Evet bir haftadan beri devam eden ve artık demokrasi, özgürlük ve insan hakları savunmasından çok, AKP iktidarının propagandasına dönüşüp, televizyonlarda yorum yapanlar bile ‘Kıdemli Aktrol’ olarak tanıtılacak kadar ileriye giden bir siyasi algı ile karşı karşıya toplum.
15 Temmuz’da Türkiye’de ardında onlarca şüphe ve sorularla dolu bir darbe girişimi yaşandı. Bu sözde girişimin üzerinden zaman geçtikçe bazı gerçekler de ortaya çıkmaya başlıyor. Hani hep derler ya, bu tür girişimlerin en çok kimin işine yaradığına bakmak lazım diye. Evet bir haftadan beri devam eden ve artık demokrasi, özgürlük ve insan hakları savunmasından çok, AKP iktidarının propagandasına dönüşüp, televizyonlarda yorum yapanlar bile ‘Kıdemli Aktrol’ olarak tanıtılacak kadar ileriye giden bir siyasi algı ile karşı karşıya toplum. Bu girişimin bir darbeden çok, senaryo olduğu ve Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirmek için yapıldığı açık açık söylenmeye başlandı. Kimse TSK (Türk Silahları Kuvvetleri) içerisinde bu darbeyi yapacak kadar güçlü bir yapının olduğuna inanmıyor. Kimse 40-50 asker, iki tank, birkaç helikopter ve iki savaş uçağı ile darbe yapılmayacağını çok iyi biliyor. Fethullah Gülen Hocaefendi de darbe girişiminin Hizmet Hareketi ile ilişkilendirilmesi karşısında ‘Eğer böyle bir iddia varsa uluslararası bir araştırma yapılsın, sonuçlarına katlanmaya razıyım’ diye hodri meydan dedi. Darbe girişiminin ve şiddetin şahsıyla ve Hizmet gönüllüleriyle ilişkilendirilmesinin büyük bir iftira olduğunu kesin bir dille ifade eden Hocaefendi, tam bir vahşet olan darbe teşebbüsünden hemen sonra ortaya konan cadı avı, nefret suçu ve yargısız infazların bütün dünya kamuoyunca bir “senaryo”nun parçası olarak algılandığını belirtmişti . .
Evet bu olayları birilerinin fırsata çevirmesini göz ardı etmeden konunun derinlemesine incelenmesi ve analiz edilmesi gerekiyor. Bu sözde askeri müdahalenin sadece iddiası karşısında bile en büyük zararı Hizmet Hareketi ve bu harekete gönül veren insanların gördüğü ise çok açık ortada. Hiç bir delil ve kanıt yokken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın darbe girişiminin faili olarak Hizmet Hareketi’ni suçlayarak toplumu germesi karşısında başta Türkiye’de ve dünyanın başka ülkelerinde hizmet müesseselerine ve gönüllülerine ait bir takım işyerlerine acımasızca saldırılarda bulunuldu. Herhalde dünyanın başka hiçbir yerinde kendi ülkesinin insanına hizmet için açılmış ve başarıları ile kendini ispatlamış eğitim kurumlarını yakmaya, eline balta alıp levhasını, duvarını yıkmaya çalışan başka bir toplum göremezsiniz. Sözde darbe girişiminin ardından alel acele çıkartılan OHAL yasası ile hizmet hareketine ait kurumlar tek tek kıyıma uğradı. Savaşlarda bile kapatılmayan hastaneler kapatıldı. İnsani yardım kuruluşlarının kapıları mühürlendi ve gözde üniversiteler eğitimden men edildi.
Türkiye dışında dediğimiz için burada meydana gelen olaylar ve gazetemize karşı yapılanlardan da bahsetmem gerekiyor. Darbe girişiminin hemen ardından Cumartesi akşamı Auburn’da izin alınmadığı için polisin dağıtmak zorunda kaldığı bir gösteri yürüyüşü gerçekleştirildi. Hem de yaşadığı ülkeyi hiçe sayarak ‘En büyük Türkiye başka büyük yok’ sloganları ile. İşte bu protestoya katıldığını zannettiğimiz gruptan bazıları Türkiye’deki aşırılıkların dozuna kapılarak gazetemizin levhalarına zarar verip, attıkları yumurtalarla çevreyi kirlettiler. Pazartesi günü komşularımız daha ne olup bitttiğini tam olarak bilmeden geçmiş olsun diyerek ofisimizin önündeki yumurta kalıntılarını temizlememize yardımcı oldular. Diğer bir başkası da kendinize dikkat edin diyerek yapılanın cahillikten başka bir şey olmadığını ifade ederek nasıl yardımcı olabiliriz diye üzüntülerini paylaştılar. İşte özgürlükler ülkesinde, birbirlerinin fikrine, yaşayışına, diline ve inancına saygılı, uzlaşı kültürünün yaşandığı ülke insanının örnek davranışı. Okurlarımızdan bazıları ise sağolsunlar fedakarlıklarını ortaya koyarak kapıda güvenlik nöbeti için hazır olduklarını söylediler.
Öte yandan daha bundan bir kaç hafta önce Melbourne’de de gazetemizi, okuyucularına ulaştığı bir işyerinden kaldırma girişiminde bulunan, doğru haberi ve gerçeklerin topluma ulaşmasını engellemeye çalışan insanlıktan nasibini almamışların uygunsuz davranışının, AKP iktidarının burada yaşayan toplumumuzu nasıl bu şekilde böldüğüne şahit oluyoruz.
Türkiye’deki protestolar ve devamında burada toplumumuzun tavrı konusu SBS Radyosu Türkçe Bölümü’nde de tartışıldı. Radyonun Avustralya Gündemi yorumcusu her ne kadar ‘Avrupa’daki Türkler ile Avustralya’daki Türkler arasında genel topluma uyum arasında farklılıklar var. Bu nedenle Avustralya’da yaşayan toplumumuzun olgunluğuna saygı duymamız lazım’ dese de, ben bu ifadelere çok da katılamayacağım. Çünkü biz Zaman Australia Gazetesi olarak gerek 3 yıl önce Gezi Olayları’ndaki eylemcilere destek olmak için Sydney’de düzenlenen gösteriler sırasında ofisimizin duvarlarına sprey boya ile ‘Faşist Tayyip-Zaman’ diye yazanların sloganlarına, en son olarak da Türkiye’de iktidar yanlılarının az önce yapmış oldukları çirkinliklere maruz kaldık. Bununla birlikte her zaman, yaptığımız doğru ve ilkeli haberciliğin arkasında olduğumuzun da bilinmesini isteriz.
Aşağıda Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan’ın”E-MUHTIRA”YI ANLAYABİLİRSEK!.. adlı köşe yazısından yaptığım alıntı, sanal bir darbe olarak nitelenen E-muhtıra’nın sonuçlarının dahi AKP’nin nasıl işine yaradığını ortaya koyuyor.
‘E-muhtıra ve ters algı yöntemi sayesinde AKP oylarında önemli miktarda artış sağlandı. Muhtıra sonrasında, 22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlerde AKP yüzde 46,58 oy alarak yine tek başına iktidar oldu. Seçim sonrasında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında e-muhtıraya emeği geçen subaylar bir üst rütbeye terfi ettirildi. Muhtıraya emeği geçen subaylar YAŞ Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından ödüllendirildi. Muhtıraya karşı çıkan subaylar ise önce kızağa alındı daha sonra da emekliye sevk edildi. Sonraki yıllarda da muhtıraya emeği geçen subaylar Erdoğan tarafından defalarca terfi ettirilerek ödüllendirildi. Böylece e-muhtıranın, AKP’nin oylarını artırmak için yapılan danışıklı dövüş olduğu ortaya çıktı’. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au