Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, AİHM’in Yalçınkaya kararının yürütülen soruşturmalarla ilgili etkisinin olmamasını eleştirerek, “İtiraf edelim ki, belirli soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili olarak güdümlü hakim ve savcıların görevlendirildiği, ürkütülmüş bir yargı erki ile karşı karşıyayız” dedi.
Bold Medya’da yer alan habere göre AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir dönem hukuk danışmanlığı yapan Prof. Dr. İzzet Özgenç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’nin Yüksel Yalçınkaya kararınını değerlendirdi.Mevcut Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yüksel Yalçınkaya kararı üzerine yazdığı yazıda “belirli soruşturmalarda güdümlü hakim ve savcıların görevlendirildiğini” yazdı.
Yargı erkinin “ürkütüldüğünü” savunan Özgenç, AİHM kararlarının uygulanması için frene basan yargıya yol gösterecek bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
“OHAL SONA ERDİ AMA BELİRLİ SORUŞTURMALAR BAĞLAMINDA DEVAM EDİYOR”
Özgenç’in sosyal medya hesabındaki paylaşımı şu şekilde:
“Türkiye Cumhuriyeti yargısının bağımsızlık sorunu, özellikle 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen olağanüstü hal şartlarının da etkisiyle, belirli soruşturma ve kovuşturmalar bağlamında daha fazla hissedilir bir hal almıştır. Olağanüstü hal hukuken sona ermiştir, ancak etkileri, belirli soruşturma ve kovuşturmalar bağlamında halen devam etmektedir.
Bu şartlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yüksel Yalçınkaya/Türkiye Kararının, bırakın kesinleşmiş mahkeme kararları ile ilgili olarak olağanüstü kanun yollarının işletilmesine imkan sağlamasını, halen derdest olan soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili olarak bir etkisinin olacağı bile kuşkuludur.
“FRENE BASAN YARGIYA YOL GÖSTERECEK KANUNİ DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR”
İtiraf edelim ki, belirli soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili olarak güdümlü hakim ve savcıların görevlendirildiği, ürkütülmüş bir yargı erki ile karşı karşıyayız. Bu durum karşısında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin söz konusu kararı üzerine -tabir yerinde ise- frene basan yargıya yol gösterecek bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.”