15 Temmuz sonrası Türkiye’den şimdiye kadar 100 kişi AİHM’ye başvurdu. AİHM’de 15 Temmuz nedeniyle iş yükünün artacağı endişesi hakim. AİHM’den çıkacak ilk karar emsal teşkil edecek.
Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan veya tutuklananlara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolu açık mı? Bu bireyler Türkiye’de iç hukuk yollarını tüketmeden Strasbourg Mahkemesi’ne başvuruda bulunabilir mi? AİHM’ne ilk başvurular gelmeye başladı, ancak Strasbourg yargıçlarının bu başvurulara olumlu yanıt vereceğinin güvencesi yok.
100’ü aşkın 15 Temmuz başvurusu
15 Temmuz sonrası “mağdur” oldukları gerekçesiyle bugüne kadar yaklaşık 100 kişi AİHM’ye başvurdu. AİHM’nin gündemine taşınan şikayetlerden birini “pilot başvuru” olarak seçip, kabul edilebilirliği hakkında bu yıl sonundan önce diğer şikayetler için de örnek teşkil edecek bir karar açıklaması bekleniyor.
Mahkemenin bu başvuruları nasıl ele alacağı merak konusu. Asıl merak edilen ise AİHM’nin bu başvuruları Türkiye’de iç hukuk yolları tüketilmeden, yani bu kişiler ulusal yargı önünde yargılanmadan kabul edip etmeyeceği. Strasbourg’daki genel beklenti AİHM’nin bu başvuruları “iç hukuk yolları tüketilmediği” gerekçesiyle geri göndereceği ya da Ankara’ya mesajlar vererek “kısmen” kabul edebileceği yönünde. Strasbourg yargıçları Ergenekon ve Balyoz davalarında benzer bir yol izlemişti.
Avrupa Konseyi kaynakları, Türkiye’den gelecek ve binlerle ifade edilecek yeni bir dava grubu nedeniyle AİHM’nin iş yükünün yeniden artabilecek olmasından kaygı duyduklarını saklamıyorlar. Ankara OHAL kapsamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) askıya almış olsa da AİHM’nin Türkiye üzerindeki denetimi devam ediyor. Ankara, 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da terörle mücadele kapsamında AİHS’nin bazı maddelerini askıya almış, buna rağmen bölgeden gelen davaların çoğunda mahkum olmaktan kurtulamamıştı.
Başvuruların çoğu reddediliyor
AİHM’nin iş yükü ağır, ancak kendisine Avrupa genelinden yapılan başvuruların ezici çoğunluğunun “kabul edilemez” bulunduğunu da not etmek gerekiyor. Bu durum, başvuruların kabul edilebilirlik kriterlerini sağlamamasından kaynaklanıyor. Mahkeme 2015 yılında 45 bin 576 dava başvurusunu işleme koyup inceledi. Bunların yüzde 81’i “kabul edilemez” ilan edilip reddedildi.
Reddedilen başvuruların yüzde 57’si “temelsiz” bulundu. Yüzde 14’ü “iç hukuk yolları tüketilmediği” gerekçesiyle geri çevrildi. Yüzde 11’i “ulusal yargının nihai kararından 6 ay sonra başvuruda bulunulduğu” için kabul edilmedi. Bir diğer yüzde 11’lik bölüm “başvuruda AİHM’den ulusal yargı kararını iptal etmesi talep edildiği” için işleme koyulmadı. Mahkeme, başvuruların yüzde 7’sini ise “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve protokolleri ile uyuşmadığı” gerekçesiyle gündemine almadı.
Gelen başvuruların kaydı ve incelenmesi de zaman alıyor. Mahkemeye Avrupa ülkelerinden günde ortalama bin 500 mektup geliyor. Derdest davalar ve her yıl gelen on binlerce başvuru dikkate alındığında, AİHM önünde bir davanın sonuçlanması için en iyimser tahminle -istisnalar dışında- yaklaşık 5 yıl beklemek gerekiyor. Buna AİHM kararlarının uygulanışıyla ilgili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi süreci de eklendiğinde, AİHM’ne yapılan başvuru ile nihai sonuç arasında kimi zaman 10 yıl bekleniyor. Avrupa Konseyi istatistikleri Avrupa devletlerinin bir AİHM kararının hükümlerini ortalama 4,1 yılda yerine getirdiğini gösteriyor.
Ankara’nın AİHM bilançosu
Türkiye’nin AİHM bilançosunun pozitif olduğu da söylenemez. Her ne kadar, başta Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı olmak üzere, son yıllarda gerçekleştirilen reformlar sayesinde Türkiye’den gelen dava başvurusu sayısı azalmış olsa da, Ankara hâlâ Ukrayna, Rusya, Macaristan ve İtalya ile birlikte “AİHM’nin en iyi müşterileri” arasında yer alıyor. İstatistikler bugün AİHM gündeminde Türkiye’ye karşı yaklaşık 8 bin 50 dava başvurusu bulunduğunu gösteriyor. Bu rakam Mahkeme’nin mevcut iş yükünün yaklaşık yüzde 10,5’ine eşit.
AİHM, Türkiye’ye karşı açılmış bir davada ilk kararını 1996 yılında açıklamıştı. O günden 2015 sonuna kadar Ankara’ya karşı açılmış davalarda 3 bin 182 nihai karar açıklandı. Bu kararlardan 2 bin 812’sinde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiğine hükmedildi. Türkiye davalarında en çok AİHS’nin “adil yargılanma”yla ilgili 6’ncı maddesi temelinde ihlal bulundu. AİHM, 2 bin 812 kararın bin 464’ünde (1464) adil yargılanma yapılmadığına hükmetti.
DW