• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Genel Gündem

Hiç ölümle burun buruna geldiniz mi?

Ocak 1, 2018
in Genel Gündem, Gündem, ZULÜM GÜNLÜĞÜ
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kız Çocukları Davası’nda kızı sebebiyle tutuklandı: Baba Mehmet Çataklı, Silivri kalp krizi sonucu vefat etti

Dosya sessizce kapatıldı: Erdoğan, ‘Akbil davası’ndan 26 yıl sonra nasıl beraat etti?

“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi

15 Temmuz şüpheli darbe girişimin ardından yüzbinlerce insan mağdur edildi. Cezaevleri doldu taştı. Buna rağmen onbinlerce insan hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Hamile kadınlar doğumhaneden çıkar çıkmaz nezarete götürüldü. Geçen süreçte gözaltında yetmişe yakın insan hayatını kaybetti. İşkence ve kötü muamele aleni hale geldi. Bütün bunlar yaşanırken fırsatını bulanlar ölümü de göze alarak, insan kaçakçılarının rehberliğinde bir bilinmeze doğru yola çıktı. Geride yüzlerce kitaba, filme konu olacak hikayeler kaldı.
otherside.media sitesinde yer alan bir mektupta ülkesini terk etmek zorunda kalan bir annenin kendi kaleminden yaşadıkları anlatılıyor…
***

Hiç ölümle burun buruna geldiniz mi?
Bitti buraya kadarmış artık, sabah olmayacak dediniz mi?
Ya ölürken üşür müyüm diye hiç düşündünüz mü?
Kendi canınızdan vazgeçip, kundaktaki bebeği, ufacık yavruları nasıl kurtarırım derdiyle inlediniz mi?
İşte bizler, hayatları tarihin gördüğü en acımasız haydutlar tarafından çalınan insanlar, bir ümit çıktığımız meçhul yolda ölüme, soğuğa, geceye ve korkuya meydan okuduk.
  
Duymadınız çocukların feryatlarını, annelerin çığlıklarını. Ama yeryüzü titredi gök ağladı çaresizliğimize. Kör olmuş vicdanlar bizleri iki yıldır görmedi. İşimizden olduk, aç kaldık hapislerde çürüdük “oh olsun” dediniz. Sürgün olduk, yollarda öldük görmemezlikten geldiniz. Şimdi sesleniyorum EY! İnsanlık Nasıl bir efsundur ki vicdanlarınız bu kadar kör olmuş. 
Bu yolculuk bizler için dönüm noktası olacak ama bizi bunlara, bu yola mecbur bırakanlar için utanç olarak tarihe not düşülsün.
 
Bir sırt çantasına sığdırdık dünyamızı. Sevdiklerimizi evimizi, anılarımızı bıraktık geriye. Hiç dönüp bakmadık arkamıza. Baksan gidemezsin çünkü, bırakamazsın kapı eşiğinde ağlayan babanı. Babalar ağlamaz derlerdi ya öyle bir ağlarmış ki babalar evlatlarını meçhule yollarken…
 
Tanımadığımız bir adam karşıladı bizi. Bir evi on beş kişi paylaştık. Lokmamızı paylaştık. En zoru beklemekti. Çıkılacak yolculuğun vakti çeşitli bahanelerle erteleniyordu. Dakikalar asır gibi… Nihayet bir akşam üzeri tekneye doğru yola koyulduk. Kalplerdeki çarpıntı sanki dışardan duyuluyor. Dillerde dua. Acziyet, teslim olunmuşluk gözlerde. Ormanın ortasında araç yolculuğu sona erdi. Hava soğuk, çocuklar korkmuş. Başladık yürümeye. Karanlık hiç bu kadar koyu olmamıştı. Dikenler vücudumuzu parçalarken, çocukları korumaya çalışırken Rabbimizden tek isteğimiz güç ve sabır. Bebeklerin feryadı gecenin karanlığını delip geçerken yolumuzu bulmak zorlaşıyordu. Dizlerde mecal kalmadı. Kah yürüyerek kah sürünerek dizlerimiz parça parça, elimiz yüzümüz kan içinde kıyıya vardık.
Otuz iki kişi ufacık bir teknede Allah’a emanet… Vira bismillah diyip özgürlüğe açılan kapıya doğru demir aldık. Yunus (a.s) geldi aklımıza. Geceyi yaratana denizi sakinleştirene sığındık. “La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.”
 
Bizi emanet ettikleri kaptan maalesef zor durumumuzdan faydalanıp kendi çıkarlarının peşine düştü. Bizi bir ışığa doğru götürmeye başladı. Fakat adada yerleşim olduğuna dair tek bir işaret yoktu. Israrla doğru yolda olduğunu söylüyor ve sürekli para istiyordu. Çok geçmeden anladık ki istediği parayı vermezsek bizi mağdur edecek, belki zalimlerin eline teslim edecekti. İsteği kabul edilince tekneyi çıkaracağı kıyıyı aramaya başladı. Ne yol biliyordu ne yöntem. Canlarımızı emanet ettiğimiz adam dolandırıcı çıkmıştı. Artık yakalanmak değildi derdimiz. Sağ salim denizden çıkmaktı. Feryatlar arşa yükseliyordu. Tam o anda bir kayaya çarptı teknemiz. İşte o an, bitti buraya kadarmış dedik. Soğuk artıyor dalgalar hırçınlaşıyordu. Anneler yavrularına sıkıca sarılıp gözyaşlarıyla feryat ediyorlardı. Ölüm ensemizde, kim hak ederdi böyle muameleyi. Her şey artık bitti dediğimiz anda Rabbim içimizdeki günahsızların hürmetine bizlere sonunda kıyıyı gösterdi. Tekne yanaşır yanaşmaz attık kendimizi aşağı. Sırılsıklam olmuştuk. O dakikaya kadar zerre korkup ağlamayan yavrum, ayakkabısı suya düşünce içli içli ağlamaya başladı. Anne benim botum gitti ben şimdi ne yapacağım… Üç yaşındaki meleğimin bu sözleri yolun zorluğundan daha çok acıttı canımı…
  
Sonrasında Deniz Fener’ine doğru yürümeye başladık. Fener’e ulaşınca beklemeye koyulduk. Fakat rüzgar ve gecenin ayazı müsade etmeyecekti bize. Çare aramak için koyulduk yola ve sonunda bir araba sesi. Adada nöbet tutan askerler gördü bizi. Yanımıza geldiler ve yere çökmemizi söylediler, silahları bize doğrulmuş şekilde. Bizi geri göndermemeleri için dil dökmeye başladık. Geri dönersek bizi nelerin beklediğini anlattık dilimiz döndüğünce. Korku ve soğuk artık iliklerimize işlemişti. Beynim uyuşuyordu. Askerler eşliğinde botlara bindirdiler.
  
Askerlerin en önem verdiği şey çocuklardı. Çocuklarımızı, yeni doğan bebekleri hapse atan zihniyetten sonra bu insanca davranışlar az da olsa umudumuzu yeşertiyordu. Sahil güvenliğin teknesinde başka bir millettin bayrağı altında güven içinde olmak ne yaman çelişkiydi böyle. Bize asırlar gibi gelen bir yolculuk daha başladı Sakız adasına doğru. Çocukların ısınması için hemen gerekenleri yaptılar. Anneler ve babalar güçlü durmak için direniyorlardı. Soğuktan ayaklarımız uyuşmaya başladı. Rüzgar tenimizi delip geçiyordu. Sonunda adaya vardık. Bizi misafir gibi karşıladılar. Sıcacık bir dinlenme odası annelere ve çocuklara tahsis edildi.
  
Sevecen bir polis bütün ihtiyaçlarımızı karşıladı. Çocuklara meyveden çikolataya kadar her şey önlerine serildi. O minicik yürekleri ne acılara katlanmıştı. Ama şimdi gözlerinin içi gülüyordu. İşlemler bitince kampa götürüldük. Kampı görünce nutkumuz tutuldu. İnsanlar nasıl böyle ortamlarda yaşamaya mecbur bırakılıyordu. dünya nereye gidiyordu böyle. Akıl sağlımı kaybetmekten korkuyordum artık. Sonra işlemlerimiz bitince bizi otele yerleştireceklerini söylediler. Bu müjde aramızda bayram havası estirdi. Gözyaşlarımız artık durmuyordu sevinç hüzün hepsi birbirine karışmıştı. Sağlık kontrolü sonrası otelimize geldik. Günler sonra banyo yapabilmek doğru düzgün yemek yiyebilmek… Rabbim biz ne kadar bolluk içinde yaşıyormuşuz. Öyle deliksiz rüyasız uyumuşuz ki… Ne kadar şükretsek az. Artık özgürdük. Şairin dediği gibi insan ekmeksiz susuz yaşıyormuşta hürriyetsiz sadece nefes alıp veriyormuş. Yaşadığımızı insan olduğumuzu hissetmeye başladık. Kabuğumuzdan sıyrılıp gerçek kimliğimize bürünmeye başladık. Biz doktor, mühendis, gazeteci, profesör, öğretmen, hakim, savcıydık. Özgüvenimizi yeniden kazanıp sıfırdan başlamalıydık. Tertemiz bir sayfa açılıyordu önümüze. 
  
Adaya veda edip anakaraya geldik. Herkes bizim için seferber olmuş evini yemeğini paylaşmaya hazırdı. Bunlar masal değil. Hiçbiri hayal ürünü değil. Geldiğimiz evde eşi başka memlekette olan üç çocuklu bir abla karşıladı bizi. Bu sıcaklık kendi ailelerimizin bile bizi reddettiği zamanlarda nasıl da iyi gelmişti.
 
Bizler için yeni bir hayat yine bilinmezlerle dolu, fakat daha umutlu daha heyecanlı. Ama vatanımızdan bir gece yarısı bu yollarla bizi çıkmaya mecbur edenler sizi asla affetmeyeceğim. Siz masum çocukların gözyaşlarında boğulacaksınız. Unutmayın her firavunun bir Musa’sı oldu ve her firavunun ölümü diğerinden daha beter oldu…
PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

BAHAR BEBEK, 2018’E GİRERKEN TUTUKLANAN ANNESİYLE CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ

SONRAKİ HABER

Dünya devinin Ceo’su ve ailesi Sydney’deki uçak kazasında öldü

BENZER HABERLER

Kız Çocukları Davası’nda kızı sebebiyle tutuklandı: Baba Mehmet Çataklı, Silivri kalp krizi sonucu vefat etti
Manşet

Kız Çocukları Davası’nda kızı sebebiyle tutuklandı: Baba Mehmet Çataklı, Silivri kalp krizi sonucu vefat etti

Aralık 14, 2025
Ülke basın özgürlüğünde de nal topluyor: Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada
Gündem

Dosya sessizce kapatıldı: Erdoğan, ‘Akbil davası’ndan 26 yıl sonra nasıl beraat etti?

Aralık 13, 2025
“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi
Gündem

“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi

Aralık 12, 2025
AİHM konusunda uyaran Avrupa Komisyonu raporu: Hizmet Hareketi terör örgütü değildir
AVRUPA

AİHM’den Türkiye’ye tarihi ihlali kararları gelmeye devam ediyor

Aralık 12, 2025
CHP’den AKP’ye geçen,  Çerçioğlu’nun şirketi 600 milyon TL’lik yatırım aldı
Gündem

CHP’den AKP’ye geçen, Çerçioğlu’nun şirketi 600 milyon TL’lik yatırım aldı

Aralık 12, 2025
Gazeteci Enver Aysever de tutuklandı: Gerekçe halkı kin ve düşmanlığa tahrik
Gündem

Gazeteci Enver Aysever de tutuklandı: Gerekçe halkı kin ve düşmanlığa tahrik

Aralık 12, 2025
  • All
  • Manşet
NASA’da bilim adamı, Türkiye’de “terörist”: Serkan Gölge cezaevi hücrede yaşadıklarını anlattı
Manşet

NASA’da bilim adamı, Türkiye’de “terörist”: Serkan Gölge cezaevi hücrede yaşadıklarını anlattı

by adminzaman
Aralık 14, 2025
0

Türkiye’de AKP-MHP ve Erdoğan rejiminin yol açtığı hukuksuzlukları, baskıları ve bu nedenle yurt dışına çıkmak zorunda kalan insanların hikâyelerini gündeme...

Dünyanın en iyi tatlıları belli oldu: Antakya Künefesi ve Türkiye tatlıları zirvede

Dünyanın en iyi tatlıları belli oldu: Antakya Künefesi ve Türkiye tatlıları zirvede

Aralık 14, 2025
İstihbarat Başkanı doğruladı: Bondai şüphelilerden biri güvenlik birimlerinin bilgisi dahilindeydi

İstihbarat Başkanı doğruladı: Bondai şüphelilerden biri güvenlik birimlerinin bilgisi dahilindeydi

Aralık 14, 2025
Kılıçdaroğlu’na haber verin: Hidayet Karaca, Mustafa Ünal neden içerideyse Osman Kavala da o nedenle tutuklu!

Utanç davası: Hidayet Karaca, Silivri’de 12. yıla giriyor!

Aralık 14, 2025
Kız Çocukları Davası’nda kızı sebebiyle tutuklandı: Baba Mehmet Çataklı, Silivri kalp krizi sonucu vefat etti

Kız Çocukları Davası’nda kızı sebebiyle tutuklandı: Baba Mehmet Çataklı, Silivri kalp krizi sonucu vefat etti

Aralık 14, 2025
ANALİZ | Bondi Plajı saldırısı ve Ahmed el Ahmed

ANALİZ | Bondi Plajı saldırısı ve Ahmed el Ahmed

Aralık 14, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM