Diyarbakır’ın Lice Bağlan Köyü’nde 3 köylünün vurulma anı ve yaşanılanları köyde bulunan yakınları anlattı.Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Bağlan köyünde askeri helikopter tarafından açılan ateş sonucu 1’i ağır olmak üzere 3 kişi yaralanmış, yaralılardan Celal Yıldırım tedavi altına alınırken oğlu Bedri Yıldırım ve Münir Serin gözaltına alınmıştı.
Olaydan sonra açıklama yapan Diyarbakır Valiliği, PKK’ye yönelik operasyon yapıldığını duyurmuş, yaralanan 3 kişiyi “işbirlikçi” olmakla suçlamıştı. Olayın hemen ardından köye giderek incelemelerde bulunan HDP heyeti ise bir köylü ve oğlunun araç üzerindeyken bir diğerinin de tarlasını sulamaktan dönerken tarandığı bilgisini kamuoyu ile paylaşmıştı.Yaralı Celal Yıldırım’ı kızı Maviş Yıldırım ise olayın hemen ardından askerler tarafından ‘sokağa çıkma yasağı’nın ilan edildiğinin kendilerine söylendiğini, bu nedenle ambulans gönderilmediği gibi yaralılara yardım etmek için gelen köylülerin, yasak nedeniyle evlerine geri dönmek zorunda kaldığını anlatmıştı. Ancak ne kaymakamlık, ne de valilik sitesinde o gün Lice’nin Bağlan köyünde sokağa çıkma yasağına dair bir açıklamaya rastlanılmamıştı.
‘YASAK VAR, EVDEN ÇIKANI VURURUZ’
Olayla ilgili birçok iddia henüz netlik kazanmış değil. Ancak köylüler ve yaralıların aileleri, Valilik açıklamasına tepkili. Bağlan köyünde o gün neler yaşandığını, ayağından yaralandıktan sonra gözaltına alınan Münir Serin’in kardeşi Memduh Serin anlatıyor;
“Olay günü saat akşam saat 8 civarında bir anda helikopterle baskın oldu. Öyle bir şey oldu ki kıpırdayacak halimiz yoktu. Ondan sonra silah sesleri duyduk. Kardeşim tarladaydı. Tarladan gelirken alt tarafta bizim akrabamızın evi var, onlarla sohbet ederken kardeşim taranıyor. Akrabamız onu eve çekiyor. Eve onu çekerken tekrar ateş ediliyor. Bizde duyunca hepimiz oraya gittik. Baktık yaralı. Ambulans çağırdık, ambulans gelmedi. Biz kendimiz pansuman yapalım dedik. Eve getirmeye çalışırken, saat yaklaşık 12.00 ya da 12.30 civarındaydı. Askerler bizi tutup yere yatırdılar. Biz yaralı olanın kardeşimiz olduğunu söyledik. Yaralı kardeşimi bizden aldılar. Bizi eve gönderdiler, ‘Yasak var, evden çıkanı vururuz’ dediler. Traktörle giderken Teyze oğlum olan Celal Yıldırım ve oğlu vuruldu. Saat 12.30-1.00 arası ambulans gelip kardeşimi aldı. Kardeşimden 15-20 dakika önce de helikopter gelip Celal Yıldırım ve oğlunu götürdü”.
ÇOLUK ÇOCUK DEMEDEN KÜFÜR VE HAKARET ETTİLER
Olay yerine şu ana kadar ne savcılık ne de olay yeri incelemenin geldiğini ifade eden Memduh Serin, şu ana kadar kendisinin dahi kimsenin ifadesine başvurulmadığını söyledi. Vurulanların sivil ve köyde yaşayanlar olduğunu anlatan Memduh Serin, köyde askerler tarafından evlerde arama yapıldığını anlatarak, “Celal Yıldırım ve oğlunun evi ve bir köylünün evi aranarak darmadağın edildi. Çoluk çocuk demeden, küfür ve hakaretler edildi, darp oldu. Yerde yatan adama küfür ediyor, tekme vuruyorlardı. Bizi evlere tıkadılar. Sabah, HDP heyeti gelince biz dışarı çıktık. Heyet gelene kadar yasağın devam ettiğini sanıyorduk” dedi. Olaydan sonra kardeşi Münir Serin hakkında bir bilgi alamadıklarını belirten Memduh Serin, “Niye gözaltında tutulduğu, sağlık durumu ile ilgili bir bilgi almadık. Dün avukatımız bilgi aldı 7-17 gün arası gözaltında tutulabileceği söylendi” dedi.
KÖYE BİR CESET GETİRDİLER
Köye bir ceset getirildiği iddiasına ilişkin Serin, “Karşı ormandan, köyün diğer tarafından birini getirdiler. Getirirken kendi aralarına almışlardı. Kendi aralarında konuşuyorlardı, biri nabız kontrolü yaparken, diğeri ‘Ölüdür, kafasından yemiş, boynunu kırmışım’ diyordu. Üstündeki elbise sivil giyimliydi. Gerçi karanlıktı, tam teşhis edilmiyordu ama çanta, silah görmedim. Bizi orada toplamışlardı, sonra bizi kovdular sonrasını bilmiyoruz” diye anlattı.
HELİKOPTERDEN SONRA KÖYE İNEN ASKERLER ATEŞ AÇTI
Münir Serin’in annesi Şekiriye Serin ise bir detaya dikkat çekiyor. Oğlu Münir Serin’e önce helikopterden ateş açıldığını ardından helikopterden inen askerlerin ateş açmaya devam ettiğini anlatarak, “Münir tarladan geliyor, tam kuzeninin evinin önüne kuzeninin eşi ile sohbet ederken, kurşunlar yağdırılıyor. Kuzeninin hamile olan eşi, onu evin içine doğru çekiyor. Minür içeri çekilirken de kurşun sıkıyorlar ve ev iki yerden kurşunlanıyor. Ev havadan değil, inen askerler tarafından kurşunlanıyor. Bizim hiç bir şeyden haberimiz yoktu. Ne sokağa çıkma yasağını biliyorduk ne de askerlerin geldiğini. Silah sesleri duyulduktan sonra kargaşa oldu. Sonra da duyduk Minür yaralanmış. Ben, nasıl olur tarlaya tütün sulamaya gitti, nasıl yaralanır dedim. Benim oğlum masum kendi halinde bir çocuktu. Şimdi ne olacak” diye soruyor.
KAPIDAN, PENCEREDEN SESİMİ DUYURMAYA ÇALIŞTIM
Oğlu Münir Serin’in 6 saat boyunca yaralı halde bekletildiğini söyleyen anne Serin, oğlunun yaralandığını duyunca evden çıkmak istediğini, ancak askerler tarafından buna izin verilmediği için oğlunun yanına gidemediğini belirtiyor. Evin penceresinden askerlere sesini duyurmaya çalıştığını anlatan anne Serin, daha sonra yaşanılanları şöyle anlatıyor; “Askerlere kapıdan, pencereden bağırıyordum. Oğlum sakin olun bir şey yapmayın diye söyledim. O sırada askerler etrafı tarıyordu. Oğlumun yarasının üstüne basıyorlardı. Bizim dört tarafımız helikopter ile doluydu. Kaç taneydi bilmiyorum. Korkudan dışarı çıkamıyorduk. Karanlıktı, asker sayısını da bilmiyoruz. Önce silah sesleri geldi askerleri sonra gördük .Silah sesleri kesilince dışarı çıktım, askerlerin yanına gittim. Oğlum, yavrum sakin olun vallahi o benim oğlum, tarladan sulamadan geldi dedim. Niye bize bunu yaptınız dedim”.
OĞLUMA, CESET GÖSTERİLİP TANIYIP TANIMADIĞI SORULDU
Köye getirilen cesedin askerler tarafından oğlu Münir’e gösterilerek ‘Bu kişiyi tanıyor musun’ diye sorulduğunu anlatan anne Serin, “Oğlum, ‘Hayır, tanımıyorum’ dedi. Cesedin üstünde sivil kıyafetler vardı. Onu tanımıyorduk. Uykumuzda da görmüş değiliz. Geldiğinde ölüydü” diye anlattı. Anne Serin bunları yaşarken, bu kez de akrabaları olan Celal ve oğlu Bedri Yıldırım’ın yaralandığı haberini aldıklarını belirterek, “Celal’i traktörden indirip dövüyorlar, itiyorlar. Onu çok zalimce vurdular. O başka bir suçu vardı, bundan dolayı kaçıyordu. Celal ve oğlunu helikopterler iniyor ve tarıyor onları” dedi. Sonrasında evlerinin arandığını anlatan anne Serin, “Biz daha önce gelen giden askerleri tanıyorduk, onlara da o kadar hizmet ettim. Ama bunları tanımıyordum. Yüzleri açıktı. Korktuk, sesimiz çıkaramadık. Oğlum bir şey demeyin yoksa bize her şey yaparlar dedi. Sabaha kadar evlerimizden çıkmadık. Sabah çıktığımızda askerler gitmişti” diye anlattı.
VALİLİK OLAYLA İLGİLİ NE DEMİŞTİ
Diyarbakır Valiliği yazılı bir açıklama yaparak, “Operasyon birliklerince, helikopterden iniş esnası ve sonrasında güvenlik kuvvetlerine ateş eden terörist ve işbirlikçilerine ateşle karşılık verilmiş, kesinlikle teröristler ile işbirlikçi şahıslar haricinde hiçbir vatandaşa ateş edilmemiştir” denilmişti. Bağlan köyünde yaralananlarla ilgili ise “Teröristleri evinde barındıran ve operasyon birliklerinin helikopterle inişleri ve sonrasında güvenlik kuvvetlerine söz konusu evden ateş eden 1 şahıs ayağından yaralı, 1 terörist işbirlikçisi ise sağ olarak yakalanmıştır” açıklamasında bulunmuştu. Ağır yaralı olarak yakalanan Celal Yıldırım’ın da 3 ayrı suçtan arandığı ve yakalandığında ise üzerinde 1 el bombası bulunduğu belirtilen Valilik açıklamasında, “Diyarbakır ili Lice İlçesi Bağlan Köyü’ndeki bir şahsın konutuna 3 Eylül 2017 Pazar günü saat 16.00 sıralarında 2 teröristin geldiği ve söz konusu evde çuval içerisinde silah ve mühimmat bulunduğu yönünde istihbari bilgiler elde edilmesi üzerine, bölücü terör örgütü mensuplarını arayıp bulmak ve etkisiz hale getirmek maksadıyla, aynı gün saat 20.00’dan itibaren operasyon icra edilmiştir” denildi. Kaçarken vurularak öldürülen Mehmet Barkın’ın üstünde bulunanları sıralarken de 1 AK-47 Kalaşnikof piyade tüfeği, 5 şarjör, 133 adet 5.45 mm çapında fişek, 2 el bombası, 1 boş tabanca şarjörü kılıfıyla, 1 ses kayıt cihazı ve 1 şemsiye ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir” ifadesine yer verildi.artıgerçek