Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimini araştırmak için uluslararası bir komisyon kurulmasını teklif etti.Fethullah Gülen, “Böyle bir iddia varsa hakikaten, uluslararası bir organizasyon bu meseleyi tahkike alsın” dedi. Araştırma sonucu ortaya konacak her türlü rapora razı olacağını kaydeden Gülen, “Çıkacak sonuca ben razı olurum. Yalan bile olsa, bir takım insanlara para verilip iftira şeklinde kağıtlar imzalatılsa bile…” diye konuştu.
AKP hükümetine biat etmeyen herkesin ‘paralel’ ilan edildiğini belirten Gülen, “Erdoğan’ın kendisine boyun eğmeyen herkese karşı alerjisi var” dedi. Hükümetinin, daha önce de kendisi gibi düşünmeyen pek çok askerin ordudan atılması için Genelkurmay Başkanlığı’na baskı yaptığını hatırlatan Gülen “İhtimal, bir yönüyle yapacakları şeyi meşrulaştırmak için, diğer yandan ‘Bunlar da bir terör örgütünden’ dedirtmek için böyle bir şeye kalkıştılar. Bu da söylentiler arasında var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı ‘Darbe bizim için Allah’ın bir lütufu oldu’ açıklamasını hatırlatan Gülen, “Kendileri de ifade buyurdular: ‘İşimiz kolaylaştı. Nasıl olsa bu işe adı karışan herkesi artık rahatlıkla atabiliriz. Ne Genelkurmay Başkanı’na ne de kuvvet komutanlarına sormaya artık ihtiyaç yok’ dediler” diye konuştu.
Hizmet Hareketi aleyhine sürdürülen cadı avını meşru kılmak için böyle bir senaryonun ortaya konmuş olabileceğine değinen Fethullah Gülen, “Belki de bizden görünen, hükümete yakın bir tanesi üç beş subayı tahrik ederek öyle film gibi senaryo gibi bir şey yaptı” diye konuştu. Yaşananların mantıklı hiçbir izahının bulunmadığını kaydeden Gülen şunları söyledi: “Yaptıkları şeylerin mantığı yok. Tiyatro gibi bir şey. Kimseyi içeri almadılar. Sadece bir yerde durdular, bir iki tahribat yaptılar, belki bazı insanlara kıydılar. Şimdiye kadar 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül oldu. İhtilal öyle olmuyor. Dünyada ihtilaller öyle olmaz. Bu bir senaryoydu herhalde.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine biat etmeyen Hizmet Hareketi’ne karşı uzun süredir kin beslediğine değinen Gülen, “Belki içindeki bazı duyguları önceleri ketmediyordu” dedi. Hizmet Hareketi’nin dünyanın 170 ülkesinde eğitim yuvaları ve kültür merkezleri açtığını belirten Gülen, “Kendileri 14-15 yerde Yunus Emre Kültür Merkezleri açmaya çalıştılar, başarılı olamadılar. Dünyanın dört bir yanına yayılan olimpiyatlar, onları rahatsız etti” diye konuştu.
Fethullah Gülen, kendisine sempati duyan insanların darbe girişimine karışmış olabileceği ihtimaline dair ise, “Size sempati duyan insanlar size sormadan, etmeden bir yerde şayet bir yanlışlık yapıyorsa, onlar farkına varmadan bu davaya ihanet ediyor demektir” dedi. Gülen, kim olduğu fark etmeksizin darbe girişiminde bulunan insanların Türkiye’nin birlik ve beraberliğine zarar verdiğini, toplumu ayrıştırdığını söyledi. Gülen, bu tip girişimler için “Doğrudan doğruya milletimize karşı, toplumu ayrıştırmaya matuf bir hıyanet sayıyorum. Tasvip etmiyorum” dedi.
DEMOKRASİDEN GERİYE DÖNÜŞ YOKTUR
Bundan 20 sene ‘Demokrasiden geriye dönüş yoktur, cumhuriyet geri dönülmesi mümkün olmayan bir realitedir’ dediğini hatırlatan Gülen, bugün kendi aleyhine yayın yapan hükümete yakın haber organlarının o gün de bu sözlerinden dolayı kendisini sert bir şekilde eleştirdiğini ifade etti.
TÜRKİYE’YE İADE EDİLME KONUSUNDA ‘ENDİŞELİ’ DEĞİLİM
Fethullah Gülen Hocaefendi Türkiye’ye iade edilme ilgili “endişeli” olmadığını söyledi. Bir gazetecinin konuya ilişkin sorusuna Hocaefendi, “Ben son günlerimi yaşıyorum ister içerde ölürüm, ister dışarıda ölürüm ahireti kazanma, rabbimin rızasını kazanma dışında hiçbir mülahazam olmadı. Dünyada bir tane dikili taşım yok, şurada da kirasını vererek oturuyorum. O açıdan, o mevzuda benim endişem yok. Onlar istiyorlar ben kendi rızamla da giderim. Ama çok rahatsızlıklarım var, doktor kontrolünde hayatımı sürdürüyorum. Her gün 40 tane ilaç alıyorum. Kaldığım yerden memnunum ama onlar öyle cebren celbederlerse buna da boynumuz kıldan incedir. Fakat ben bir şey bulacaklarına kani değilim. Önce yaptıkları iftiralar gibi şimdi yaptıkları da sadece iftiradan ibaret. Biraz önce ifade ettiğim gibi şahıslar önüne kağıtlar koyuyorlar kalemi de koyuyorlar sen şuraya imza atarsan seni şuraya getiririz ederiz emsali kesiresi var bunun” şeklinde cevap verdi.
ACELE KARAR VERMEYİN, ZAMAN EN ÖNEMLİ TEFSİRCİDİR
Hocaefendi, olanlarla ilgili insanların “Acele karar vermemelerini, itidali demlerini muhafaza etmelerini isterim” tavsiyesinde bulundu. Gülen “Bir tarafta bir kısım isnatlar var, bir kısım kimselerin rahatsızlıkları var bir tarafta da birtakım mağduriyetlere uğrayıp olumsuz iftiralar altında ezilenler var, ben itidali demlerini muhafaza etmelerini isterim. Acele karar vermesinler, zaman en önemli tefsircidir, zamanın meseleyi tefsir etmesine bıraksınlar. Allah er geç hakikatı ortaya çıkarır, herkes gereğin ne olduğunu görür, denge bozulmamalı, bir hayli ayrıştırma olmuştur. Türk toplumunda bunun tamiri çok önemli gayret ister, topum rehabilite edilmek ister. O açıdan da yeni yeni yaralar açmak doğru olmaz, toplumun birliği bütünlüğü bence onun korunması onun için lazım gelinmesi gereken şeyler yapılması gerekir” diye konuştu.
ŞİMDİYE KADAR GELENLER GELİP GEÇTİĞİ TARİH OLDUĞU GİBİ BU SON HADİSE DE GELİP GEÇECEK
Hocaefendi, kendisine sempati ve sevgi duyan insanlara da mesaj verdi. Şimdiye kadar çok fırtına gördüklerine dikkat çeken Gülen “Sempati sevgi duyan insanlar vardır belki, şimdiye kadar çok fırtınalar gördük, ben 27 Mayıs’ta askerlik yapmamış bir imamdım, yine de derdest edilip götürüldüm, fakat bu ölçüde hakaret görmedim. 12 Mart’ta askerler tarafından darbe yapıldı. Yine içeri atıldım fakat bu ölçüde saygısızlık görmedim. 12 Eylül’de 6 sene kadar aşağı – yukarı dışta dolaştım. Rahmetli Turgut Özal ağırlığını koyarak o zaman başbakandı ancak o zaman bir takipsizlik kararı verdiler, o açıdan bu türlü sellere defaatle maruz kaldım. 28 Şubat’ta işte buraya gelişimin arkasında belki hastaneye geldim ama o esnada yine fırtınalar vardı, buraya geldiğim zaman da Haziran Fırtınası oldu. Defaatle bunu gördüğüm için bir alışmışlık gibi bir şey var, kaderimiz bu, bir de onlar o mevzuda bu meseleyi ne derece kanaat ederler inanırlar bilmem de Efendimiz (SAV) diyor ki belanın en çetini en zorlusu peygamberlere sonra da yakını olanlara gelir, derecesine göre gelir. Ümit ediyorum bir davaya gönül vermiş arkadaşlar dünyanın 170 ülkesinde dünya kardeşliği evrensel inanç değerler etrafında örgüledikleri şeyler mevzunda ellerin gevşetmez yollarına devam ederler. Bu türlü fırtınalar karşısında sarsılmazlar, şimdiye kadar gelenler gelip geçtiği tarih olduğu gibi bu son hadise de gelip geçecek ve tarih olacaktır Allah’ın izniyle” şeklinde konuştu.