Polis, haftalardır Galatasaray Meydanı’na çıkamsına izin vermediği Cumartesi Anneleri’nin, İHD binasının bulunduğu sokakta açıklama yapmasına da engel oldu. Gazeteciler de eylem alanından uzaklaştırıldı.
700’üncü haftadan bu yana Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapmasına izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, İHD’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokağı’nda da engellendi. 704’üncü hafta için bir araya gelen ve aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir’in de bulunduğu Cumartesi Anneleri’ne polis tarafından Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasak kararı bildirildi.
Cumartesi Anneleri, bu haftaki oturma eyleminde 12 Eylül darbesi sonrası asker ve polis tarafından evine yapılan baskın sırasında gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Morsümbül’ü anmak ve faillerinin bulunması istemek için bir araya gelmişti.
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre, eyleme desteğe gelenler ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganı atarken polisler gazetecileri, “Bu işi siz büyütüyorsunuz” diyerek eylemin yapıldığı yerden uzaklaştırdı.
‘HÜKMET YETKİLİLERİNE SESLENİYORUZ’
Polis ablukası altında kayıp yakını İkbal Eren tarafından okunan 704’ncü hafta açıklamasında ise, “Bilmeye hakkımız var, gözaltında kaybedilen yakınlarımız nerede?” denilerek şunlar söylendi: “Bugüne kadar yaşadıklarımız tarihe geçsin diye bizden sonrakiler hakikati bilsin diye, bu acılar bir daha yaşanmasın diye gerçekleri anlattık. Hakkımız olanı talep ettik. Devletin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini istedik. Galatasaray kayıplarımızla buluşma mekanımızdır. Biz Anayasal hakkımızı kullanmayalım diye Beyoğlu polis ablukası altına alındı.
Meclis kürsüsünden ‘yavrularını kaybeden anaların dertlerine sahip çıkacağız’ diyen hükümet yetkililerine soruyoruz: Bütün bunlara neden maruz kalıyoruz? Bize vicdanla, hukukla verecek bir cevabınız var mı?”
’12 EYLÜL’ÜN TÜM AKTÖRLERİ SORUMLU’
Eren şöyle devam etti: “Bugün 25 Aralık 2016 tarihinde aramızdan ayrılan ve vasiyeti üzerine mezartaşında ‘Yıllarca Galatasaray’a oğlum Hüseyin ile buluşmanın hayaliyle geldim. Bizi söküp atmak istediler, copladılar, yerlerde sürükleyip gözaltına aldılar, vazgeçmedik’ yazan arkadaşımız Fatma Morsümbül’ün oğlu Hüseyin için buradayız. 12 Eylül askeri darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alınarak Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na götürüldü.
Onu soran ailesine Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Anne Fatma ve baba Hanife Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikâyetçi oldu. Ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
İHD avukatlarının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak o dönem masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını söyledi. Mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında dövülerek öldürüldüğün, sonrasında alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu açıkladı.
Ancak Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirmek yerine, ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına karar’ verdi. Bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığımız itiraz ise henüz sonuçlanmadı.
Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesi’nin tüm aktörleri sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün akıbetinin açıklanmasını istiyoruz! Hüseyin Morsümbül’ü kaybedenlerin adil bir yargı önünde hesap vermesini istiyoruz. Hüseyin Morsümbül için adalet istiyoruz.”