15 Temmuz’da eşini ve oğlunu kaybeden Nihal Olçok, “Bana bir şey olursa açılacak iki mektup var. Benim ve çocuklarımın can güvenliği onlar. Ama onlar anlatılacak şeyler değil” dedi. Olçok, AKP reklamcısı eşi Erol Olçok’un telefonla köprüye yönlendirildiğini de kaydetti.
15 Temmuz darbe girişiminde eski eşi Erol Olçok ile oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı, dikkat çekici açıklamalarda bulundu.Olçok, kendisine bir şey olması halinde, her şeyi anlattığı iki mektup bıraktığını söyledi. Olçok, “Mektuplar benim ve çocuklarımın can güvenliği” ifadesini kullandı.Erdoğan’a yönelik eleştirilerini sürdüren ve “Erdoğan makamda ölüm için dua ediyordur ama bu nasip olmayacak” diyen Olçok, şunları söyledi:
Söyleşiyi yapan Çamlıbel’in, “Tayyip Erdoğan’ın hayatının sonuna kadar iktidarda kalamayacağını düşünüyorsunuz öyleyse?” sorusu karşısında ise Olçok, “Ben öyle düşünüyorum. Ama onu çok istiyordur. Onun için dua ettiğine de inanıyorum.” dedi.Nihal Olçok’a yöneltilen bazı sorular ve cevapları şöyle:
“BİRİLERİ EROL OLÇOK’U TELEFONLA KÖPRÜYE YÖNLENDİRDİ’
Erol Bey’in bir keskin nişancı tarafından tek kurşunla hedef alınarak, Abdullah’ın da yaşananlara tanıklık ettiği için yine bilinçli olarak iki kurşunla öldürüldüğünü defalarca ekranlarda söylediniz. Otopsi raporlarını açıkladınız. Neden onca bakan, başbakan bizzat hedef alınmazken partinin reklamcısı hedef alınsın? Neden böyle bir şüphe var sizde?
İşte Çerkeslik burada devreye giriyor belki de. Herkes bir yerlere saklanıp kaçarken bu adam sokağa çıkıyor. Bu bir. O köprüde bir dizayn vardı. Konuşlanmışlardı. Orada en bilinen, en çok ses getirecek olan, oradaki halkın ötesinde, orada en bulunmaması gereken adamdı belki Erol Olçok. Ben hâlâ Erol Bey’i köprüye götüren sebepler zincirini arıyorum. Çünkü oraya gitmeden saat 21.30 civarında eve geldiklerinde Abdullah ile birlikte bana Kısıklı’ya gideceklerini söylediler. Jenga oyunu gibi düşünün. Bir tahtayı çektiğinde bütün kule yıkılır. Bir sistemin zayıflatılmasıyla ilgili doğru taşı çektiler belki de.
Ama bu son söylediğiniz bambaşka bir şey. Köprüde konuşlu askerlerin Erol Olçok’u tanıyarak infial yaratsın diye tek kurşunla öldürmesi başka, son söylediğiniz başka. Erol Bey’i köprüye gitmeyi yönlendiren bir komplo var diye mi düşünüyorsunuz? Erol Bey’in özellikle köprü karesinin içine sokulmaya çalışıldığından mı şüpheleniyorsunuz?
Bu şüphe için kuvvetli emareler daha doğrusu delil var mı elinizde?
Gelen telefonlar var. Dökümlere baktığınızda bir dakika içinde üç telefon görüşmesi yapıyor mesela. O kadar sık aranıyor. Hiç susmuyor telefonu. Hep farklı numaralar. Hepsini tespit ettik. Sonra üç dakika bir boşluk var. Sanki orada bir telefon görüşmesi var ama o silinmiş. Bu bizde- bende ve avukatlarda- bu hissi oluşturdu.
Evet. Saatler de denk düşüyor çünkü. Benim siyasete girmemi tetikleyen şey bu.
Fethullahçı birileri planları daha çok ses getirsin diye Erol Olçok’a komplo kurduysa sonra bu AKP tarafından tespit edilip açıklanmaz mıydı?
Tamam da şu anda AKP’nin F.TÖ’den çok ayrı durduğunu mu düşünüyorsunuz? F.TÖ ile teşrik-i mesaisi olan herkes bir şekilde hayatına devam ediyor.
’15 TEMMUZ, SİSTEMİN DEĞİŞMESİ İÇİN DÜZENLENMİŞ BİR ŞEY’
Kim sildi sizce peki o görüşmeyi kayıtlardan?
Fethullahçı ekip silmiş olabilir, devletin kendisi olabilir. Bilmiyoruz. Devlet dediğimiz şey kocaman bir yapı.
Muhalif çevrelerde şöyle yaygın bir kanaat var; Erdoğan ve çevresi darbe girişimi olacağına dair haberliydi, kalkışmanın içinde hangi komutan ve subayların olacağını da büyük ölçüde tespit ettiler, kalkışsınlar biz de engelleyelim dediler.
Siz şunu mu demek istiyorsunuz; “Bu aslında Fethullahçıların AKP ile birlikte düzenlediği bir senaryodur. Bir komplodur.” Doğru mu anlıyorum?
Evet. Ve bundan daha fazlası da olabilir. Ulusalcılar da işin için de olabilir. Uluslararası ilişkiler açısından yeni bir dizayn.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
‘YANACAKSAK ÖNCE BENDEN BAŞLASIN DİYORUM’
AKP’nin siyasi vizyonuna inanan, bu vizyonu çizen adamlardan birisiyle hayat arkadaşı olan birisi öyle büyük hayal kırıklığı yapıyor ki kalkıp bir suç örgütü liderine “Benim artık çarem kalmadı, siz el atın şu işlere” dercesine bir mesaj gönderiyorsunuz Twitter üzerinden.
Bu eleştirileri getirenlere bakın nerede duruyorlar. Bir şeyin düzelmesini ne kadar ister bu insanlar? Bunu söyleyenler “bana dokunmayan yılan, bin yaşasın” yaklaşımında olan insanlar. Bense yanacaksak önce benden başlasın diyen biriyim. Sedat Peker’e beraber canlı yayın teklif ettim ben.
‘BANA BİR ŞEY OLURSA AÇILACAK İKİ MEKTUP VAR’
Ama sanki ona da kızdınız. Sizin çağrınıza yanıt vermeden önce hesap yaptı diye mi düşündünüz?
Hesap yapmadı belki ama en azından belli ki bir istişare yaptı eşiyle dostuyla. Ben o tweet’i atarken burada şu koltukta tek başıma oturuyordum. Yalnız yaşıyorum zaten. Ben altı yıldır evini, arabasını değiştirmemiş biriyim. Beni ortadan kaldırmak çok kolay. Ama bana bir şey olursa açılacak iki mektup var. Benim ve çocuklarımın can güvenliği onlar. Ama onlar anlatılacak şeyler değil.
Bir kişiye anlattım ben. Bilmiyorum kim ne biliyor ama bana bir şey olursa o mektuplar açılır. Ondan sonra darbe için tanka tüfeğe hiç gerek olmadığını anlarsınız. Toplumu parçalar orada yazanlar.