cumhuriyetin değerinin anlaşılamayacağını, kâğıt üzerinde bir kavram olacağını
vurguladı.Günay: “Yüzyıla yakın cumhuriyet ve yetmiş yılı aşkın çok partili
demokrasi deneyim ve mücadelesinin sonunda Türkiye’nin bugün geldiği yer gerçek
bir talihsizlik. Devletin başında kim olursa olsun, yönetimi demokratik kılan
kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüdür. Bugün bu kavramlar kâğıt üstünde.” dedi.
Genç
Yorum Dergisinin Sorularını cevaplandıran Kültür ve Turizm Eski Bakanı Ertuğrul
Günay soruları şöyle cevaplandırdı:
Ekim ayı Türk siyasî tarihi
açısından önem taşıyan bir ay. Türkiye siyasî geleneği, kültürü ve toplum
yapısı düşünüldüğünde Cumhuriyet kavramını nasıl değerlendirirsiniz?
Cumhuriyet,
Türkiye’nin siyasî geleneği açısından yeni bir kavram. Toplumumuz ve üzerinde
yaşadığımız topraklar, tarih boyunca egemenliğin bir kişide ya da ailede
yoğunlaştığı tekilci yönetim usûlleriyle yönetilegelmiş. Bizim tarihimizde,
örneğin bir dönem Roma ya da Atina’da yaşanan -sınırlı da olsa- katılımcı
yönetim biçimleri hemen hiç yaşanmamış. Bu açıdan, devletin başındaki kişinin
bir soy, haneden ya da kast içinden gelmek yerine doğrudan halk -yahut onun
seçilmiş temsilcileri- tarafından belirlenmesi yönetim sürecimiz içinde
gerçekten bir devrim.
Dünyaya baktığımızda totaliter
rejimle yönetilen birçok ülkenin Cumhuriyet olarak adlandırıldığını görüyoruz.
Bu konuda neler söylersiniz?
Cumhuriyet,
devletin başındaki kişinin seçimle belirlenmesi açısından elbet olumlu bir
adım. Ancak bu adımın halk için de olumlu, anlamlı sonuçlar doğurması için,
devlet başkanının yetkililerinin başka seçilmiş organlarla paylaşılması
(kuvvetler ayrılığı) ve denetlenebilir, hesap verebilir (hukuk devleti) olması
gerekiyor. Bunlar olmazsa, dünyada çok örneği var; devlet başkanının seçilmiş
olmasıyla yönetim demokratik olmuyor, otokratik olabiliyor.
İdeal bir Cumhuriyet yönetimi
açısından Türkiye’nin yeni sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hukukî ve
siyasî olarak artıları veya eksileri nelerdir?
Yüz
yıla yakın cumhuriyet ve yetmiş yılı aşkın çok partili demokrasi deneyim ve
mücadelesinin sonunda Türkiye’nin bugün geldiği yer gerçek bir talihsizlik.
Devletin başında kim olursa olsun, yönetimi demokratik kılan kuvvetler ayrılığı
ve hukukun üstünlüğüdür. Bugün Türkiye’de bu kavramlar sadece kâğıt üzerinde.
Ayrıca cumhurbaşkanının bir parti başkanı ve taraflı bir siyasetçi olması,
toplumun (cumhurun) bütünlüğünü zedeliyor.
İnsanlık tarihi boyunca çok
çeşitli yönetim metotları denenmiş. Özellikle Yakın Çağ’da Cumhuriyet ve
Demokrasi’nin revaçta olduğunu görüyoruz. Peki, Cumhuriyet için, “En ideal
yönetim sistemidir, bütün normları en uygun şekilde dizaynedilmiştir” diyebilir
miyiz, yoksa Cumhuriyet’in eksikleri var mıdır?
Önemli
olan, yeniden altını çizerek söylüyorum: Devletin görev ve yetkilerinin farklı
organlara dağıtılmış ve bunların tümünün denetlenebilir olması, bireylerin
yönetime katılma olanakları ve yönetimin işlem ve eylemlerinin saydam (şeffaf)
olması önemlidir. Bunlar varsa bir kraliyet demokratik, yoksa
bir–sözde–cumhuriyet otokratik olabilir. Mükemmelliği rejimin adında değil,
yönetimin işleyişinde aramalıyız.
Ülkemizin içinde bulunduğu iç ve
dış sıkıntılara Cumhuriyet nasıl bir çözüm sunar?
Cumhuriyet,
kâğıt üzerinde bir kavram olarak kalmaktan kurtulur, katılım ve saydamlık
üzerinde anlam ve içlem kazanırsa, sorunları hemen çözemezsek bile, çözümü
konusunda uygarca konuşur, çözüm yolları arayabiliriz.
Cumhuriyet yönetimlerinde halkın
yönetime etkisi ve katkısının nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Çağımızda
sistemleri anlamlı ve yaşanabilir kılan önemli kavramlardan biri
katılımcılıktır. Her birimde yaşayanların yerel ve merkezî karar alma
süreçlerine aktif katılımı yoksa, seçim, sandık v.b. sadece bir aldatmacanın
aracı olur. Örneğin seçimlerde parti merkezlerince hazırlanıp onay için seçmene
dayatılan aday listeleri bu aldatmacanın çarpıcı örneklerinden biridir.
Cumhuriyet ve Demokrasi ilişkisi
nasıl değerlendirilmelidir? Cumhuriyetsiz Demokrasi veya Demokrasisiz
Cumhuriyet olabilir mi?
Çağımızda
önemli ve anlamlı olan demokrasidir. Sistem demokratik değilse, adının
Cumhuriyet olması halk için anlam ifade etmez. Ancak adı demokratik olsa da,
kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, düşünce, inanç ve söz özgürlüğü,
denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik yoksa bu da bir anlam ifade etmez.Özetle,–Ziya
Paşa merhuma nazire–ayinesi işleyişidir rejimin, adına bakılmaz!