Halis hidayet kaynağı olan Kur’an, insanlığın dünya ve ahirette mutluluğunu sağlamak, huzur ve güven ortamını temin etmek için hükmü kıyamete kadar devam edecek olan Allah (cc) kelamıdır.
“Akla kapıyı açıp, insan iradesini elinden almayan” Allah (cc) yarattığı kullarını en iyi bilen olarak Mü’min, Münafık ve Kafir olarak sıfatlarıyla tanıtıyor ve şu fani dünyada ebedi hayatları adına onları imtihana tabi tutuyor. Gerçekten erkan-ı imaniye ve islamiyeye gönülden bağlı olan hakiki mü’minlerin vasıflarını, Kur’an ifadesiyle aktarılması en doğru beyan olacaktır.
İşte Bakara suresi 177. ayette “…Gerçek iyilik; Allah’a Ahirete, Meleklere, Kitaplara ve Peygamberlere iman eden, sevdiği malını Allah’ı hoşnut etmek için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, isteyenlere ve boyunduruk altında bulunup hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren, namazı hakkıyla ifa edip zekatı veren, sözleştiği zaman sözünde duran, hele hele sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddeti esnasında sabreden kimselerin davranışlarıdır. İşte onlardır Allah’ı sayıp günahlardan korunan takvalılar!”
Nisa suresi 135. ayette; “Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
Maide suresi 8 ve 9. ayetlerde; “Ey iman edenler! Haktan yana olup vargücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”
“Allah iman edip makbul ve güzel işler yapanları affedip kendilerine büyük mükâfat vermeyi vâd etmiştir.”
En’am suresi 82. ayette; “İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.”
Enfal suresi 2-3-4-73 ve 74.ayetlerde; “Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar.”
“Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasib ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar.”
“İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rab’lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır.”
“Dini inkâr edenler birbirlerine sahip çıkarlar. Eğer siz birbirinize yardımcı olmazsanız, dünyada fitne kopar, müthiş bir bozukluk, bir fesat ortaya çıkar. “
“İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenlerle onlara kucak açıp yardım eden Ensar var ya, İşte gerçek müminler bunlardır. Bunlara bir mağfiret, pek değerli bir nasip vardır.”
Ra’d suresi 29. ayette “Ne mutlu iman edip de makbul ve güzel işler yapanlara! Eninde sonunda dönüp gidilecek güzel yurt onların olacak”.
Nahl suresi 97. ayette “Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak güzel işler yaparsa, elbette ona güzel bir hayat yaşatacak ve onları işledikleri en güzel işleri esas alarak ödüllendirecek, kötülüklerini bağışlayacağız.”
İsra suresi 19.ayette “Kim de âhireti ister ve ona lâyık bir biçimde mümin olarak gayret gösterirse, işte bunların çalışmaları makbul olur.”
Kehf suresi 30. ayette “İman edip güzel ve yararlı işler yapanlara gelince, şu bir gerçek ki Biz güzel iş yapanların işlerini asla zayi etmeyiz.”
Hac suresi 35. ayette “Onlar ki; yanlarında Allah anıldığında kalpleri saygı ile ürperir. Başlarına gelen dertlere sabrederler. Namazlarını hakkıyla ifa eder, Allah’ın kendilerine nasib ettiği nimetlerden, O’nun rızasında harcayıp dururlar. “
Furkan suresi 63 ve 75-76. ayetlerinde;
“Rahman’ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa “Selâmetle!” derler.”
“İşte onlara, hak yolda sabır ve sebat göstermelerine karşılık, kendilerine cennetin üstün sarayları verilecek. Oraya selâmla, hürmetle buyur edileceklerdir. Hem de devamlı kalmak üzere oraya gireceklerdir. Orası ne güzel varış yeri, ne güzel bir yerleşim yeridir!” buyurmakta gerçek mü’min kimliğini bu ve benzer daha birçok ayetlerde anlatmaktadır.