AYM, 8 yaşındaki çocuğu darp eden polisin mahkum edildiği cezayı yetersiz bularak hak ihlali kararı verdi. Mahkeme, kararın bu tür fiillere eğilimi olan görevlileri cesaretlendirebileceğini belirtti.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Mersin’de 8 yaşındaki çocuğun polis merkezinde darp edilmesini “eziyet” olarak nitelendirerek ihlal kararı verdi. Mağdur çocuğa 100 bin TL manevi tazminat verilmesine hükmeden AYM, sanık polisin 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının benzer kamu görevlilerini cesaretlendirebileceği uyarısında bulundu. Mahkeme, bu nedenle polis hakkındaki davanın yeniden görülmesine karar verdi. Davaya konu olan olay, Mersin’de 2015 yılında yaşandı.
Dava dosyasında neler var?
Dosyada yer alan bilgilere göre Mersin İl Emniyet Müdürlüğü, 2005 yılında ilköğretim çağındaki çocukların bilgisayar ve internet gereksinimlerini karşılamak ve ödevlerimi yapmalarını sağlamak için Siteler Polis Merkezi’ndeki bilgisayar ve çalışma salonlarını tahsis etti. 11 Eylül 2013 tarihinde ders çalışmak için polis merkezine gelen 2005 doğumlu D.Ö. ise iddiaya göre bir çocukla kavga etti. Bu sırada karakoldaki polis memurlarından O.D. yanına geldiği D.Ö’yi tekme atarak darp etti. Çocuk ise polise küfür ederek karşılık verdi.
İddianameye göre, polis O.D, kovalamaca sonucunda yakaladığı D.Ö’yü darp etmeyi sürdürdü. Araya bir polis memurunun girmesine rağmen D.Ö’yü ekip otosuna bindiren polis, burada da çocuğa darp etmeye devam etti. Çocuk daha sonra polis merkezinin mutfak kısmına götürülerek eli yüzü yıkandı. Yüzüne burada buz tutuldu. Öfkesi dinmeyen O.D. mutfağa gelerek ağlayan çocuğa yine darp etti. Daha sonra bir zırhlı aracın içerisinde mağdur D.Ö’yü koyarak bilmediği bir yere götüren O.D. çocuğu araç içerisinde yaklaşık 2 saat bekletti. Daha sonra tekrar polis merkezine getirdi.
Çocuğun arkadaşının haber vermesi üzerine anne K.Ö. da karakola gelerek oğlunu almak istedi. Ancak polis O.D.’nin anneye de hakaret ettiği iddianameye yansıdı. Mutfakta çocuğunun vücudunda darp izleri gören anne K.Ö.’ye oğlu teslim edilmedi. İddianameye göre bunun üzerine anne eve dönerken çocuk iki saat sonra evine gönderildi. Savcılığa suç duyurusunda bulunan anne K.Ö, çocuğun eve geldikten sonra ateş, kusma ve baş ağrısı şikâyetleri olduğunu, bu nedenle oğlunun 10 gün hastanede yattığını bildirdi.
Soruşturma başlatan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Mersin Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden alınan adli muayene raporu da darp izlerini teyit etti. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın hazırladığı raporda, çocukta “fiziksel istismar olayına bağlı kronik travma sonrası stres bozukluğu geliştiği ve ruh sağlığının bozulduğu, fiziksel yaraların ise basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyeceği” bildirildi.
Kamera görüntüleri silinmiş
Savcı gözetiminde yapılan keşif sırasında çocuk, kendisinin darp edildiği “Çay Ocağı” yazan odayı gösterdi. Kamera görüntülerini araştıran savcı, kayıtların silindiğini tespit etti. Savcının gözaltına aldırdığı polis O.D’nin tutuklanması istemi ise Mersin 9. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildi. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sonucunda polis O.D. hakkında işkence suçundan, olayı gören ancak tutanak hazırlamayan 3 polis hakkında ise kamu görevlisinin suçu bildirmemesinden dava açtı.
Ancak Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda sanık O.D’ye işkence suçundan değil, kasten yaralama suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası vererek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Mahkeme, diğer üç polisi ise kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan 7 ay 15 gün hapisle cezalandırdı, yine HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı verildi. Kararın kesinleşmesi üzerine D.Ö’nün ailesi davayı AYM’ye taşıdı.
AYM kararının gerekçesi ne?
AYM de yaptığı değerlendirme sonucunda mağdur çocuğaun anayasada güvence altına alınan eziyet yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti. Kararın bir örneğinin eziyet yasağı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine hükmeden AYM, mağdur çocuk D.Ö’ye net 100 bin TL manevi tazminat da ödenmesini kararlaştırdı.
Kararın gerekçesinde, sanık hakkında HAGB kararı verilmesine ilişkin “Maruz kaldığı kötü muamele nedeniyle başvurucu açısından giderim sağlanabilecek caydırıcı bir yaptırıma hükmedilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda başvurucunun mağdur sıfatının ortadan kalktığından bahsedilmeyecektir” denildi.
Kötü muamele faili O.D’ye verilen HAGB kararının deneme süresi içinde suç işlememesi halinde bu cezanın vaki olmamış sayılarak adli ve memuriyet siciline yansımayacağı belirtilen kararda, “Verilen bu karar cezanın infazının ertelenmesinden daha güçlü bir etkiye sahiptir ve sanığın cezadan muaf tutulması ile sonuçlanmaktadır. Ulaşılan bu sonucunda bu tür olaylara karışan kamu görevlilerine hoşgörü ile yaklaşıldığı izlemini uyandırdığı ve bu tür fiillere eğilimi olan görevlileri cesaretlendirebileceği gibi bireylerin bu kapsamda devlete ve adalet mekanizmalarına olan güvenlerini de zedeleyeceği açıktır” değerlendirmesi yapıldı.
AYM: Tutuklama şart değil
Ancak AYM, mağdurun polisin tutuklanmamasına yönelik eleştiriye karşılık kötü muamele soruşturmalarında faillerin tutuklanmalarını zorunlu kılan bir düzenleme bulunmadığını savundu. Tutuksuz yargılamanın tanık beyanlarına tesir ettiği iddiasını varsayımdan öteye taşıyan bir olgu ortaya konulmadığı öne sürülen kararda, “Ceza yargılamasındaki koruma tedbirlerinden olan tutuklamanın etkili soruşturma yükümlülüğüyle doğrudan bir irtibatı bulunmamaktadır” denildi.
Kararda, insan hakları bağlamında kötü muamele oluşturduğu kabul edilen eylemin ceza hukukunda hangi suçu oluşturduğunun AYM’nin doğrudan ilgi alanına da girmediği savunuldu.