Küfrü mutlak, hasedi mutlak ve nifakı mutlakın dellalları yine sahnede.
Son 11 yılda Hoca Efendiyi onlarca defa öldü diye yalan haberler yaptılar.
Hatta şu kesindir ki son 11 yılda hizmet gönüllüleri hakkında bu dellalların yaptığı yalan haberler 70 sene boyunca Komünizmin Kapitalizm hakkında veya Kapitalizmin Komünizm hakkında uydurduğu yalan haberlerin belki on katından daha fazladır.
Atılmadık iftira, söylenmedik yalan bırakmadılar.
Hatta şunu da diyebiliriz ki Türkiye tarihinde en çok iftiraya maruz kalmış hakkında yalan haberler uydurulmuş ve en çok zulüm görmüş hizmet gönüllerinden başka kimse yoktur.
Bütün bunlara rağmen hizmet gönüllüleri en zor şartlarda bile olsa vazifelerine devam ettiler ve ediyorlar.
Bilindiği gibi, 12 Eylül ihtilalinden sonra yaklaşık sağdan ve soldan 30 bin kişi tutuklanmış 7 bin kişi ceza almıştı.
İhtilalden yaklaşık bir ay sonra ne sağcı kalmıştı ne de solcu…
Ancak 2016 yapılan ihtilal kumpası ve o gün bugün belki 150 bine yakın operasyona rağmen hizmet gönülleri hâlâ ayakta ve her yerde olması gerekeni yapmaya gayret ediyorlar.
Ey ehli nifakın dellalları şunu çok iyi bilirsiniz.
1971 yılında haksız yere Hizmet gönüllülerinden 55 kişiyi tutuklanmıştı. Bu 55 kişi çekirdek kadro olarak Hizmeti İzmir dışına 12 vilayete yaydı. Sonra 12 Eylül ihtilali oldu ve yüzlerce arkadaş bir şekilde etkilendi, zulüm görenler de çok oldu.
İşte bu zulüm gören çekirdek kadro hizmeti 12 vilayetten belki 50 vilayete götürdü. Sonra 28 Şubat,Turgut Özal’ın şehit edilmesiyle başladı. Hizmet hareketi çeşitli zulümlere baskılara maruz kaldı. Hocaefendi gönüllü olarak ülkeyi terk etti.
İşte 28 Şubat’ta zulüm görenler haksızlığa uğrayanlardan hizmeti 70-80 ülkeye götürdü.
Şimdi ise milyonları aşan bir kitle sosyal bir soykırımla karşı karşıya bırakıldı.
100 binler tutuklandı. Milyonlarca çocuk psikolojik baskıya maruz kaldı.
Binlerce insanın malına mülküne el konuldu.
On binlerce insan eşinden, çocuğundan, babasından annesinden uzak kaldı.
Ve daha neler neler.
Bütün bunlara rağmen Hizmet gönüllüleri hep barış, insanlık, muhabbet, diyalog ve insanların gönüllere taht kurma sevdası devam etti.
Evet bizim böyle ehli dünya, ehli nifak, ehli küfür gibi üzerinde kavga edecek tahtlarımız yok.
Biz gönüllere talibiz ve gönüllerde taht kurarız. Onun için sekiz milyar taht var.
Bugün için taht kavgası var diyenler yine yanılıyorlar.
Çünkü şu an vazife yapan heyette ki hiçbir insan, ehli küfrün ehli nifakın ehli dalaletin ve hasetçi reislerin ve avanesinin ne aldıkları maaşları alıyorlar ne de onlar gibi bir hayat yaşıyorlar.
Ali heyetteki her arkadaş Avustralyalı bir öğretmen kadar ya maaş alıyor veya almıyor.
Peki neyin tahtından bahsediyorlar. Bu insanlar günde 18 saat belki hatta bazen 20 saat dahi çalışıyorlar.
Her gün dert ve ıstırap yudum oluyorlar tıpkı 40-50 yıldır yaptıkları gibi.
Evet bizim tahtımız gönüllerdir.
Bize yapılan bu zulümler ise bizi diriltti milyonlarca insan yetişti.
Bu son süreçte de zulüm gören milyonlar kim bilir ne kadar gönüllere gireceklerini ömrü olanlar görecektir.
Diğer bir taraftan da şunu unutmamak gerekir.
Zor zamanlarda ehli küfre, ehli nifaka ve ehli dalalete malzeme taşımak onların yaptıkları ateşe odun atmanın büyük bir vebali vardır.
Bu konuda kim konuşurken veya yazarken Selefi Salihini nazarı itibare almalı.
Benim bu söylediklerim yazdıklarımdan Allah rızası var mı?
Buna dostlar ne der, nasıl algılar.
Düşmanlar bunu nasıl algılar ve nasıl kullanırlar.
Tekrar üzerinde iyiden iyiye düşünmek lazım.
Evet yapıcı kritik üslubu ile yapılırsa güzeldir.
Aksi takdirde bunun bir vebali vardır.
Yıkıcı kritik esas itibariyle kritik yapanın maneviyatının mahveder.
Yıkıcı kritikler Hizmete Allah’ın inayet ve keremiyle güç kazandırır tıpkı bugüne kadar olduğu gibi.
Hak dostu Bahaddin Nakşibendi hazretleriyle alakalı bir anekdot naklederler.
Müritleri ondan bir keramet göstermesini istemişler.
O da “Allah benim gibi bir günahkarı kendi mülkünde yaşama izni veriyor.
Bundan daha büyük bir keramet mi var” demiş.
Hizmet gönüllülerine karşı son 50 küsur yıldır yazılan çizilen ve özellikle son 8 yıldır yapılan her türlü iftiralara rağmen hizmet hareketi hala ayakta ise bundan daha büyük bir keramet mi var.
Allah’ın inayet ve keremiyle Hizmet hareketi bu günleri de geride bırakacaktır.
Onların attıkları iftiralar uydurdukları yalanlar yaptıkları zulümler sayesinde milyonlarca insan yetişti ve hizmette bir kimlik oluştu.
Manevi bir gerilim meydana geldi.
Bu manevi gerilim ile Hizmet Allah’ın inayet ve keremiyle100 milyonların gönlüne girecektir. Çünkü tarih boyunca zulüm görenler, netice itibariyle hep muvaffak olmuşlardır. Bu bir sosyolojik kanundur.
Ehli nifak, ehli dalalet ve ehli haset zannediyorlar ki Hocaefendinin vefatıyla bu hizmet bitecek veya dağılacak.
Tarihe baktığımızda bütün büyüklerin vefatından sonra asıl hizmetin o zaman başladığını ve büyük kitleleri etkilediğini görüyoruz.
Alaaddin Keykubat, Mevlana’nın babası Sultan Ulema Bahaddin Veled’e sorar. “ Efendim, ikimiz de bir gün öleceğiz. Sonra ne olacak”.
Bahattin Veled Hazretleri şöyle der. “Sultanım siz ölünce sizin sultanlığınız bitecek. Ama ben gözlerimi ebediyet için kapayınca benim sultanlığım asıl o zaman başlayacak”.
Nitekim öyle de oldu ve sultanlığı hala devam ediyor.
Evet Allah sağlık seyahat afiyet ve uzun ömürler versin.
Her fani gibi bir gün Hocaefendi de bu dünyadan göçecektir.
Hocaefendinin vefatı ile asıl sultanlığı o zaman başlayacak.