Focus dergisi, ‘Güç, Cinnet, Erdoğan’ (Macht, Wahn, Erdoğan) başlıklı bir haber çalışmasıyla darbe girişimi ile ilgili çok önemli bilgiler paylaştı. Frank Nordhausen imzalı haberde İngiliz gizli istihbaratı GCHQ’nun elde ettiği bilgilere yer veriliyor. Buna göre GCHQ, darbeyi başlatan ilk kurşunların üzerinden yarım saat geçtikten sonra Türk hükümetinin telefon görüşmelerini, e posta ve diğer yazışmalarını takibe aldı. Takibe alınan bilgilere göre hükümet, ertesi gün tasfiye çalışmalarına başlama ve Fethullah Gülen´i darbeye azmettiren kişi olarak lanse edilmesi emrini verdi.
KENDİ İKTİDARI İÇİN CESETLERİ BİLE ÇİĞNER
Nordhausen yazısında, Erdoğan’ın kendisine tasfiye fırsatı veren darbe girişimini ‘Allah’ın lütfu’ olarak değerlendirmesine de değiniyor ve şöyle diyor: “Bu adamın bu alaycı cümleleri iktidar için cesetleri bile çiğnemeye tam anlamıyla hazır olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu kişinin Adalet ve Kalkınma Partisi ile İslamcı bir ajandayı takip ettiğinden bile şüphe ediyor.”
Yazar, Erdoğan’ın biyografisini yazan Nicolas Cheviron ile de görüşmüş. Cheviron’un anlattığına göre de Erdoğan için İslam büyük bir rol oynasa da hedefi İslamileştirme değil. Cheviron, “Erdoğan için önemli olan iktidar. Geriye kalan her şeyi iktidarın altına yerleştiriyor” diyor.
MUTLAK HAKİMİYET İÇİN İŞİNE NE YARIYORSA ONU YAPTI
Nordhausen da Erdoğan’ın Kasımpaşa’dan mutlak hâkimiyete giden yolda bir ana planı takip ettiğini ve bunu hayat geçirmek için yararlı gördüğü ne varsa hayata geçirdiğini ve düsturunun da bu olduğunu anlatıyor. Erdoğan’ın, hükümetinin ilk yıllarındaki reform planlarını da bu taktik icabı hayata geçirdiği tespitinde bulunan gazeteci şu ifadeleri kullanıyor: “Erdoğan şimdi yürürlüğe sokmak istediği idam cezasını kaldırdı, namus cinayetini işleyenleri koruyan kanunun üzerini çizdi, Kürtlere dil kursu, Hıristiyanlara kilise sundu, askerin mutlak hâkimiyetini kırdı. AB ile müzakereleri başlattı, ekonomi Çin’in büyüme hızına ulaştı. Köylere kışın kömür taşıyarak halkın sempatisini kazandı. Dar gelirliler ücretsiz tedavi imkânı buldu, fakir aileler uygun kredi ile ev sahibi oldu. Siyasi yükselişi için ‘esmer Türkler’i kullandı.”
İKTİDARI KAYBETMEMEK İÇİN YAPMAYACAĞI YOKTUR
Nordhausen, Erdoğan’ın elde ettiği iktidarda ailesinin oynadığı role de dikkat çekiyor ve Osmanlı hükümdarlarını aratmayan ihtişamlı yaşam biçimine uzanan hayat hikâyesine değiniyor. Cumhurbaşkanının eşi, kardeşi ve çocuklarının Türgev vakfı üzerinden 100 milyon Euro tutarında bir parayı kontrol ettiklerini anlatan yazar, aileyi bir arada tutan demir bileğin eşi Emine Erdoğan olduğunu söylüyor. Yazara göre eşinin en zayıf yanı lükse düşkün olması.
Erdoğan’ın zayıf yönü ise iktidarını yitirdiği takdirde işlediği suçlardan dolayı mahkemeye çıkacak olması. Cheviron, bu yüzden Erdoğan’ın iktidarı elinden kaçırmamak için her şeyi yapacağını söylüyor. Bu sebeple de dünyayı iktidarını tehdit eden komplocularla dolu sanıyor ve her otokrat gibi kutuplaştırarak hayatta kalıyor.
YENİLGİ ALDIĞI SEÇİMİ YENİLEMEK İÇİN KAOSA BAŞVURDU
Nordhausen, Erdoğan’ın iktidarı kaybetmemek için neler yaptığını anlatarak hafızaları tazelendiriyor. Bir seçimde büyük bir yenilgi alıp iktidarı muhalefetle paylaşmak zorunda kalan Erdoğan’ın bir gün boyunca koltuğundan namaz için bile kalkmadığını ve nihayet seçimlerin yenilenmesi için PKK ile barış müzakerelerini durdurduğunu hatırlatan gazeteci, “Prensibi, kurtarıcı olarak meydana çıkmak için kaos ve savaş çıkarmaktı” tespitinde bulundu.Haberde Erdoğan’ın bütün bu suçlardan nasıl sıyrılabildiğini de deşifre ediyor. Habere göre Erdoğan, muhaliflerini, ‘kan emiciler’, ‘ateistler’, ‘teröristler’ olarak damgalıyor ve temizlikçi kadından, güzellik kraliçesine, yazarına kadar herkesi ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ten içeri attırıyor.
Haberde Erdoğan’ın ABD’de tutuklu bulunan İranlı işadamı Zarrab’dan sahte diplomasına kadar bir dizi yolsuzluk ve dolandırıcılık kapsamına giren suçları ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor.