Kadıköy’deki Türkiye İşçi Partisi (TİP) bürosunda düzenlenen panele Skype ile bağlanan akademisyen Cenk Yiğiter, KHK’lıların fiilen yurttaşlıktan çıkarılmış olduklarını söyledi. HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Türkiye’de bir soykırım yaşandığını ifade etti.
İstanbul KHK direnişçileri, ihraç edilmiş emekçiler, hukukçular ve akademisyenlerle birlikte ‘İhraçların hukuki durumu ve ne yapmalı?’ başlıklı bir panel gerçekleştirdi.İleri Haber‘in bildirdiğine göre, Kadıköy’deki Türkiye İşçi Partisi (TİP) bürosunda düzenlenen panelde Avukat Hüseyin Aygün, 2003’te kaldırılan OHAL’in AKP’nin 2 yıllık OHAL’ine göre ‘daha insani’ olduğunu söyledi. Aygün, o dönem de katliamlar, köy yakmalar gibi uygulamalar olduğunu ancak AKP’nin OHAL’inde hukuk rejiminde daha fazla değişiklik yapıldığını hatırlattı. 27 yıllık OHAL’de sürgün edilmeye dair iki KHK çıkarıldığını söyleyen Aygün, bugünkü gibi işten atma, sonsuza dek kamudan çıkarma, çalışma ve sigorta hakkını ortadan kaldırma gibi uygulamaların ise olmadığını ifade etti. “Türkiye’de yargı tasfiye edildi” diyen Aygün ihraç edilen çoğu kişinin buna karşı koymadığına, “Allah bizi sınıyor” bakışında olduklarına dikkat çekti.
‘KHK’LILAR FİİLEN YURTTAŞLIKTAN ÇIKARILDI’
İhraç edilen akademisyen Cenk Yiğiter ise Skype uygulamasıyla panele bağlandı. Erdoğan’ın anayasadan kurtulmak için OHAL ilan ettiğini ifade eden Yiğiter, KHK ile ihraç edilenler olarak, yalnızca yurttaş olanlara tanınan kamu görevine girme hakkından mahrum edildiklerini belirtti. İhraç edildiği Ankara Üniversitesi’ne öğrenci olarak da giremediğini belirten Yiğiter, KHK’lıların fiilen yurttaşlıktan çıkarılmış olduklarını kaydetti. Bunu Nazi hukuku olarak tanımlayan Yiğiter o dönemle olan benzerliklere dikkat çekti.
GERGERLİOĞLU: TÜRKİYE’DE BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR
HDP milletvekili ve ihraç edilmiş doktor Ömer Faruk Gergerlioğlu sürecin daha da karanlıklaştığını, Türkiye’de bir soykırım yaşandığını ifade ederek konuşmasına başladı. Yaptıkları bir anket çalışmasından toplanan veriler üzerine konuşan Gergerlioğlu, Ortaçağ’daki cadı avı politikasının bir benzerinin bugün Türkiye’de yaşandığını kaydetti. “Artık neslinizi etkileyen bir tehlike var” diyen Gergerlioğlu güvenlik soruşturması, KHK vb. ile kişinin yanı sıra akrabaları ve alt soyunun da etiketlendiğine dikkat çekti. KHK’ların toplumu ve eğitim, bilim, kültür, hukuk, ekonomi vb. tüm alanları olumsuz etkilediğini vurgulayan Gergerlioğlu, gözaltı ve tutukluluk süreçlerinin de ciddi hak ihlalleriyle sürdüğünü hatırlattı. KHK’lı milletvekilleri olarak meclis içi ve dışında yaptıkları çalışmalardan bahsetti. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptıkları ziyareti aktaran ve “bir suç örgütü olarak çalıştığına ve hukuku katlettiğine” dikkat çeken Gergerlioğlu, KHK’ların 12 Eylül’ün ardından olduğu gibi bir gün mutlaka iptal edileceğine inandığını ifade etti. Bunun hukuki bir yolla değil, siyasi bir dönüşümle gerçekleşeceğini söyledi.
‘7 AYLIK HAMİLE İKEN DİRENİŞE BAŞLADIM’
İstanbul KHK direnişçisi Yurdagül Şahin Demir, 2006’da mezun olduktan sonra sözleşmeli öğretmen olarak çalıştığını, kadrolu olduğundaysa ihraç edildiğini aktararak konuşmasına başladı. Kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasının 15 Temmuz darbe girişimiyle başlamadığına dikkat çeken Demir, 7 aylık hamile iken direnişe başladığını aktardı. Direniş başladığında Yüksel ve Düzce’de direniş olduğunu hatırlatan Demir, Antakya Samandağ ve Dersim’deki eğitim emekçilerinin açığa alındıkları işlerine örgütlü duruşları sayesinde döndüklerini belirtti. Bu süreçte KESK olarak toplantı yaptıklarını, direnme eğiliminin baskın geldiğini ve böylece 20 Şubat 2017’de 70 haftalık direnişin başladığını ifade etti. İhraç edilen kamu emekçilerinin direnme iradesi sonucu direnişin başladığını vurgulayan Demir, kamu emekçileri tarihinde bir ilk olarak bu kadar uzun soluklu bir eylem olduğunu kaydetti. Yine farklı siyasal anlayışların da bir araya geldiği tek örnek olduğunu ekledi. Seçimler öncesi “AKP, KHK demeyip önlük giymezseniz eyleme devam edebilirsiniz” diyen polisin dayatmasına karşı çok sayıda gözaltı gerçekleştiğini söyledi. KESK’in ise eylemin bitirilmesi taraftarı olduğuna dikkat çekti.
‘DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULANIYOR’
Avukat Ferdi Yamar da, direnişçilerin gözaltı süreçlerine dair aktarımlarda bulundu. Bu süreçte düşman ceza hukukunun uygulandığına, anayasal hakların ihlal edildiğine dikkat çekerek, ters kelepçe, işkenceyle parmak izi alma, hukuksuzca gözaltında tutulmak ve suçlamaya maruz kalmaz gibi uygulamalar yaşandığını hatırlattı. Hukuksal skandallar yaşıyoruz diyen Yamar, Bakırköy Özgürlük Meydanı’na iki emekçinin 200 metre yaklaşmasının yasaklanması örneğini verdi. Bu yasak ihlal edildiği gerekçesiyle 16 gün tutuklu kalan iki emekçinin bu dosyadan beraat ettiğini belirten Yamar, savcıların günlük keyfine göre “Yine mi siz” diyen savcıların adli kontrol veya tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ettiğini aktardı. Süreci “Bu yaşananlar bir hukuk garabeti” diyerek özetledi.
Avukat Tamer Doğan “güvenlik soruşturmaları” sonucu işten atılanların da KHK mağdurları gibi çalışma haklarının ellerinden alındığına dikkat çekti.
Toplantıda moderatör olan İstanbul KHK direnişçisi Hüda Yıldırım kısa bir açılış konuşması yaptı. Yıldırım paneli, üyesi oldukları KESK binasında yapmak istediklerini ancak KESK yöneticileri “uygun görmediği” için panelin TİP bürosunda gerçekleştirildiğini aktardı.