Birsel’in bugünkü (19 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Sabah sekiz buçuk civarı göğün delindiğini bildiren seslerle uyandım ve on beş dakika içinde sokakları sel götürüyordu. Metroyu su basmıştı, yollar ırmak olmuştu, trafik ve hayat kilitti.
Çok affedersiniz ama tabii ki şehrin altyapısı berbat…
Özür dilerim de gayet net ki biz çok yol yapıyoruz, ama doğru düzgün, dayanıklı, su giderli vs yol yapamıyoruz. Kusura bakmayın ama elbette metroyu su basmaması lazım…
Pardon ama o kadar betonu plansız programsız dikip yeşil alanları yok ederseniz muhakkak doğal döngü allak bullak olur.
Yukarıdakilerin hepsi doğruyken, “Bunlar çok konuşulmasın, bu olay abartılmasın, belediyeye zinhar eleştiri gelmesin, biraz iyi yönden bakalım”cıların haber başlıklarını yerim ben. Millet bir dereyi yara yara giden su basmış metrobüste sandalyelere tünemişken “Bir bardak yağmur suyu içilmesinin sağlığa faydaları” haberi yapan gazetenin ponçikliği nedir?
İmkânım vardı, delirdim ve bu tatlişko haberlere katkı sunmak isterim:
– Bunaltıcı sıcaklar selle kırıldı, ahali yaylaya çıkmış gibi ferahladı.
– İstanbullular geçici de olsa su kenarında oturmaktan mutlu.
– Sokak hayvanları için büyük nimet: Şehir dev bir su kabı oldu!
– İstanbul’da lale sezonu bitti, artık kentte nilüferler açacak.
– Tatil imkânı bulamayan vatandaş için ayağını suya sokma fırsatı.
– Şelaleler kenti İstanbul’dan etkileyici manzaralar.
– Yenibosna ve Bayrampaşa mavi bayrak için başvurdu.
– “Zaten avlayıp tekrar suya atıyorduk, maksat gevşemek” diyen amatör balıkçılara gün doğdu.
– İstanbul’un sualtı güzellikleri dünyadan ilgi görüyor: Dalgıç gözüyle evler, ofisler, kafeler…
– Venedikliler bizi kıskanıyor.