MAHMUT ÇEBİ-ALMANYA
Şaibeler havada
uçuşuyor. Bir yalanı bir başkası takip ediyor. O yüzden günümüz çok
kirletildi. Hala da kirletiliyor. Size geçmişin tatlı hatıralarından bir
güzellik sunmak istedim. Birinci elden dinlediğim bu hatırayı beğeneceğinize
inanıyorum…
Adım Mücahit Kayaköy. Hamburg’da esnafım. Türkiye Devrimci Komünist Partisi
kurucu delegelerindenim. Benim gibi adam Hizmet’le nasıl tanıştı, kaynaştı hala
anlamış değilim. Hem de bu olayların cereyan ettiği bir dönemde. 15-20 yıl
hizmetin içinde olanların bazıları çekilirken, biz Hizmet’e dalış yaptık.
Fakat kolay olmadı. Eski devrimciyim. İşimiz sorgulamak olduğu için davayı
9 sene araştırdım. Bir çok seminere gittim. Sohbete katıldım.
Bir gün bana Hocaefendi’nin insanlığın iftihar tablosu Peygamber Efendimiz
Hz. Muhammed’i (s.a.v) anlattığı bir CD hediye ettiler. Bu CD beni çok
etkiledi. Bunun haricinde Hizmet’te hayatımda hiç görmediğim fedakarlıklarla
karşılaştım. Saysam saatler yetmez. Bunlar hem gözümü, hem gönlümü doyurdu.
Sadece başımdan geçen bir olayı aktarmak istiyorum. 2007’de abinin birisi
beni zorla gazeteye üye yaptı. Gazeteyi okumuyorum ama onunla birlikte gelen
Ailem dergisi çok hoşuma gittiği için okuyordum. Kafam karışık üstüne bir de
bazı cemiyet imamları gelip “Yaa bunların gazetesi okunur mu? Bunlara paranı
niye kaptırıyorsun? Bunlar hain, diyalogcu. Üstelik Yahudi ve Hıristiyanları da
cennete koyuyorlar.” falan filan bir sürü şeyler anlatıyor, kafamı iyice
bulandırıyorlardı.
O arada Kurban bayramı zamanı bir caminin imamı beni ziyarete gelip “Mücahit
talebe okutuyoruz sana da 2 kurban yazdık” dedi. Ben ona, “Kurbanı Hüseyin
Dön’e verdim” deyince hoca çıldırdı adeta ve söyledikleri yenilir yutulur
şeyler değildi. Özetle, “Ya sana dedim, bunların kurbanı kabul değil, bunlar
hizmet yapıyoruz diye milleti sömürüyorlar. Bunların dinle İslam’la alakaları
yok. Fethullah İtalyan kilisesine 3 milyon Euro bağış yaptı sizin kurban
parasıyla.” cümlelerini kullandı.
Bunları duyunca sinirim tepeme fırladı. Zaman gazetesini aradım beni
Hamburg’daki sorumlu Metin beye yönlendirdiler. Metin’le konuşurken o sırada
Akif bey oraya ziyarete gelmiş ve konuşmaya şahit olmuş. Benim Metin’e
veryansın ettiğimi duyunca telefonu almış. Bana “Kardeşim senin derdin
nedir? Neyi bilmek istiyorsun?” diye sordu. Ben başladım saymaya. Filancanın
hocası “Tanzanya’ya araba gitmiyor. Uçak nasıl inmiş. Fethullah Gülen oraya
okul açmış. Demiri çimentoyu nasıl götürmüş?” dedi, sizin bizi kandırıp Kurban
paramızı gasp ettiğinizi söylüyorlar. Akif bey anlatıyor ben bağırıyor,
küfrediyorum. Adam da kızdı, baktı ki lafla olmuyor olmuyor, bana “Sen
neredesin lan?” diye sordu. Ben de “Bremerhaven’deyim” dedim. O da “Bekle lan
geliyorum” dedi. Ben de “Gel lan, gel de gör gününü” dedim.
Hamburg-Bremen 120 km. Kesin gelmez diye düşünüyordum. Fakat aradan 4,5
saat geçti dükkana 1,60 boylarında, lacivert takım elbiseli, kel kafalı bir
adam elinde bilgisayar ve yanında da genç bir arkadaşla girdi. Selamın aleyküm
Mücahit sen misin?” dedi, ben de “Aleyküm selam benim” dedim.
Ben yakın dövüş ustasıyım. Adama tek yumruk vursam işini bitirebilirdim.
Ama onun ufak tefekliğine karşın, yiğitliği karşısında şok olmuştum. Bana
“Anlat derdini?” dedi ama şaşıran ben ne anlatacağım bilmiyorum ki! Bana şöyle
şöyle söylediler deyince “Ara o kişileri gelsinler yüzleşelim” deyince benimle
konuşan ve bana cemaat aleyhinde Diyalog kitabı ve CD veren imamı arayıp
“Diyalogçular geldi sizinle yüzleşmek istiyorlar. Gelip şunlarla konuşun”
dedim.
İmam bunun üzerine bana “ Mücahit sor bakalım okullarında din dersi
veriyorlar mı, yoksa Barış Manço’dan arkadaşım eşeği mi öğretiyorlar?” deyince
kafam attı. “Hocam adam 120 kilometre yoldan ayağımıza gelmiş sen 3
kilometreden mi gelemiyorsun?” deyince hoca başladı kıvırmaya. Ben de “Ulan
senin de deyip bastım kalayı”
Sonra Akif bey açtı laptopu Tanzanya’daki okulları gösterdi. Zencilerin
arasında 5 yaşlarında beyaz bir kız çocuğu vardı. Onun kızıymış ve orada
doğmuş. Orada yaptığı hizmetleri görüntüleriyle anlattı. Çok içten konuşuyordu
kendisinden yaptığım hakaretler için özür dileyip hakkını helal etmesini
istedim.
Şimdi buraya dikkat edin. O hafta camiye cumaya gittim. Hocanın hutbede
diyologculara paranızı kaptırmayın, bizim kuruluş da talebe okutuyor Afrika’da.
Tanzanya’da kuran kurslarımız var dediğini duyunca çıldırdım. Hani Afrika’ya
araba uçak gitmiyordu, sen nereden gittin de kuran kursu açtın diye sormak için
namaz sonrası hocayı yakaladım. Hoca benim onu hesaba çekeceğimi anlayınca
“Mücahitciğim bizim delillerimiz var. Bak okulumuzun resmini caminin giriş
kapısında astık. Gittim baktım. Fakat gösterdiği okul Akif beyin Tanzanya’daki
o Beyaz 2 katlı okulu ve öğrencilerinin resmi idi. Hocaya verdim veriştirdim,
yaşlı amcalar araya girmese dövecektim.
Dediğim gibi bu sadece
başıma gelen olaylardan bir tanesi…