‘Biri tutuklu, biri emekli’
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın Uludere’nin Ortasu (Roboski) köyünde yaşayan, çoğu çocuk 34 kişinin hava harekâtıyla öldürülmesine ilişkin “takipsizlik” kararında şüpheliler Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç, 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker, 2. Ordu Harekât Kurmay Başkanı Tuğgeneral Halil Erkek ve 2. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu olarak sıralandı. Bu kişilerden Yıldırım Güvenç, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Komutanı iken 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklandı, Halil Erkek ise 8’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanı iken son YAŞ kararıyla emekliye ayrıldı.
Roboski soruşturma dosyasındaki belgelere göre subayların “bunlar kaçakçı” şeklindeki uyarılarına rağmen, bombardıman kararı şöyle alındı: Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, GİM’e (Görüntüleri İzleme Merkezi) giderek görüntüleri izledi. Güler’e, Tuğgeneral Kuğu tarafından, bölgedeki son faaliyetler ve terörist değerlendirmesi yapılarak yurtdışına topçu atış talebinin kabul edildiğine ilişkin bilgiler verildi. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı emrinde görevli Albay Serdar Eren, Hedef Analiz ve Değerlendirme Şube Müdürü Albay Zorlu Topaloğlu, Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu, Tümgeneral Satı Bahadır Köse ve Orgeneral Yaşar Güler ne tür bir harekât yapılacağı konusunu görüştü.
Dosyada şüpheliler arasında yer almayan ancak hava harekâtına karar verilen Genelkurmay’daki kritik toplantıya katılan 5 isimden biri olan ve o tarihte tümgeneral olan Satı Bahadır Köse ise 15 Temmuz’da Genelkurmay Harekat Başkanı idi. 15 Temmuz soruşturmasında ortaya çıkan belgelere göre Köse, darbe gerçekleşseydi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktı. TSK’den ihraç edilen Köse tutuklu.
MGK’ye telefon…
Toplantıda “zayiat verilmeden PKK’lilerin etkisiz hale getirilebilmesi amacıyla hava harekâtına” karar verildi. Güler, kararı sunmak için dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hulusi Akar’ın makamına gitti. Akar, hava harekâtı için onay talebi için MGK toplantısı nedeniyle karargâhta bulunmayan Genelkurmay Başkanı Özel’e telefonla iletti. 28 Aralık 2011’de yapılan MGK toplantısı saat 13.55’te başlamış ve 5 saat 20 dakika sürmüştü. Dolayısıyla Özel’e MGK’de iken telefonla “hava harekâtı için onay” talebinin MGK toplantısının bitiminden hemen sonra veya son dakikalarına denk geldiği anlaşılıyor. Özel’in MGK toplantısı nedeniyle bir arada bulunduğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a konuyu aktarıp aktarmadığına ilişkin iddianamede herhangi bir bilgi yer almadı. Org. Özel, telefon görüşmesinde, bilgilerin işlendiği haritanın konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istedi. Haritayı inceleyen Özel, hava harekâtının yapılmasına onay verdi. Bunun ardından 21.39’da sınır hattında bekleyen gruba uçaklar ilk bombayı bıraktı. Bombardıman 22.24’e kadar sürdü ve sonunda öldürülen 34 kişinin PKK’li değil, Roboskili, çoğunluğu çocuk kaçakçılar olduğu ortaya çıktı.
Belgeler dikkate alınmadı
Askeri savcılığın takipsizlik kararında 2. Ordu İstihbarat Komutanı Albay Aygün Eker ile IHA Filo Komutanlığı, Tümen Komutanlığı ve jandarma Komando Tugay Komutanlığı’nda görev yapan subayların grubun kaçakçı olduğu yönündeki kanaatlerine ve yaptıkları uyarılara hiç değinilmedi. Kararda ayrıca grubun terörist değil kaçakçı davranışı sergilediği, top atışından kaçmalarının da bunu gösterdiği yönündeki ifadeler de değerlendirmeye alınmadı. Bunun yerine TSK personelinin gruptakileri PKK’li sanmaları konusunda “kaçınılmaz bir hataya düşmüş kabul edilmeleri” gerektiği savunuldu. Hava Kuvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın verdiği takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedildi. Ret kararı 1’e karşı 2 oyla alındı. Karara karşı çıkarak şüphelilere dava açılmasını isteyen Başkan Pürtaş bu şerhinden 1 yıl sonra tenzili rütbeye uğradı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne düz savcı olarak atandı.
“Kimse ‘kaçakçı olabilirler’ demedi” Roboski dosyasına göre, subayların grubun kaçakçı oldukları uyarısına rağmen bombardıman kararının alındığı toplantıda yer alan en önemli isim dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Yaşar Güler’di. Son YAŞ kararı ile Jandarma Genel Komutanı olan Güler, 29 Aralık 2013’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nda “tanık” olarak ifade verdi. Güler “başta MİT olmak üzere devletin istihbarat kurumlarından bölgede eylem yapılacağına ilişkin istihbaratlar geldiği ve sürekli Metina bölgesinde bulunan Fehman Hüseyin’in Aralık 2011 döneminde, Sinath – Haftanin alanında bulunduğuna yönelik tespitlerin iletildiğini” belirtti. MİT’i kastederek “İlgili istihbarat kurumu tarafından 27 Aralık 2011 gecesi gelen bir duyumda teröristlerin gruplar halinde intikal ettiği ve sınıra yönelik bir hareketlenme olduğu bildirilmiştir” diyen Güler, bu istihbaratla İHA ile elde edilen görüntünün örtüştüğünü ileri sürdü. Güler, “Grubun tümünün veya bir kısmının kaçakçı olabileceği konusunda herhangi bir bilgi tarafıma iletilmemiştir” dedi.Kaynak Cumhuriyet |