyor.

Kocasını ve evladını kara toprağa veren Sevgi Karyağdı, iki evladını Ege’nin derin sularında bırakan Gonca Kara, Kara Kıta’nın kara bahtına umut olan Dr. Umut ve yüreğindeki cesaretiyle 15 Temmuz cehenneminden önce kocasını ve çocuklarını, sonra da kendini kurtarmayı başaran Hale Gülen…
Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden acıklı dört yaşanmışlık hikâyesi.
Anadolu türküleri gibi.
Onlar ülkelerinden çıkmak zorunda kaldıklarında ellerinde avuçlarında hiçbir şeyleri kalmamıştır.
Lakin yürekleri doludur.
O tertemiz yüreklerde sevgi vardır, şefkat vardır, merhamet vardır ve biraz da “gurbet illerde lazım olur” düşüncesiyle memleket kokusu vardır.
Kahramanlarımızın hatıraları, sadece geçmişte kalmadı; bugün de bizlere ilham vermeye devam ediyor.
Onların mücadeleleri, umudun asla sönmeyeceğinin kanıtıdır.
Gelecek nesillere bırakacakları miras, sadece yaşanmış hikayeleri değil, aynı zamanda bir direniş hikayesidir.
Bu hikayeleri anlatmaya ihtiyaçları yoktur. Onlar zaten hikayelerin kahramanlarıdır.
Lakin “Söz vermişlerdir.”
Gittikleri yerlerde “piyon” olmayacaklardır.
Söz vermişlerdir.
Umut olacaklardır, “rol model abla” olacaklardır.
Gelecek nesiller tarafından bunlar “bilinsin” istemişlerdir.
Bu dört kahraman kadının öyküsü, Anadolu’nun ruhunu ve kadının gücünü temsil ediyor.
Onlar, yalnızca kendi hikayelerini değil, tüm mazlumların hikayesini seslendiriyorlar.
Zorluklara rağmen, her biri yeni bir başlangıç için cesaretle yola çıkacaklarına, özgürlüğün ve umudun simgesi olacaklarına söz vermişlerdir.
Söz vermişlerdir, gece ne kadar kararırsa kararsın Süreyya yıldızı gibi hep ışık olacaklarına.shaber3.com

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Avustralya Başbakanı Albanese Eylül’de Filistin’i devlet olarak tanıyacağını açıkladı

Sahte pasaportla tıp ve hukuka girmişler

İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteci: Parçalanan çocuk bedenleri bile vicdanlarını harekete geçiremedi

Tags: 15 temmuzCezaeviErdoğan rejimiHarun TokakHİZMET HAREKETİHizmetten.comİşkenceSöz VermiştikSüreyya Yayınlarızulüm
PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

‘Kurgu Darbesi’ gecesinde evlat acısı yaşayan şehit Üsteğmen Annesi: Kızım, damadım, oğlum ihraç edildi, küçük oğlum da köprüde öldürüldü

SONRAKİ HABER

CHP’li milletvekilleri Boğaz Köprüsü’ne ‘İmamoğlu’na özgürlük’ pankartı astı

BENZER HABERLER

Başbakan Albanese’nin iddialarına İran’dan tepki
Avustralya

Avustralya Başbakanı Albanese Eylül’de Filistin’i devlet olarak tanıyacağını açıkladı

Ağustos 11, 2025
Gündem

Sahte pasaportla tıp ve hukuka girmişler

Ağustos 11, 2025
İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteci: Parçalanan çocuk bedenleri bile vicdanlarını harekete geçiremedi
Dış Haberler

İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteci: Parçalanan çocuk bedenleri bile vicdanlarını harekete geçiremedi

Ağustos 11, 2025
Sırlı zarf!
Manşet

Makul yol…

Ağustos 11, 2025
İsrail, El Cezire’nin çadırını kasıtlı hedef aldı: 5 gazeteci öldürüldü
AVRUPA

İsrail, El Cezire’nin çadırını kasıtlı hedef aldı: 5 gazeteci öldürüldü

Ağustos 11, 2025
Cezaevinden doğumhaneye: 9 aylık hamile Merve Zayım hala tutsak
Gündem

Cezaevinden doğumhaneye: 9 aylık hamile Merve Zayım hala tutsak

Ağustos 11, 2025
    • All
    • Manşet
    Başbakan Albanese’nin iddialarına İran’dan tepki
    Avustralya

    Avustralya Başbakanı Albanese Eylül’de Filistin’i devlet olarak tanıyacağını açıkladı

    by adminzaman
    Ağustos 11, 2025
    0

      Avustralya Federal Başbakanı Anthony Albanese, Eylül ayında Filistin Devleti’ni resmen tanıyacağını açıklayarak;“İsrailliler ve Filistinliler kendi devletlerine sahip olmadıkça barış...

    Sahte pasaportla tıp ve hukuka girmişler

    Ağustos 11, 2025
    İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteci: Parçalanan çocuk bedenleri bile vicdanlarını harekete geçiremedi

    İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteci: Parçalanan çocuk bedenleri bile vicdanlarını harekete geçiremedi

    Ağustos 11, 2025
    Sırlı zarf!

    Makul yol…

    Ağustos 11, 2025
    İsrail, El Cezire’nin çadırını kasıtlı hedef aldı: 5 gazeteci öldürüldü

    İsrail, El Cezire’nin çadırını kasıtlı hedef aldı: 5 gazeteci öldürüldü

    Ağustos 11, 2025
    Cezaevinden doğumhaneye: 9 aylık hamile Merve Zayım hala tutsak

    Cezaevinden doğumhaneye: 9 aylık hamile Merve Zayım hala tutsak

    Ağustos 11, 2025

    İLETİŞİM

    info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

    Sydney Ofisi telefonu

    +61 02 96496006

    27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

    AVUSTRALYA REHBERİ

     

      • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
      • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
      • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
      • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER

    Welcome Back!

    Login to your account below

    Forgotten Password?

    Retrieve your password

    Please enter your username or email address to reset your password.

    Log In

    Add New Playlist

    No Result
    View All Result
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER
      • UZAK DOĞU
      • AVRASYA
      • AVRUPA
      • AMERİKA
      • AİLEM
      • TEKNOLOJİ
      • KONUK YORUM