“Yardım Zamanı” derneğinin gönüllülerinden bir arkadaşımız şâhit olduklarını anlatıyor:Açlık felaketi ile dünya gündemine gelen Somalili muhtaçlara yardım için TTH (Yardım Zamanı) olarak 2011 yılında kampanya yapmıştık. Somalili mültecilerin barındığı ve nüfusu bir milyona dayanmış Kenya’nın Somali sınırındaki Dadaab kampında Ramazan ayında gıda yardımı Kurban Bayramı’nda ise kurban kesim ve dağıtımı için hazırlık yapıldı.
Bu organizasyon için 3 ayını başkent Nairobi’nin 500 km kuzeydoğusunda yokluğun kol gezdiği bir bölgede geçiren Ahmet Öktem Bey yardımların en güzel şekilde organize edilmesi için gayret gösterdi.
Ahmet Bey’in anlaşma yaptığı tüccar kamp ve civarında kurbanlık bulmam mümkün olmadığı için 150 km’lik bir uzaklıktan kurban toplayıp getirebileceklerini söylemişti. Kuzey-batı ve güney yönlerinden köy köy toplanacak kurbanlıklar bayramdan bir hafta önce yürütülerek kampa getirilecekti.
Biz gönüllülerimizle birlikte bayramın birinci günü, Garissa şehrine vardığımızda hazırlıklar tamamlanmış, kurbanlıklar bizi bekliyordu. Dadaab kampında mahalle mahalle zimmetlenmiş kurbanlık develeri tekbirlerle kesip muhtaçlara ulaştırdık.
Gönüllülerimizden bir tanesi; “Bu işin bu kadar kolay olacağını beklemiyordum.” deyince Ahmet Bey;
– Sizin kolay gördüğünüz bu hizmet için üç ay hazırlık yapıldı.
– Ben üç aydır burada yaşıyorum.
-Dernek yetkilileriniz iki defa bizi ziyarete geldiler.
– Kurban edilen develer… Çünkü başka kurbanlık yok o bölgede… 150 km uzaklıktan yürütülerek getirildi.
– Kamp içinde 10 eve 1 deve düşecek şekilde zimmetlendi.
– Bayrama kadar buralarda bakımı yapıldı.
– Size düşen gelip isimleri okumak ve tekbir getirip kesmek oldu..
Dadaab kampında âtıl bir kesimhane vardı. 20 yıl önce İtalyanlar yapmışlar. Oranın bakımı yapıldı. Toplu kesimler için hizmete hazır hale getirildi. Kabile reislerinden olduğu söylenen bir yaşlı zat tercüman arkadaşımızın kolundan tutarak yanımıza geldi. Biz kurban kesim ve paketleme işlerinden yorgun düşmüş dinleniyorduk. Ayağa kalktık ve bayramlaştık. Yaşlı kabile reisi merak ettiği bir konu olduğunu söyledi ve sözüne şöyle devam etti: “Binlerce km uzaktan geliyorsunuz. Yaşadığınız ülkeler çok zengin, bunun yanında hem yardım yapıyorsunuz hem de mütevazı davranıyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?” Biz de yapılan hizmetin kardeşlik görevi olduğunu ifade ettik. Bunun bir mesuliyet olduğunu, yapmazsak mahşerde hesabı olduğunu ifade ettik… sözümüze; “Ama başkaları öyle değil…” diye mânidar bir şekilde mukabelede bulundu.
Kurban kesim ve dağıtım hizmetleri ikindi vaktine kadar devam etti. Geriye deriler ve sakatatlar kalmıştı. Kadınlar ellerinde kaplarla sakatat ve derileri pay etmeye başladılar. Deri ve sakatatların temizlendikten sonra kurutulduğunu… ihtiyaç olunca çorbaya katıldığını öğrendik…